Hep çılgın projeler Başbakan Erdoğan’dan mı çıkacak?
Türkiye'nin gündeminden yolsuzlukların inmediği şu günlerde ben de size Rusya'nın çılgın projesini anlatacağım.
Türkiye Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun Ermenistan ziyaretinin gölgesinde kalan birçok konudan sadece biri bu aslında. Davutoğlu'nun ziyaretinin ardında kalanları birkaç yazı ile sizlere özetlemeye çalışacağım. Yazının kısası makbuldür derler ama dosyaların konusunun ilginçliğinin sizi çekeceğini düşünüyorum.
Davutoğlu'nun Ermenistan ziyareti Türkiye basınında yankılarını geç buldu. Özellikle Davutoğlu'nun kafilesinde Ermenistan'a gelen gazeteciler, Dışişleri Bakanı ile tura Yunanistan üzerinden devam ettiği için yazılar geç yayınlandı sanırım.
* * *
Türkiye Ermenistan ilişkileri protokollerin imzalanmasının ardından uzun bir donma sürecine girdi. Türkiye’den Ermenistan'a siyasi olarak Azerbaycan üzerinden geçmeden ulaşamıyor. Ekonomik olarak ise üstünden geçilmesi gereken ülke: Gürcistan...
1993'te Karabağ Savaşı sırasında kapanan kapılarla Türkiye'nin Ermenistan'a uyguladığı ambargo yıllar geçmesine rağmen kalkmadı. Ama Gürcistan üzerinden “delindi” diyebiliriz... Bugün Karadeniz otoyolunda Artvin-Tiflis-Yerevan arası çalışan ve tepesinde “Laves Ahper” (=“İyiyiz işte abicim”) yazılı TIR'lar dolaşıyor...
Sovyetlerden ayrıldıktan sonra, hele bir de Güney Osetya Savaşı'nı görmüş bir ülke olarak Gürcistan, Ermenistan'ın karayolu ticaretinin tekeli oldu.
Sovyetler parçalansa da Rusya'nın bölgedeki üstünlüğü tartışılmaz. Yerleşik ve akıllı siyaseti ile Rusya, Sovyetler Birliği döneminde ektiği tohumların meyvelerini topluyor şu anda...
Yani Sovyetler Birliği öldü, ama Sosyalist Cumhuriyetler Birliği yaşıyor...
SSCB'nin şımarık çocuğu olarak bilinen Ermenistan, son bir yıldır Rusya'nın çılgın projeleriyle çalkalanıyor. Son olarak Ermenistan ulusal gaz şirketinin Rusya'ya satılması bunların sadece küçük bir sonucu.
Ermenistan basınında bazen ilk sıralara çıkan haberler spekülatif de olsa düşündürücü. Gündeme almaya değer...
Putin, 1988 Gümrü depreminin yıldönümü olan 7 Aralık'ta Ermenistan'daydı. Şirak Bölgesi'nin başkenti Gümrü'de. (Gyumri, Aleksandropol, Leninakan)
SSCB'deki adıyla Leninakan.
Yani Lenin şehri...
Putin boşuna gitmedi Gümrü'ye.
* * *
1988'de Ermenistan'da deprem olduğunda en büyük yardımı Rusya yaptı. Lenin'in adını taşıyan şehrin baştan aşağı yenilenmesini sağladı. Ama yeterli değildi.
Rusya'nın yardımlarına rağmen, depremin 25. yılında Gümrü halen “domik”lerde (=metal kasalar) kalan insanlarla dolu...
Ancak içler acısı dramların şehri Gümrü'nün bir diğer özelliği de Ermenistan'daki sanatçıların önemli bir kısmının buradan yetişmesi.
Gümrü'de işsizlik oranı çok yüksek. Gümrü'de şehirdekilerin sadece yüzde 15'inin çalıştığı söyleniyor... Hiçbir geliri olmayanların sayısı ise Avrupa Kültür Fonu'nun bir araştırmasına göre yüzde 17,2.
Şehrin nüfusunun ise 278 bin civarında olduğu tahmin ediliyor.
Bu işsizlik oranı normalde bir bölgeyi çökertecek boyutta.
Ama Gümrü çökmüyor...
2011'de Gümrü'nün başkenti olduğu Şirak Marz'ı (Ermenistan'ın kendine has bir federe yapısı var. Marz, bu federe bölgelere verilen ad) bir karar alıyor ve ekonomik olarak bölgeyi geliştirmek ve yatırımcıları çekebilmek için serbest bölge ilan ediliyor. Ancak sadece küçük bir bölümü. Bunun için Gümrü'de kurulan silikon vadisi iki yılda çok iyi iş yapıyor.
Ermenistan'da işgücü bölgeye ve yapılan işe göre oldukça ucuz.
Bu yüzden de özellikle 3 boyutlu modelleme, animasyon şirketleri ve özellikle Hollywood film sektörü ellerndeki işin hamallığını Gümrü'deki silikon vadisinde yaptırmaya başlıyor. Hollywood'da film sektöründe hatırı sayılır sayıdaki Ermeni'nin bu girişimlerde çok katkısı var tabii.
Şöyle söylersem daha kolay anlaşılabilir sanırım:
CNBC-E'de seyrettiğiniz bilim kurgu filmlerin çoğunun modellemeleri Ermenistan'da, Gümrü'de depremin yıktığı fabrikalarda yapılıyor.
Kavga sahnelerinde yeşil ekranlara yerleştirilerek, harabe fabrikalar, kırık dökük binalar hep buradan. Yani gerçek...
* * *
İşte Davutoğlu'nun ziyaretinden önce Putin ülkenin başkenti Yerevan'dan önce böyle bir kente geldi.
Gümrü'nün bir başka özelliği de Sovyetler Birliği döneminde Güney Kafkasya'daki en geniş askeri birliklerden birinin burada konuşlanmış olmasıydı. Sovyetler dağıdıktan sonra Gümrü'de birlik kalmadı tabii ama Ermenistan'ın en büyük üssü halen burası. Askeri havaalanları, tank depoları, hepsi burada...
Putin'in Aralık ayındaki ziyaretinden birkaç gün önce ise Rusya ile bölgedeki askeri birliklerin kullanımının tekrar Rusya'ya verilmesi için bir anlaşma imzalandı...
Bu anlaşmalar imzalanırken hep Rusya-Ermenistan dostluk ilişkilerinin geliştirilmesinden bahseden Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan bir yandan da AB ile ilişkilerini koparıyordu...
Rusya, Ukrayna'ya ucuz gaz vererek, ülkeden milyon dolarlık tahvil senetleri alarak Avrupa'nın kendisine bakan kıyısı Ukrayna'yı tekrar birliğin içine alırken, diğer yandan da Güney Kafkasya'da kendisine yeni sınırlar oluşturmakta...
Putin'in Gümrü ziyareti boşuna değildi...
Aynı şekilde Davutoğlu'nun Ermenistan ziyareti öncesinde uluslararası toplantılarda Rusya temaslarının olması bize şu soruyu sordurdu?:
Büyük ağabey Rusya, bölgedeki her hareket öncesinde icazet mi veriyor?
Davutoğlu'nun Ermenistan ziyareti, öncesinde tehcir konusundaki (her ne kadar kimseyi tatmin etmese de) sözleri bir yana, Türkiye'deki basının Davutoğlu'nun ziyaretini gündeme getirmeyi geciktirmesi ve Azerbaycan'ın tepkisinin ne kadar düşük seviyede olduğuna bakarsanız, Rusya'nın Azerbaycan'a “Sen biraz sessiz dur çocuğum” dediğini anlayacaksınız.
Daha önce her ziyaret sonrasında notalar veren, geziye katılan gazetecileri kara listeye alan Azerbaycan bu kez küçük bir işadamları örgütünün yaptığı basın açıklaması ile yetindi.
Ermenistan Dışişleri Bakanı'nın, Davutoğlu ile görüşmesi sırasındaki pasifliği de adeta bu denklemi tamamladı...
Yani satranç tahtasında Rusya oynuyor, diğerleri bakıyordu ve bu satranç tahtasında Rusya hep beyazlarla oynuyor. İlk hamle hakkı hep kendinde. Çünkü oyunu Sovyetler zamanında kendisi kurmuş zaten...
Halkları birbirlerinin sınırlarında ama ters tarafa yerleştirerek ileride kendisine kriz yaratacak alanları belirlemiş.
Ermenistan ile Azerbaycan arasına Dağlık Karabağ'ı; Gürcistan ile Ermenistan arasına Akhlkelek'i sokmuş...
Aynı denklemler Azerbaycan - Gürcistan, Azerbaycan - İran arasında da var... Türkiye sınırındaki Nahçıvan'ın durumunun da içler acısı olduğunu unutmayalım...
Türkiye sınırındaki Komünist!
İşe tüm bu denklemler ışığında Rusya'nın çılgın projesi gündeme geliyor...
Türkiye'nin doğu sınırında özerk, yarı bağımsız bir Komünist Lenin şehri; Leninakan...
(Bunu yazarken gülmekten kendimi alamıyorum. Türkiye'nin tarihinde en çok korktuğu öcüleştirdiği Komünist LENİN'in memlekete komşu olma düşüncesi beni benden alıyor!..)
Rusya; Türkiye ile Ermenistan arasındaki krizden kendine gelecekte kullanabileceği bir küçük bölge daha yaratıyor. Askeri ve ekonomik olarak kendine bağımlı hale getireceği bölgede önümüzdeki zamanlarda olası bir referandumu da Rusya'nın kazanmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Rusya'nın Ermenistan'daki ekonomik üstünlüğü zaten tartışılmaz. Ermenistan’da bankalar, sigorta şirketleri, devlet demiryolları, posta teşkilatı ve enerji kaynaklarına kadar her şeyi Rus şirketler yönetiyor. Birkaç yıl öncesine kadar Hayrusgaz olan şirketler topluluğu da artık Gazprom.
Bu yeni çılgın proje çok fazla dillendirilmese de bazı gazetelerde uzun tartışma konuları haline getirildi Gümrü'de.
MİNSK Grubu, AB ve ABD bir yana dursun. Rusya çılgın projesi ile Türk Ermeni ilişkilerinde hiç bakılmayan bir pencereden kendine çözüm yaratmış bile... Türkiye sınırı açmıyor ama ekonomik olarak özerk ve Rusya'nın kontrolündeki bir serbest bölgeye de mi sınırı kapalı tutacak?
Dedim ya sadece bizim Başbakan’ın mı çılgın projeleri var?..
Biraz da Rusların çılgın projelerinden konuşalım...
Nasıl ama...
NOT: Bir sonraki yazım; 90 yıl sonra doğduğu topraklara, Türkiye'ye dönen parti Taşnaktsutyun…