Bu kez Şenol Güneş’i yermek bir yana Dinamo Kiev karşısında sahaya sürdüğü kadro nedeni ile kutlamak gerekiyor. Savunmayı bozmadı, Oğuzhan Özyakup’u yokluğunda Atiba Hutchinson’ın yanındaki oyuncuyu doğru belirledi, ilerinin ortasında Anderson Talisca’yı, sağında Ricardo Quaresma’yı solunda da Adriano Correia Claro’yu tercih etti. Vincent Aboubakar ise ileri uçtaki umudu oldu, tribündeki Beşiktaşlılar gibi…
Beşiktaş golü serbest atıştan Ricardo Quaresma ile buldu ve siyah-beyazlılar golü bulana kadar da, bulduktan sonra da rakiplerinden üstün oyun sergilediler. Sorunu başlatan ise anlamsız ‘hırçınlığı’ ile Adriano oluverdi, gördüğü gereksiz sarı kartla. İlginç olanı ne üretti, ne de üretmek için çaba sarf etti, üstüne üstlük ‘kartla’ oynamasına karşın inatla hırçınlığını da devam ettirdi. Şenol Güneş, bireysel hataların getirisiyle yenilen eşitlik golünün ardından yerinde kararla istenenden oldukça uzaktaki Brezilyalı futbolcuyu oyundan alıp, Cenk Tosun’u sahaya sürdü. Viktor Tsigankov’un golü ne yazık ki Beşiktaşlı futbolcuların motivasyonunu alıp götürdü sonrasında da ‘bazılarının’ oyun disiplininden kopmalarına tanıklık ettik. Tolgay Arslan – Gökhan İnler değişimini de bunun için gerçekleştirdi Şenol Güneş, ne var ki Gökhan İnler’in ‘pas’ olarak attığı ‘uzun toplar’ bir kez daha gereksiz, bir o kadar da anlamsız geliverdi geceye! Vincent Aboubakar kendisinden beklenen golü Dinamo Kiev kalesine de atamayınca yerini Kerim Frei Koyunlu’ya bıraktı, son dakikalarında. Gel de Şenol Güneş’i eleştir! Beşiktaş’ın teknik patronu bu kez elindekilerini en akılcı, en mantıklı şekilde kullandı ancak içlerinden ‘bazıları!..’
Beşiktaş’ı olası yengiden eden isimse attığı ‘müthiş’ gole karşın Ricardo Quaresma oldu. Portekizli futbolcunun topa vuruşları Aydın Engin’den yediğim son derece yerinde fırçaları getiriverdi aklıma!
Aydın Engin, Cumhuriyet’in ikinci katına çıkarken herkesin rahatça gördüğü panoya yazı hatalarımızı sarı flomaster kalemle çizip yapıştırır, hata-lar yapan bizler de rezil rüsva olurduk. Oysa öğretisi çok eğitici ve de fazlaca basitti; “Farklı yazı yazacağım diye salakça hatalar yapıyorsunuz, sağ elinizle sol kulağınızı kaşıyorsunuz’ derdi haklı olarak. Ricardo Quaresma da bizlerin gençliği ile özdeş performans sergiliyor ‘trivela’ aşkına! Oysa Portekizli oyuncu kariyerinin sonuna doğru gelirken anlamış olmalıydı, yeter ki golü at gösterişli olmasına gerek yok. Gösterişli olunca attığın tek gol, iki gol sayılmıyor!
Beşiktaş kazanacağı hem de ilk yarıda 2, belki de 3 farkı bulacağı maçta fazlaca önemli 2 puan yitirdi. Bu kez ne oynamayan Olcay Şahan’ı, ne Tolga Zengin’i, ne de teknik patron Şenol Güneş’e dil uzatmak olası! Telafisi var mı elbette ama bunun zor olduğunu söylemek için ‘müneccim’ olmaya gerek yok! Anderson Talisca’nın ‘oturması’ için biraz zamana gereksinim var. Dileriz bu zaman dilimi için de Adriano da kendine gelir, belli mi olur belki Vincent Aboubakar da bakınmaktan vazgeçerek futboluna baktırır. Hakem Felix Zwayer vermediği kararlar nedeni ile eleştirilebilir ama ucuza kaçmayıp önce öz eleştiri yapmak Beşiktaş’a yarar sağlar…