Senin kişiliğine, çalışkanlığına, dürüstlüğüne, disiplinine, yardım severliğine tek laf edecek kişi karşısında önce beni bulur. Yıllarca birlikte seyahat ettik, aynı otellerde kaldık, aynı masada yedik ve bu süre zarfında da aramızda güvene dayalı arkadaşlık ardından da dostluk oluştu. 40 yıllık süreçte çok şeyi paylaştık, çoğu kez güldük nadir de olsa suratlarımız asıldı. Dostluğumuza asla ‘ihanet’ etmedim etmem de lakin mesleğim gereği sana da sormam gereken şeyler oluştu, özellikle Ankaragücü maçı sonrası! Saha içinden elbette ki… Baştan söyleyeyim ‘Sarı’ (Metin Tekin) uyardı görev başladığında; “Aman Asena, kaptana destek tam destek” diyerek. “Elbette bunu söylemene gerek mi var” yanıtını verdim, zira sen her zaman dürüstlüğün ve çalışkanlığın ile ‘sembol’ oldun bizler için. Alkol yok, sigara yok, gece yaşamı yok… Bizlerin yanında her zaman ‘tertemiz bir adam’ oldun ve hala öylesin…
Daha üç gün önce dedim ki, "Rıza Çalımbay sihirbaz değil, elinde de sihirli değnek yok, Şenol Güneş’in gerisinde bıraktığı enkazı toparlaması bir-iki haftada olası değil.” Hala aynı görüşteyim ama Ankara deplasmanında öyle belirgin hatalar yaptın ki, senin koltuğunda gözü olanlara yabana atılmayacak koz verdin! Yarın sabah itibarıyla ‘Samet Abin’ ensene binecek ve seni yıldırıp - bunaltacak, ki bunu sen benden çok daha iyi biliyorsun! Merak ediyorum bakalım ne kadar dayanabileceksin?
Sevgili Rıza sana sormam gerekenler; Alex Oxlade-Chamberlain nasıl yedek kulübesinde oturtur, Salih Uçan’ı 86 dakika sahada tutarsın? Ve Cenk Tosun’u ‘kurtarıcı’ olarak niçin sahaya sürersin? Lütfen öyle bir yanıt ver ki senden ‘özür dileyeyim!’ Alex Oxlade-Chamberlain dahi sahadaki arkadaşlarına (içinden) ‘hiç birinizin işe yaradığı yok’ dedi ve orta alandan aldığı topu kimseye pas vermeden rakip kaleye taşıdı ve attığı golle Beşiktaş’ı yenilgiden kurtardı.
Ve sen maça bu adamla başlamadın. Ayağına gelen her topu çoğunlukla geriye bazen de yana yönlendiren Salih Uçan’ı maçın son 5 dakikasına kadar hangi akla hizmet ederek oyunda tuttun? Görmüyor musun adam sorumluluktan kaçıyor asla ileriye oynamıyor sahada ‘konu mankeni.’ Şenol Güneş’in hatalarını yinelemenin ne anlamı var? Ve Cenk Tosun… Bu çocuğun değil golcülüğü futbolculuğu tartışılır. Adamın futbol mantalitesi, rakip ceza alanı içinde topla buluşup son vuruşu yaparak gol atmak. Ardından da saha içinde sevinç gösteri yapmak. Cenk Tosun her maçta hakemlere karşı sergilediği hırçın tutumun onda birini sahada futboluna aksettirebilme yetisine sahip olsaydı şu anda Beşiktaş’ın ‘forvet’ elemanı aramasına gerek yoktu! Oyuncu seçimdeki diğer hatalarını yazmıyorum zira çok fazla sakat ve cezalı futbolcun mevcut zorunlu olarak oynattığın elemanlar olduğu açık ve net…Ev sahibi Ankaragücü’nün attığı gole ise şapka çıkarmak gerekli. Beşiktaşlı iki savunma elemanının da becerisizliklerini yüzlerine vurmak bu saatten sonra hiçbir işe yaramaz! Beşiktaş, 1-1’lik skorla biten Ankara deplasmanında sadece iki puan yitirmedi. Ne yazık ki Rıza Çalımbay’ın Beşiktaş’taki geleceği tehlikeye girdi!
Beşiktaş’ta bu sabahtan itibaren Hasan Arat dönemi başlıyor. İnanıyorum ki Hasan Arat’ın ‘sporcu’ ve ‘sportmen’ kimliği hem kulübe hem de takıma olumlu yansıyacak. Ancak yanındaki bitiverecek elemanlara çok dikkat etmesi gerekecek. Sevgili Rıza senin işin de giderek zorlaşacak. İlk, “Ben çok daha iyisini yaparım” diyeceğin kim olacağını hepimiz biliyoruz!
