Beşiktaşlı futbolcular topu ayaklarında tutup, pas yapmakta güçlük çekmeye başladıklarında Matej Mitrovic’i oyundan alıp Necip Uysal’ı sahaya sürebilirsiniz haliyle, ancak söz konusu değişimi rakibiniz Olimpik Lyon olmadığında, daha doğrusu sizi zora sokmayacak ‘sıradan’ lig maçında gerçekleştirebilirsiniz…
Kolaya kaçıp kaleci Fabricio Agosto Ramirez’i yermeden önce enine boyuna sorgulanması gereken, oyundan alınan futbolcunun neden Matej Mitrovic olduğu! Necip Uysal’ın oyuna dahil olması yerinde karar olabilir ancak yedek kulübesine çekilmesi gereken eleman ya Cenk Tosun ya da Anderson Talisca olmalıydı ki Beşiktaş sahadan ‘yengi’ ile ayrılan taraf olabilsin. Şenol Güneş’in bir sonraki hamlesi beklenenden, istenenden ırak Oğuzhan Özyakup’un yerine Tolgay Arslan’ı sahaya sürmeseydi. O da olmadı, olmadığı gibi de Mathieu Valbuena’ya gereksiz faul yapıp kart gören Tolgay Arslan ev sahibi ekibe eşitliği yakalama olanağını sundu. Maçın bitimine beş dakika kala Cenk Tosun’un yerini Gökhan İnler’in almasını ise ‘çaresizlik’ olarak nitelemek, en doğrusu olur…
Atiba Hutchinson olmadık yer ve pozisyonda kalecisine geri pas veriyor Fabricio Agosto Ramirez de sezon başından bu yana sergilediği performansla hiç bağdaşmayan bir hata yapıp Jeremy Morel ‘zorla’ gol attırıyor, Beşiktaş da tarihindeki en büyük avantajı yitiriyor. Hangisini yerden yere vurmalı? Beşiktaş’ın istikrarlı, çalışkan, mütevazı ve futboluyla yıldızlaşan Kanadalı oyuncusu Atiba Hutchinson’ı mı, yoksa siyah-beyazlı ekibi Tolga Zengin’den kurtarıp her doksan dakika ‘harikalar’ yaratan kaleci Fabri’yi mi? Beşiktaş’ın dünü gece Vincent Aboubakar’a fazlaca gereksinimi vardı, bu nedenle ona da kızmalı! Kendi kendini sakatlayan Ricardo Quaresma’yı da unutmamalı elbette!
Ryan Babel’in erken golü takımdaki ‘özgüveni’ pekiştirince ilk yarıda ‘kusursuza’ yakın Beşiktaş izledik üstelik, Dusko Tosic’in sıkça yinelediği kademe hatalarına karşın. Yardımlaşma, paylaşma, paslaşma üst düzeydeydi tabii ki denge değişene dek…
Oyuncu değişiklikleri için Şenol Güneş’i yermek, geri pas için Atiba’yı didiklemek, yediği gol için de kaleci Fabri’yi eleştirmek içime sinmiyor. Kaldı ki Beşiktaş’ın Fransa deplasmanından ‘coşku’ ile dönmesine ‘ramak’ kalmıştı. ‘Deneyim’ yaşayarak kazanılıyor. Kuşkusuz Beşiktaşlı futbolcular dün geceyi uykusuz geçirdiler veya bölük pörçük uykularının kabus mönüsünde yedikleri iki basit golü art arda gördüler! Bu arada ev sahibi ekibin iki topunun kale direğinden döndüğünü de unutmamak gerekli ki kimsecikler ‘şans’ faktöründen söz edemesin!
Biraz deneyimsizlik, azıcık becerisizlik, bir parça da tembellik… Olsun, sağlık olsun… Güneş yine doğacak ve istemli bireyler değil bir futbol maçının, ülkenin kaderini değiştirme olanağına sahip olacak.
Henüz hiç bir şey bitmedi…