Penaltı atışlarını gole çeviremeyen Dusko Tosic ile Matej Mitrovic yerilecek ya da suçlanacak en son elemanlar… Sorumlu; Oğuzhan Özyakup’u 94 dakika oyunda tutan Şenol Güneş…
Dusko Tosic ile Matej Mitrovic penaltı vuruşlarında topu kaleci Anthony Lopez’in ellerine teslim etmemiş olsalardı da hedefteki isim teknik direktör Şenol Güneş olurdu, çünkü 2 kez öne geçen Beşiktaş’ın kupadaki kaderini 'penaltı atışlarının' belirlemesi bunun için yeterli nedendi! Elbette bir de madalyonun diğer tarafı var! Birisi, sezon başında; Beşiktaş’ın ligin bitimine 7 hafta kala en yakın takipçisinin 5 puan önünde olacağını ve UEFA Avrupa Ligi’nde de çeyrek finale yükseleceğini söylemiş olsaydı…
Gel gör ki kura eşleşmesi sonrası ‘abartılıp’ fazlaca ‘şişirilen’ Olimpik Lyon’a elenmek, hele hele penaltı atışları ile elenmek farklı düşünmemizi sağlayıverdi. Zira ilk maçta Beşiktaş’ın Olimpik Lyon’u kupa dışına itecek kalite ve güce sahip olduğunu yanlısı da, yansızı da ‘şifresiz’ olarak izleyiverdi. Yemeden atılacak gol veya yenilen gole karşın atılacak fazladan gol Beşiktaş’ı tarihinde ilk kez yarı finalist yapacaktı. Buna karşın Şenol Güneş ne yaptı?
Beşiktaş silik, isteksiz, durağan rakibinin ise özellikle ilk yarıdaki baskılı ve üstün oyununa karşın Anderson Talisca ile maçın başında öne geçti. Hem de topu ayağında tutmakta güçlük çekmesine, orta alanda da bocalamasına karşın. Bırakın çabalamayı, topu ayağında tutmadan takım arkadaşları yerine genelde rakip oyunculara atan ve bu nedenle de orta saha elemanlarının oyununa sekte vuran Oğuzhan Özyakup’u ısrar ve inatla sahada tutmanın özel nedeni mi mevcuttu? Bir yanda bulduğu her uygun pozisyonda kendini poposunun üzerine yere bırakan Cenk Tosun, diğer yanda canı istediğinde, ki sezonda ortalama 3 kez standartların üzerinde performans sergileyen Oğuzhan Özyakup… Takım arkadaşlarının emeklerini hiçe sayan bu iki elemanı bırakıp penaltı atışlarını kaçıran diğer iki oyuncuyu yerden yere vurmak akıl karı gelmediği gibi, saygısızlığın kapsama alanına girer…
Kaldı ki Cenk Tosun ile Oğuzhan Özyakup tribündeki Beşiktaş yandaşları kadar inanıp çabalasalar Beşiktaş maç uzatmaya gitmeden turu geçen taraf olurdu.
İlaveten; Atiba Hutchinson’ın vasatı dahi bulamayan, Ricardo Quaresma’nın yetersiz kalan futboluna karşın Anderson Talisca takımını bir kez daha öne geçiren golü atmayı da başardı. Bu arada da kaleci Fabricio Agosto Ramirez, ‘mükemmel’ kurtarışlarıyla takım arkadaşlarına “benden bu kadar gerisini de bir zahmet siz halledin” mesajını verdi. Ancak mesajı alan oyuncular Anderson Talisca ile Gökhan Gönül ile sınırlı kaldı. Konuk Olimpik Lyon da ev sahibi Beşiktaş da ‘sayısını’ tutamadığım kadar olası gol pozisyonundan yararlanamadı.
Bu maçın ardından Beşiktaş için o kadar çok şey yazmak olası ki!.. Yazık oldu, onurlu veda, şansı yoktu vs… Benim yazacağım ise ‘Ricardo Quaresma disiplinli oyuncu olsa Beşiktaş yerine Real Madrid forması giyerdi’ gerçeği ile bağdaşıyor! Şenol Güneş çok başarılı teknik direktör ise gelecek sezon İngiltere Premier Ligi, olmadı Seri A, o da olmadı Bundesliga’da sıradan bir takım çalıştırsın… Bir teknik adam için başarı baremi; 3 favoriden birisini Süper Lig’de şampiyon yapmak mıdır? Galatasaray’ı, Fenerbahçe’yi ve Beşiktaş’ı şampiyon yapan Mustafa Denizli şu anda Eskişehirspor’u çalıştırıyor! Beşiktaşlılara lig şampiyonluğu yetiyor mu? Bu vedanın ardından ‘iyi oynadık ama ne yapalım olmadı’ mazereti onlar için tatminkar olacak mı?
Beşiktaş yönetimi radikal karar arifesinde! Aynı teknik kadro ile devam mı yoksa tamam mı? Seçim onların ancak sezonda 3, bilemediniz 4 maç sıra dışı performans sergileyen Oğuzhan Özyakup’u yüksek bedelle satmak akılcı olanı gibi…
Elbette futbolda olur böyle şeyler, sağlık olsun, emeği geçen herkese teşekkürler. Alkışlar ise tribündeki muhteşem yandaşa…