16 Şubat 2020

Çocuklar üzerinde her türlü sömürüye hayır!

Bakan emekçilerin çocuklarına "işçisin sen işçi kal" demek istiyor ve emekçi çocuklarına meslek liselerinin yolunu gösteriyor

Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk "Meslek lisesi öğrenci sayısının artmasıyla üniversite kapısındaki yığılmanın önüne geçilebileceğini, ayrıca herkesin de üniversite okuması gerekmediğini" ifade etti. Açıklamasını "Sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa" öz deyişi ile örnekleyen Sayın Bakan, emek sermaye ayrımında bizi çok şaşırtmayan yaklaşımı ile aslında tercihinin sermayeden yana olacağını ortaya koymuş oldu. Sayın Bakanın eğitim ekonomisine genel politik yaklaşımı ile örtüşen bu bakış açısını yaptığı bu benzetme sonrasında yeniden deneyimlemiş olduk. Bir bakıma Sayın Bakan emekçilerin çocuklarına "işçisin sen işçi kal" demek istiyor ve emekçi çocuklarına meslek liselerinin yolunu gösteriyor. 

AKP Hükümeti iş başına geldiği günden bu yana eğitim ve bilim alanında özelleştirme politikalarına hız kesmeden devam etmektedir. Özelleştirme politikaları 2014 yılından sonra doğrudan kaynak transferi yoluyla bir üst boyuta taşınmıştır. Bunun en somut göstergesi özel okul sayılarında ki artışta görülmektedir. Özellikle özel meslek liselerinin açılmasını doğrudan teşvik eden politikalar Sayın Selçuk döneminde daha da hız kazanmıştır. Sayın Bakan eğitim sorunlarının çözüm yolunun çocukların büyük oranda meslek liselerine yönlendirilmesinden geçmekte olduğuna inanmakta, çalışmalarını bu yönde yoğunlaştırmaktadır. Bunun için sürekli çağrı yapmakta, toplumu ve kamuoyunu buna ikna etmeye çalışmaktadır.

1,2 milyon üniversite mezunun işsizin olduğu, eğer mezunların istihdamı böyle gider ve çözüm üretilmezse 2023 yılına gelindiğinde üniversiteyi bitiren işsiz sayısının 5 milyona dayanacağı bir ülkede, çocukların tamamı meslek liselerine gönderilirse de bu sorunun gerçekten çözülmüş olup olmayacağının kamuoyuna açıklanması gerekmektedir. Bir an için meslek lisesini bir kenara bırakalım ve 2020 yılının eylül ayında lise kapısına dayanacak ek 600 bin öğrencinin sürece katılması sonrasında oluşacak olan 1,8 milyon çocuğun liselere nasıl yerleştirileceğinin de kamuoyuna açıklanması gerekmektedir. Ayrıca boş kontenjanı olduğunu bildiğimiz liselerin ihtiyaç duyulma olasılığı yüksek liselere dönüştürülüp dönüştürülmeyeceği bütün kamuoyunun merakla beklediği bir sorun olarak masada durmaktadır. 

Ortaöğretim modelinde mesleki teknik öğretimin varlığı elbette ki olması gereken bilimsel bir olgudur. Burada itiraz ettiğimiz husus, mesleki teknik ortaöğretime yöneltmenin ortaokuldan başlayarak izlenecek süreçlere ve sonuçlara göre yapılması yerine, sınav sonrasında oluşan kaosa çözüm üretmek adına çocukların bu öğretim kurumlarını tercih etmeye mecbur bırakılmasınadır. Eğitimin önemli yapısal sorunu olan yöneltme modeli maalesef doğru ve sağlıklı işlememektedir. İlgi, yetenek ve beceriler üzerinden şekillendirilecek bir yöneltme ve geçiş süreci yıllardır dile getirilmesine rağmen bir türlü gerçekleştirilmemektedir.Bu yapısal soruna çözüm üretmek yerine "ağa, maraba ve inek" örneğine atıfta bulunmak mesleki teknik ortaöğretimin yaşadığı sorunları ertelemekten öteye gitmeyecektir.

Sonuç olarak, sınıflı toplumlarda sermaye sınıfının ve egemenlerin kendileri için ucuz iş gücüne ve emek sömürüsüne dayanan istihdam talepleri her dönem gümdem olmuştur. İktidarların görevi bu talepleri koşulsuz yerine getirecek dikensiz gül bahçeleri yaratmak olmamalıdır. Aşırı kar ve sömürü hırsı ile çocuk işçiliğini sınırlayacak, örgütlenme ve insanca çalışma koşullarının olup olmadığını denetleyecek yasal önlemlerin de eş zamanlı olarak uygulamaya konulması sosyal devletin görevlerindendir. Ne ağa, ne de maraba olsun, meslek liseleri; eleştirel düşünen nitelikli insan yetiştiren liseler olsun.

Yazarın Diğer Yazıları

Eğitim sistemi, 'olduğu yerde dönen vidaya' benziyor

Her bir hedefi ele alıp detaylandırdığımızda bulunduğumuz noktanın çok geri bir nokta olduğunu daha net görmüş olacağız

Ülkenin işsiz öğretmen gerçeği

Şu ana kadar öğretmen olarak atanmadığı için bunalıma girerek intihar eden veya öğretmenlik alanı dışında çalıştığı işlerde iş cinayetlerinde yaşamını kaybedenlerin sayısının mevcut koşullar sürdükçe artması kaçınılmaz olacaktır