Bir büyük ustayı yitirdik. Sinemamızın gerçekten büyük yaratıcılarından biri…
Onu 70'lerin sonlarında tanımıştım. İlk büyük çıkışı Kanal filmiyle (1978)… Aslında çok daha eskilerde karşılaşmış olmalıyız. Çünkü 1942 doğumlu Kıral bir dönemde Mimar Sinan Üniversitesi'nde seramik dersleri almış. Yani benim orada mimarlık okuduğum yıllarda… Mutlaka birbirimize teğet geçmişizdir!..
80'li yıllar artık Yeşilçam efsanesinin tükendiği ve yepyeni bir kuşağın geldiği dönemdir. Bir askeri darbenin de birçok aydın için zorluklarıyla birlikte… (Ama şu yaşadığımız döneme bakılınca o yıllar elbette cennet gibi kalıyor!)
Evet, artık o 'seramik sanatçısı' usta bir yönetmendir. Az, ama öz işler yapacak olan… Önceleri yazı ve eleştiriyi dener. Sonra da yönetmenliği… 80'lerden itibaren kısa film veya belgesel dışında (ki biri de bir Haliç belgeselidir) bir düzine kadar film çeker. Yani parlak döneminde sıkı çalışan bir Yeşilçamlı'nın bir yılda çekebileceği!...
Ama ne filmler… Örneğin Bereketli Topraklar Üzerinde, bir Orhan Kemal uyarlamasıdır ve senaryosu Kıral ve baş oyuncularından Tuncel Kurtiz'in ortak işidir. Sonraki Hakkari'de Bir Mevsim Ferit Edgü'nün romanından Onat Kutlar'ın kalemi tarafından senaryolaştırılmıştır. Ve ikisi de benim 100 Yılın 100 Türk Filmi kitabıma girecektir.
Sonrasında Mavi Sürgün bir Halikarnas Balıkçısı biyografisidir ve 1993 yılında ülkemizi Oscar'larda temsil etmiştir. Keşke bunu önceki filmlerle yapabilseydik!.. Ama kısmet değilmiş…
Daha sonra Avcı, Yolda (bir Yılmaz Güney yorumu), Vicdan, Gece gibi filmleri de ilginçtir. Yolda en iyi filmlerinden olmasa da üzerinde durmaya değer. Bu film, filmlerini 'hapisten yönetme' macerasını yaşayan Yilmaz Güney'in belki başyapıtı sayılan Yol'u Kıral'a emanet etmesi ve çektiği bölümleri -elbette içeride- görünce, görevi ondan alıp Şerif Gören'e vermesinin bir yan ürünü sayılabilir. Kimilerine göreyse "Kıral'ın intikamı"… Ben böyle düşünmedim, şimdi de düşünmüyorum. Ama Yılmaz'ı Halil Ergün'ün oynadığı bu filmi de doğrusu sevemedim. Son filmlerinden en çok bağrıma bastığımsa Vicdan oldu. Bence çok düzeyli bir melodram olduğu için…
Erden'in tek evliliği yazar Tezer Özlü ile oldu.Tam bir sanatçı aileden gelen o zarif kadın, ona kendisi gibi zarif ve kırılgan bir kız armağan etti. Deniz Kıral. Sonra da hayatından çekip gitti.
Erden'le bir süredir görüşememiştik. En son Haziran ayında İzmir'de düzenlenen Sinema ve Müzik Festivali'nde karşılaştık. Öylesine şen, esprili ve enerjikti ki… Reis Çelik, Biket İlhan, Nilüfer Açıkalın gibi eski dostlarla çok iyi vakit geçirdik.
Son günlerde güneyde, Antalya civarında yaşıyordu. Orada fazla güneşte kalmaktan, bir beyin kanamasından söz ediliyor. Ve işte böyle birden çekip gitti. Tüm sevenlerine başsağlığı ve sabır diliyorum.
En çok ta sevgili Deniz Kıral'a… O kendine özgü kederi ve melali içinde umarım bunu atlatır. Bense İstanbul dışında olduğum için törenlere katılamayacağım, üzgünüm.