11 Eylül 2015

Teşekkürler Şenol Güneş ve Tolga Zengin…

Sizi bilmem ama ben hiç ‘melek’ görmemiştim, ta ki Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği’nin kurucusu Kemal Demirel'le tanışana kadar

Cumhuriyet’teki ‘tıfıl’ muhabirlik günlerimden tanırım spor camiasının sevilen, sayılan emekçi isimlerinden sevgili Behçet Çağman’ı…

Kızı Petek Çağman’ı ise on küsur yıl kadar önce rastlantı sonucu tanıdım, tanıştıktan sonra ‘can’ arkadaşım olup çıkıverdi. Petek Çağman uzun süredir gönüllü olarak görev yaptığı ‘Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği’nde artık genel koordinatörlük görevini üstlendiğini ve benim de derneğe yardım etmem gerektiğini dile getiriverdi biraz sıkılarak, azcık da utanarak, can arkadaşın isteği kırılır mı?

Sizi bilmem ama ben hiç ‘melek’ görmemiştim, ta ki Petek Çağman tanıştırana kadar! On yaşında hatalı ameliyat nedeni ile felç kalan ve yaşamanın on bir yılını bir hastane odasında geçiren sevgili Kemal Demirel’i tanıdığım ve bugüne kadar yaptıklarını ve de yapmakta olduklarını öğrendiğimde ‘kanatsız melek’ şeklinde nitelenen bu insan olsa gerek dedim. Hastane odasında kendi kendine okuma yazma öğrenen, on bir yıl sonra ilk kez çıktığı sokakta her ağacın çiçek açtığını yanılgısını yaşayan Kemal Demirel, 1993 yılında kurduğu ve hala başkanlığını yaptığı ‘Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği’ ile memleketin dört bir yanındaki 150 binin üzerinde engelliye ulaşıp yardım etmiş, etmeye de devam ediyor... Başına neler mi gelmiş? Sanırım bu kısmı soluksuz okunacak kusursuz bir roman olur ancak özeti, ‘mafyadan kumarhane işletenlere, rant peşinde koşanlardan derneği kendi çıkarları için ele geçirip kullanmak isteyenlere’ şeklinde kısaca sıralanabilir!

 

 

 

Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği’nin çalışma sistemi gereğinden fazla açık ve şeffaf! Öylesine şeffaf ki, eski para ile çift haneli trilyona ulaşan yardımlar nedeni ile sayısız ‘devlet denetimden’ alnının akı ile çıkabilecek şekilde! Yardım severler bağışlıyor dernek de aracı kurum olarak engelli vatandaşlara ulaştırıyor. Ancak dağıtırken de kaymakamlıklardan, muhtarlardan ‘yardıma muhtaç’ belgesinin gelmesini şart koşuyor, anlaşılacağı gibi ‘kafasına göre’ dağıtmıyor. Dernek için tekerlekli iskemle ana gider gibi gözükse de Türkiye genelinde ameliyat tutarları, burslar, ev yardımları, hasta bezleri şeklindeki kalemlerle desteklerin ucu bucağı yok gibi…

Sevgili başkan Kemal Demirel’i yoğun iş temposundan yalvar, yakar ayırıp akşamları yemeğe götürebilirsem ya da gündüz saatlerinde bir yere çıkarmaya ikna edebilirsen tekerlekli iskemlesi ile yol alırken ‘engellilerin’ engellerini, 50’sinden sonra anlayabiliyorum ne yazık ki! Kaldırama park eden bir aracın kimlere ve nelere engel olduğunu, binlerce kez inip çıktığım kaldırımların engelliler için işlevsizliğini şimdi algılayabilmem fazlaca acı! Şu sıralar anlayabildiğim bir başka gerçek ise yardımseverlerin asla ortalarda gözükmediği ve kesinlikle yardımlarını reklam aracı olarak kullanmadıkları!                        (Şenol Güneş ve Tolga Zengin başlığı ile yazıyı buraya kadar okuttuysam ne mutlu engellilere)

Şenol Güneş ve Tolga Zengin’e niye teşekkür mü? Geride kalan hafta sevgili Kemal Demirel ve derneğe üye engelli fanatik Beşiktaşlı minikleri Beşiktaş antrenmanına götürdük. Şenol Güneş’in engelli miniklerle tek tek ilgilenmesi, hiç birisini kırmayarak fotoğraf çektirmesi abartısız teşekküre şayandı. Tolga Zengin’in koşarak engelli miniklerin yanını gelmesi bir hayranına formasını hediye etmesi unutulmaz anekdot olarak belleğimizde yer etti. Teşekkürler Şenol Güneş, teşekkürler Tolga Zengin ve teşekkürler Beşiktaş…

Yazarın Diğer Yazıları

Beşiktaş nereye evrilecek?

Bu arada 36 yaşındaki Slovak hakem Filip Glova karşılaşma boyunca tek bir hata yapmayınca aklıma takıldı, bizdeki hakemler ‘ebleh’ mi?

Kirli oyun!

Değerli hakem, Fenerbahçe forması giyen Alexander Djiku’ya kaç sarı kart göstermen gerekiyordu? Çok net şekilde ikisini gördün ve kayıtsız kaldın. Bunu neden yaptın?

Benzin döker yakarım!

Bu arada teknik direktörlük için İbrahim Üzülmez ile görüşme yapıldığı haberi dilerim spekülasyondan ibarettir, Hüseyin Yücel böyle bir hata yaparsa Serdar Topraktepe’nin yerinde olsam Ümraniye’ye benzin döker yakarım!.. 

"
"