Hani şu televizyonlardaki kamu spotları vardır ya; “Emniyet kemeri, sizi de korur, yolcularınızı da”. İşte bu spotu gördüğüm her dakika aklıma Cumhurbaşkanı gelir olmaya başladı.
Son sürat duvara doğru süren bir arabada gibi hissediyorum kendimi. Ben yolcu koltuğundayım. Direksiyon başında ise ayağını gaza basmış, kafası güzel bir şoför var.
Emniyet kemerini takmamış. Arabadaki muhalefet durmadan “bip bip” diye uyarıyor.
Uyarıları duymamak için radyodaki haber kanalının sesini sonuna kadar açmış:
“Abi sen rahat ol kemer sadece şoföre zorunlu Türkiye'de” diyerek kemerimi taktırmamış bana. Üstüne: “Bak klimayı açtım sen rahat et diye. Bizim senle bir sorunumuz yok gördün mü?” diyor. Radyoda ise Cumhurbaşkanı konuşuyor:
“Van’da Akdamar Adası’nda oradaki biliyorsunuz Ermeni Ortodoks kilisesinin restorasyonunu her şeyini biz devletin kesesinden kasasından yaptık. Orada gelip ayinlerini yapıyorlar. Başka yerlerde bu tür talepleri oldu ve biz bu talepleri karşıladık”
12 yıllık ehliyetine güvenen şoförümüz uzun yola alışık olmadığından uykusu gelmeye başlamış. Gözleri kapandı kapanacak ama zorluyor. Bir kilometre daha, bir kilometre daha ileriye...
'Dış Mihrak' adlı polis peşimizde. Gaza basmayı bıraktığında yakalayacak bizi.
Radyodan gelen ses: "Avrupa Parlamentosu hangi kararı alırsa alsın bir kulağımızdan girer öbür kulağımızdan çıkar" diyor...
Polisin kendisine, kendisinin bana davrandığı kadar sert davranacağını biliyor şoför. Gaz yememek için siren seslerine kulakları tıkalı.
'İç mihrak' ise bir öneki ışıklarda uzun bir kırmızı yakarak uyarmıştı.
Sahi bu işin komedisiydi, ama son bir hafta içerisinde olan biteni anlatmaya yeter sanırım. Zira Artık Cumhurbaşkanı'nın Soykırım konusunda yapıp edeceklerinin ciddiye alınacak herhangi bir yanı kalmadı.
Yıllardır “reform reform” diyen AB ülkeleri nihayet Türkiye'yi vuracak yeri buldular. Evet kendileri daha kendi “kanlı” tarihleriyle yüzleşmeden bunu yapmaları adil değil belki ama zaten yapılmak istenen Türkiye'yi tahrik etmek. Ayağını gazdan çekmeyen Cumbaba şoförümüz ise tüm bu tahriklere kanarak “Biz vatandaş olmayan Ermenileri deport ediyor muyuz?” diyor her seferinde bir kez daha bir kez daha...
Sorulara cevaplar...
Bir de Erdoğan'ın soruları var AP'dekilere, Vatikan'a ve diasporaya... Bugün Türkiye'deki liseliler bile şu aşağıdaki cevapları verir herhalde.
Benim ülkemde vatandaş olan ve vatandaş olmayan olmak üzere 100.000’e yakın Ermeni var. Acaba kendi ülkelerinde kaç Ermeni var?
Sayın Cumhurbaşkanı dünyada 10 milyona yakın Ermeni var. Bunların 2,5-3 milyonu Ermenistan'da yaşamakta. Sizin topraklardan canını zor kurtarmış kalan 8 milyon civarındakiler ise dünyanın dört bir yanındalar.
Biz ülkemizde Ermeni vatandaşlarımıza karşı bugüne kadar herhangi bir tersliğimiz onlara karşı diğer vatandaşlarımızdan farklı ve olumsuz bir muamelemiz oldu mu?
Hrant Dink cinayeti, Sevag Balıkçı cinayeti, Müslüman olmayan vatandaşları kodlama başta olmak üzere geçmişte Varlık Vergisi, 20 kura askerlik, 6-7 Eylül 1955 gibi bir sürü olumsuz davranış sayabilirim...
Yıllardır Ermenistan vatandaşlarını her seçim öncesinde kendisine malzeme yapan bu memlekette bir de Ermenistan vatandaşlarına sormak gerek ne düşünüyorlar diye... Kaldı ki Cumhurbaşkanı halen Türkiye Cumhuriyeti Ermenileri ile Ermenistan vatandaşlarının hangi vatandaşlığı taşıdığı konusunda bilgisini güncellememiş. Birkaç yıl önce de aynı hatayı yapmıştı. Sayımız toplamda 100 bini anca bulur. Ermenistan vatandaşlarının sayısı 25 bin civarındadır sayın Cumhurbaşkanı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nızın rakamları bunlar...