18 Mayıs 2024

Gerçek oyuncularla animasyonu harman eden özel bir film

Bu tam anlamıyla bir masal-filmdir...

HAYALİ ARKADAŞLAR

 X X X

(İF)

Yönetim ve senaryo: John Krasinski
Görüntü: Janusz Kaminski
Müzik: Michael Giacchino
Oyuncular: Cailey Fleming, Ryan Reynolds, John Krasinski, Phoebe Walter-Bridge, Fiona Shaw, Bobby Moynihan, vs.
Seslerini verenler: Steve Carell, Louis Gossett Jr, Avkwafina, Emily Blunt, George Clooney, Bradley Cooper, Matt Damon, Bill Hader, Blake Lively, Sam Rockwell, Maya Ruolph, Brad Pitt, Jon Stewart, vs

Paramount yapımı, 2024

İşte üst üste gelen ilginç Türk filmlerinden sonra, haftanın bence tek ilgiye değer yabancı filmi. Hem de kendine özgü birçok özelliği olan... Öncelikle gerçek oyuncularla animasyon (canlandırma) sinemasını karıştıran bir film. Ki zor iştir ve sinema tarihinde çok fazla örneği de yoktur. Ve de animasyonda kullanılan adlar öylesine çok ve de ünlü kişilerdir ki... Allah'tan, büyük ölçüde küçüklere seslenmesine karşın özgün dili korunmuş. Böylece onların seslerini duymak fırsatını yakalıyoruz. Filmi izlerken kimin kimi konuştuğunu bilmemiz elbette mümkün değilse de...

Filmin adı İF aslında İmaginary Friends - Hayali Arkadaşlar sözünün baş harfleri. "En önemli hikâyeler kendikendinize anlattıklarınızdır" deyişiyle açılan filmde her şey 12 yaşındaki Bea'nın büyükannesiyle birlikte New York'a gelmesiyle başlıyor. Babası ciddi bir ameliyat için hastaneye kaldırılmıştır. Çocuk yaşta annesini kaybetmiş olan kız için, bu yaşamsal bir olaydır. Ve onun olası ölümü için yazdığı veda mektubu genç kızı ağlatır.

Brooklyn'deki eski ve büyük evlerinde aile resimlerini bulup çocukluk anılarına dalan Bea, komşusu Cal'le tanışıyor. Habire bir şeylere çarpıp düşen; beceriksiz, ama iyi kalpli bir adam... Sonra üst katına çıkıyor ve orada Cal'in dostları gibi duran, ama kimileri devasa birer canavar gibi gözüken garip yaratıklarla karşılaşıyor. Ve birden o garip yaratıklar üst üste hikâyeye, dolayısıyla filme giriyorlar. Önce küçükleri, sonra kocaman canavarlar. Başta rengi gibi Mavi adını taşıyan bir dev... Sonra Tomurcuk, ardından başkaları. Evet, bunlar yalnızca çocukların görebildiği yaratıklardır. Ve şöyle denir: "Her çocuğun hayali arkadaşları vardır ve de olmalıdır." Ki bunlara film boyunca HARK adı verilir.  

Demek ki bu hikâyenin asıl entrikasıdır. Ancak çocuklar masal kahramanlarıyla ilişki kurabilirler. Belli bir yaştan sonra onlar masallardan gerçeğe adım atacaklar ve yaratıkların yeni çocuklara ihtiyacı ortaya çıkacaktır.

Evet, bu tam anlamıyla bir masal-filmdir. Ve ilk başlarda çokluk küçüklere seslenir gibi gözükse de, giderek unutulmaz sahnelerle sinefilleri etkiler. Örneğin insanların oluşturduğu bir orkestra çalarken, yaratıkların dans edip coşmaları... Bir Nat King Cole şarkısı ("Love") eşliğindeki keyifli alem... Üzerinde FUN, GAMES, EXCİTEMENT, THRİLLS (Eğlence, Oyunlar, Heyecan, Korku) yazan bir mekan ya da WONDER WHEEL yazılı bir panayır yeri... Ya da büyükanneye gençlik günlerini hatırlatmak için çalınan eski plaklar... Mavi'yle Broadway'de yürürken bizimkilerden gayrı kimsenin onu görmemesi... Ya da ölüm döşeğinde yatan baba...

1979 doğumlu yazar, yapımcı, oyuncu ve yönetmen John Krasinski 2009'dan itibaren bir avuç film yönetmiş. En hatırlananları iki bölümlük Sessiz Bir Yer adlı gerilim filmleri... Sanatçı filmde görünüyor da... Ama asıl marifeti elbette yazar ve yönetmenliği. Bu çok özel filmi gerçek anlamıyla yüklenmiş ve hayli de başarılı olmuş. Janusz Kaminski'nin görüntüleri, Michael Giacchino'nun müziği de başarılı. Oyunculara gelince... Bea'da gencecik Cailey Fleming gerçekten de tüm filmi taşıyor. Cal'de deneyimli Ryan Reynolds ve büyükannede Fiona Shaw da göz dolduruyorlar.

Sonuç olarak, bence en azından çocuklarınızı götürmek bahanesiyle görmenizde keyif, hatta yarar olacak bir film...

Atilla Dorsay kimdir?

Atilla Dorsay. 1939 İzmir, Karşıyaka'da doğdu. Çocukluğu zor savaş yıllarında geçti. O yıllardan her şeyin karneyle alındığını, radyolardan yayılan savaş haberlerini ve ilk sinema deneyimlerini oluşturan savaş üzerine filmleri hatırlıyor.

10 yaşındayken ailesi sırf onu Galatasaray Lisesinde okutabilmek için İstanbul'la göç etti. Böylece Fransız kültürüyle yetişti.

Güzel Sanatlar Akademisi'nde (şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi) mimarlık okudu. Hayatta her koşulda koruduğu estetik bakışını bu temele borçlu olduğunu söyler.

Rehberlik, gazetecilik ve eleştirmenlik yaptı.

1966'da başladığı Cumhuriyet gazetesindeki yazılarını 27 yıl boyunca sürdürdü.

Bu aralıkta Leman Dorsay'la evlendi. İki çocuk ve üç torunu oldu.

Sonraki yıllarda Cumhuriyet'ten kendi isteğiyle ayrıldı. Kısa bir süre için Milliyet'te devam eden ve hâlâ süren dergi yazarlığı yaptı.

Yeni Yüzyıl'da yepyeni bir gazeteyi yaratmanın keyfini yaşadı. Daha sonra Sabah gazetesinde devam etti. Buradan kendi deyimiyle, "ilkesel bir tavırla" ayrıldı: Bir yazısında, (Emek Yoksa Ben De Yokum) okuruna Emek sineması üzerine verdiği bir sözü tutmak için.

Dorsay, 2013'ten beri, "Özgür, serbest, hiçbir konu, yer ve zaman kısıtlamasına tabi olmadan... Ama artık maaşsız!.. Ve çok yakında tam on yılını dolduracak olan..." sözleriyle işaret ettiği T24'te yazıyor.

Dorsay'ın kültür-sanata dair birçok alanda çabaları oldu. İKSV'de çalışıp yıllar boyu İstanbul Sinema Festivali'nin kadrosunda yer aldı. Dünya çapında sayısız ünlüyü basın toplantılarında sundu, söyleşiler yaptı, fotoğraflarını çekti.

TRT'de, hem haftalık müzik programları yaptı, hem de filmler sundu. Özellikle sinemanın 100. yılının kutlandığı 1995 yılı ve sonrasında sayısız klasiği Murat Özer, Alin Taşçıyan, Müjde Işıl gibi genç meslektaşlarıyla birlikte tanıttı.

Sinema Yazarları Derneği'ni (SİYAD) kurdu ve uzun yıllar başkanlığını yürüttü. Ödül gecelerini özenle seçilmiş sunucular ve müzisyenlerle sundu. Yine kendi sözleriyle; "zamanı geldiğinde tüm bu görevleri genç arkadaşlarına bırakmayı da ihmal etmedi".

Dorsay'ın en büyük üretimleri kitapları. 1970'lerden itibaren eleştirisini yazdığı tüm filmleri Türk ve yabancı sinema olarak tasnif ederek pek çok kitapta topladı. Bu kitaplar, son 50 yılın bir dökümü niteliği taşıyor.

Aynı zamanda İstanbul, Beyoğlu, şehircilik; biyografiler (özellikle Türkan Şoray ve Yılmaz Güney), söyleşiler, seyahat notları, hikâye, hatta şiirler de yazdı.

Müzik merakını görkemli bir arşivle birlikte sunduğu bir eser yayımladı. Ne Şurup Şeker Şarkılardı Onlar adıyla yayımlanan bu kitap, 20. yüzyıl pop-müzik tarihini anlatıyor.

Tartışmalar, Polemikler, Kavgalar adı kitabı Eylül 2022'de yayımlandı.

Kitaplarının sayısı şimdilerde 60'ı aştı, ama daha sayısız projesi var. Son olarak T24 Yazıları -Pandemi Günlerine Doğru: Sanat ve Siyaset Ekim 2023'te okurla buluştu. Ardından daha birçoğu da gelecek. Kendisinin dediği gibi "Allah kısmet ederse!"...

 

Yazarın Diğer Yazıları

Roma tarihine ‘Güç ve Onur’ sloganı eşliğinde yolculuk

Film, belki çok uzun (148 dakika), çok karmaşık, aşırı dramatik gözüküyor. Ama yine de görmeye değer...  

İstanbul güzellikleri önünde özel bir motorla tanışmak

Rahat ve olgun bir kamerayla çekilmiş, müziğe başvurmayan bir film. Belki çok akışkanlığı olmayan, sakin ve özgün bir yapım. Ama bu özgünlüğün birçok sinefili çekeceğine inanıyorum

Din üzerine söylenebilecek ne varsa

Rüya görmek bir anlamda kelebek görmek midir? Tek gerçek varsa, o nedir? Ve sonunda acaba din bir kontrol sisteminden başka bir şey değil midir?

"
"