13 Kasım 2023

Zelenski’nin suyu ısındı mı?

Batı’nın, sahada kendisine verilen süre dolan Zelenski’nin yerine Zalujniy’yi Ruslarla müzakere masasına oturmaya daha yatkın bir figür olarak görmeye başlaması, Kiev’de “bomba etkisi” yaptı

Mayıs ayı sonlarında bu köşede kaleme aldığım bir yazımın başlığı “Ukrayna’nın beş ayı var” şeklindeydi. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin bir sürecin sonuna yaklaştığını kesin bir zaman dilimi biçerek ifade eden iddianın asıl kaynağı, isimlerinin açıklanmaması koşuluyla geçen mayıs ayında Financial Times’a görüşlerini aktaran bazı Batılı yetkililer olmuştu. O tarihlerde Ukrayna lideri, ABD’den aldığı 54 milyar dolarlık askeri yardıma ve Avrupa Birliği’nin (AB)18 milyar dolarlık destek paketine rağmen son olarak Donbas bölgesinin önemli kenti Bahmut’u (Artyomovosk) da Ruslara kaybetmişti. Gazetenin, “Ukraine’s allies fear military support will fade in US election year” başlığıyla yayımladığı haberinde görüşlerine yer verilen Batılı yetkililere göre, Zelenski’nin Rusya karşısında “ilerleme” kaydettiğini gösterebilmesi ve sahadaki performansıyla Washington yönetimini etkileyebilmesi için artık 5 ayı kalmıştı.

Zira, ABD Başkanı Joe Biden, 2023 Kasım’ından itibaren Kiev yönetimine açık çek verilmesini sert biçimde eleştiren Cumhuriyetçi rakibi Donald Trump’a karşı yarışma ihtimalinin yüksek olduğu 2024 Başkanlık seçimlerine hazırlanacaktı. Biden, bu süreçte Ukrayna’ya askeri destek paketiyle ilgili Kongre’de yapılacak oylamada kamuoyu desteğinin daha da düşmesine yol açacak bir tutum almak istemezdi. Zaten Amerikalı yetkililer de, “Ukrayna’ya yardımı sonsuza kadar aynı düzeyde sürdüremeyiz" diye düşünüyordu. Gerçi ABD Başkanı Joe Biden ekim ayında Kongre’den Kiev yönetimi için 24 milyar dolarlık finansal destek talebinde bulunmuştu. Ancak ABD Temsilciler Meclisi'nin yeni Sözcüsü Mike Johnson’un, hükümet programının iki aşamalı finansmanına ilişkin sunduğu yasa teklifinde Ukrayna’ya bir fon ayrıldığı görülmüyor. Bu konudaki Kongre oylaması salı günü yapılacak.

Özetle, Zelenski, Ukrayna ordusunun bugün artık sonuç getirmediği iyice netleşen, “karşı taarruzunu” sanırım o son beş aylık fırsatı değerlendirebilmek için de tasarlamıştı. Ancak işte şimdi o süre sona ermiş durumda. Kasım geldi çattı. Son günlerde gözümüze çarpan, Kiev yönetimi için ayrılan fonlar küçülürken Ukrayna cephesinde ve Kiev’de ilginç gelişmeler olduğu.

 ‘Washington – Moskova görüşüyor’ iddiası

Gelişmeler arasında belki de en fazla öne çıkanı, uluslararası ilişkiler uzman, gazeteci ve yazar Andrew Korbyko’nun 8 Kasım tarihli blog yazısında aktardıkları. Korbyko’nun iddiasına göre, Amerikalılarla Ruslar arasında şu sıralar gizli görüşmeler gerçekleşiyor. Görüşmelerin ayrıntılarına ilişkin tahminlerde bulunmak zor olsa da, gazeteci Korbyko, bu görüşmelerin arka planında Ukrayna ile Rusya’yı müzakere masasına döndürerek barış müzakerelerinin yeniden başlamasını sağlayabilmek olduğu iddiasında. Ona göre, Batılılar bu yolda pürüz çıkarmayı sürdürmesi halinde, Zelenski’den kurtulmanın hesaplarını da yapıyor.

Bu arada, Amerikan yayın kuruluşu NBC de, 4 Kasım tarihli bir haberinde Amerikan ve Avrupalı yetkililerin savaşı sona erdirebilmek için Rusya’ya hangi tavizlerin verilebileceği konusunda Ukrayna yönetimi ile kapalı kapılar arkasında müzakereler yürüttüğünü ileri sürüyordu.

Peki mesele iddialardaki istikamete doğru kayarsa, Rusya ile masaya oturmaya karşı çıktığı gibi Batı’dan kendisine gelen finansal desteğin daha da artması gerektiğinde ısrarcı olan Zelenski’nin akıbeti ne olacak?

New Jersey Yüksek Mahkemesi’nden emekli yargıç Andrew Napolitano’nun popüler “Judging Freedom” isimli podcast yayınına katılan Amerikan Hava Kuvvetleri’nden emekli Yarbay ve yorumcu Karen Kwiatkowski, Zelenski’nin “suyunun ısındığı” düşüncesinde. Kwiatkowski, hemen hemen bütün dünyanın Zelenski’yi ABD’nin kuklası olarak gördüğünü ve iplerinin Washington tarafından kontrol edildiğine inandığını belirterek, “Ve tabii ki kuklacının işi bitti. Oyun bitti. Gösteri bitti. Ve evet Zelenski çok kötü bir durumda. Büyük ölçüde kendisi suçlu, işi bitti,” şeklinde konuşuyor.

Amerikalı yargıç Napolitano’nun söz konusu programına yakın tarihlerde katılan ve aynı konuda fikir beyan eden bir başka kişi de eski Başkan Trump’ın danışmanlarından Albay Douglas McGregor. “Zelenski’nin suyunun ısındığını” düşünen McGregor’un bu konudaki görüşü, “Zelensky'yi ne kadar çabuk ortalıktan çekerlerse, Rusya'yla o kadar hızlı biçimde bir tür anlaşmaya varabilirler,” şeklinde özetlenebilir. Ancak Moskova’yla uzlaşmaya varmanın zaman alacağını söyleyen McGregor’a göre, Ukrayna liderlik koltuğunda Ruslara “şartlarınızı kabul ediyoruz, diyen ve ilgili satıra imzayı basacak biri olmalı.”

Peki o imzayı basacak kişi Zelenski değilse kim olabilir?

Zelenski’nin halefi kim olabilir?

Ukrayna Silahlı Kuvvetler Başkomutanı Valeriy Zalujniy olabilir mi, mesela? Hani, 1 Kasım’da The Economist dergisine verdiği söyleşide, “Ukrayna’nın karşı taarruzunun belirleyici bir açılım yaratmasının pek ihtimal dahilinde olmadığını ve savaşın artık bir kilitlenme noktasına geldiğini” söyleyen Zalujniy, Kiev’i Moskova ile masaya oturtacak kişi olabilir mi? Deneyimli komutanı, çatışmaların daha fazla uzatılmasının Ukrayna ordusu için büyük riskler taşıdığını söylüyordu bu söyleşide. Bu ifadeyi kullanırken aslında “orduda isyan ihtimali” imasında bulunuyordu. Ve tahmin edilebileceği gibi bu demeci Zelenski’nin hiç hoşuna gitmemişti.

Ukrayna Devlet Başkanı, Zalujniy’nin görüşüne katılmadığını dile getirdi. “Ukrayna birliklerinin karşı taarruzunun belki zor olduğunu, ama bunun bir kilitlenme, bir çıkmaz olmadığını” ileri sürdü. Ukrayna Başkanlık ofisinden yapılan açıklamada, (Zalujniy’in yaptığı tarz) açıklamaların Rusya’nın işini kolaylaştıracağı vurgulandı. Derken bir de baktık ki Zelenski, Zalujniy'ye yakınlığıyla bilinen Ukrayna Özel Harekât Kuvvetleri Komutanı Viktor Horenko’yu görevden almış, hatta yeni bir atama yapmış bile.

Ukrayna’nın biri siyasi diğeri askeri iki lideri arasındaki görüş ayrılıkları bu düzeye geldiğine göre, Washington Zalujniy’nin Rusya ile müzakere masasına oturmaya Zelenski’den daha istekli olduğunu çoktan anlamıştır sanırım.

Amerikan basını da zaten son günlerde bu konuyu pişiriyor.

Time dergisi, 1 Kasım tarihli ve “Inside Volodymyr Zelensky’s Struggle to Keep Ukraine in the Fight” başlıklı haberinde, Amerikan kamuoyunda Ukrayna’ya verilen desteğin nasıl azaldığını da rakamlar bazında içeren ve Zelenski’yi rahatsız edecek bazı bilgileri açıklıyordu.

4 Kasım’da “Zelensky Rebuke of Top General Signals Rift in Ukrainian Leadership” başlıklı bir habere imza atan New York Times, iki figür arasındaki görüş ayrılıklarının net olarak bilinmesini ister gibi bir pozisyon alıyordu.

Eski CIA görevlisi Larry Johnson da, jeopolitik ve iktisadi düzlemdeki önemli gelişmeleri aktaran New Rules kanalına 9 Kasım tarihinde yaptığı açıklamada, Kiev’de Zelenski’yi devirmek üzere darbe olabileceğini ima ederek, “Zalujniy'in adamlarının silahları var. Dünya tarihinde, bir grup askeri yetkilinin siyasi liderliğin yozlaştığına, beceriksiz olduğuna ve kontrolü yitirdiğine karar verip ardından onu devirdiği durumlar olmuştur,” şeklinde konuşuyordu.

 Kiev’de ‘bomba etkisi’

Tam biz de böyle düşünmeye meylediyor ve “acaba Batı’nın pusula ibresi Zalujniy’den yana mı dönüyor” diyorduk ki 6 Kasım akşamı Kiev’den büyük bir gürültü sesi (!) yükseldi. Batı’nın, sahada kendisine verilen süre dolan Zelenski’nin yerine Valeriy Zalujniy’yi Ruslarla müzakere masasına oturmaya daha yatkın bir figür olarak gördüğü yolundaki haberler Kiev’de bomba etkisi (!) yapmıştı: Zalujniy'ın yaveri Gennadiy Çastyakov, evine getirdiği doğum günü paketlerinden birinin içerisine yerleştirilmiş bir el bombasının infilak etmesi sonucunda hayatını kaybediyordu. Hem de Zelenski’nin seçimleri iptal ettiğine ilişkin açıklamasını kamuoyuyla paylaştığı sıralarda.

Bu bomba, eski CIA yetkilisi Larry Johnson’un New Rules’da ifade ettiği ve Ria Novosti’nin de yazdığı gibi, Zalujniy’e “haddini bilmezsen sana da olacak budur” şeklinde bir mesaj olabilir miydi acaba?

Bilemiyoruz. Bildiğimiz, polis yetkililerinin patlamayı hızla “mühimmatın dikkatsiz kullanımı” sonucu bir kaza olarak sunarken, Zelenski’nin denetimindeki medya kuruluşlarının da Çastyakov’un yüzde 99,9 olasılıkla kaza sonucu öldüğünü ilan etmiş olmaları. Ukrayna İçişleri Bakanı İgor Klimenko’dan da, “arkadaşlardan biri kendisine bir şişe viski ile 6 adet Batı-tarzı el bombası hediye etmiş,” açıklaması yaptı. Meğer Zalujniy’nin yaveri bunları bardak zannetmiş! Olayın kaza olduğu şeklindeki açıklamaların tersine, sadece Zalujniy, “hediyelerden birinde bilinmeyen bir patlayıcı patladı,” şeklinde konuşmuştu.

Ufaktan ufaktan ülkedeki ilk seçimler için adaylık şansını test etmeye hazırlanan Petro Poroşenko’nun kanalı ise Zalujniy’nin anlatı versiyonunda ısrar ediyordu.

Olayla ilgili soruşturma nasıl kapanır bilemiyoruz ama Kiev’de her an başka “eşek şakaları” yapılabilir, gürültü patırtılar kopabilirmiş gibi duruyor.

Bir de tabii, ortada 5 Kasım tarihli Washington Post gazetesinde “Ukrayna’nın destekçilerinin zafer teorilerini yeniden düşünmeye ihtiyaçları var” başlıklı bir makale kaleme alan köşe yazarı Jason Willick’in Rusya’nın ne düşünebileceğine ilişkin söyledikleri var. Zalujniy’nin The Economist dergisine verdiği söyleşide dile getirdiklerinin haklılığına vurgu yapan Willick, “Ukrayna bu kasım ayında geçen kasımdan daha kötü durumda, bu nedenle Rusların masaya oturmak istemesi zaman alabilecektir,” demişti.

 Kaçan barış fırsatları

Nitekim Eylül ayı sonunda emekliye ayrılan ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley, bundan yaklaşık bir yıl önce davetli olarak katıldığı bir “The Economic Club of New York” toplantısında uygun barış fırsatının ele geçtiğini vurgulamıştı. Ukrayna birlikleri Rusları Harkiv ve Herson’da püskürterek inisiyatifi elde tutar bir görüntü vermişti çünkü. Milley savaşı sona erdirecek müzakere edilmiş çözümün o dönem yapılmasından yanaydı ama Beyaz Saray’da dinleyeni çıkmayacaktı. Bugün tarih Milley’yi haklı çıkarmış görünüyor. Ukrayna bugün Rusya’yı masaya oturtabilse de bir yıl önceye nazaran çok daha ağır şartları kabul etmek durumunda kalacak.

Milley haklı çıkmış olabilir ancak müzakere edilmiş bir çözüm için 2022 Kasım ayından da uygun tarih 2022 Mart’ı olmuştu. Türkiye’nin ev sahipliğinde yapılan İstanbul görüşmelerinde Ukrayna ile Rusya delegasyonları pek çok konuda mutabakata da varmıştı. İstanbul’da gerçekleştiriler bu basına kapalı görüşmelerde Kiev yönetiminin Rusya’yla barış anlaşması imzalamaya hazır olduğu ortaya çıkmıştı. Ancak Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın geçtiğimiz günlerde hatırlattığı gibi, Kiev rejimi ABD’nin baskısı nedeniyle o anlaşmadan çark etmiş, İngiltere Başbakanı Boris Johnson da apar topar Kiev’e giderek Zelenski’ye savaşın devamına “cesaretlendirici” telkinlerde bulunmuş, kesenin ağzını açmıştı. Eğer İstanbul’da varılan mutabakat hayata geçebilseydi, Ukrayna bugüne kıyasla çok daha avantajlı şartlarla ve çok az toprak kaybıyla barışa kavuşabilecekti.

Geçen zaman içinde Kiev’e Batı’dan akan tüm silah yardımlarına rağmen bugün Ukrayna ordusunda halen silah ve mühimmat sıkıntısı olduğu dile getiriliyor. Kiev’in karşı taarruz hamlesi de zaten sonuç üretmemiş görünüyor. The Economist’in uydudan aldığı verilerden hareketle ve “Is Ukraine’s counter-offensive over?” başlığıyla 9 Kasım tarihli haberinde aktardığı bilgilere göre, iki güç arasında Ağustos’ta 1000 noktada silahlı çatışma yaşanırken bugün bu rakam 300’ün altına düşmüş durumda. The Economist, bu gelişmeyi, “çatışmaların artık yoğunluğunu yitirdiği” şeklinde yorumluyor.

Büyük kayıplar veren Ukrayna ordusunda morallerin de çok iyi durumda olmadığı söyleniyor. Ayrıca genel seferberlik ilan edilmiş olmasına rağmen son zamanlarda gençleri askere alma sürecinde ciddi sıkıntılar yaşandığını duyuyoruz. BBC’nin haberine bakılırsa, gönüllülerin orduya katılımı yeterli seviyede değil. Ölen ya da yaralanan yüzbinlerce askerin yerini alacak gençlere ihtiyaç var. Hayatta kalanlar ise ikinci yılındaki savaşta çoktan bitkin düşmüş durumda. Savaşmak istemediği için rüşvetle çürüğe çıkan ya da üç yıla kadar hapis cezası yemeyi göze alarak ülkeyi terk eden binlerce genç erkek var. Zelenski, askere alma dairelerindeki yolsuzlukları görevden almalara rağmen engelleyemiyor.

Ukrayna lideri, Eylül ayındaki Washington ziyaretine rağmen Batı’dan finansal destek almakta da artık zorlanıyor. Zelenski’nin, televizyona çıkıp, “tamam para veremiyorsunuz, ama bari kredi verin, savaştan sonra öderiz” şeklindeki konuşması da muhataplarında bir karşılık bulmuş gibi görünmüyor.

Elon Musk bile tavsiye verdi

Bütün bunlara ilave olarak Avrupa’dan Ukrayna’ya gelen bir de kötü haber oldu. Avrupa Birliği (AB), Ukrayna’ya söz verdiği (155 mm’lik Howitzer mermisi) mühimmat desteğinin tamamını büyük olasılıkla yerine getiremeyeceğini açıkladı. AB, bu yılın mart ayında, Ukrayna’ya bir yıl içinde 1 milyon top mermisi tedarik etmeyi karar altına almıştı. Bu sürenin yarısından fazla kısmın geride bırakmış olmamıza rağmen, Bloomberg’ün 10 Kasım tarihli haberine bakılırsa, AB vaat ettiğinin bugüne dek ancak yüzde 30’unu karşılayabilmiş durumda.

Tüm bu gelişmelerin üzerine, son zamanlarda siyasi konularda cüretkâr açıklamaları ile de gündeme gelen Tesla CEO'su Elon Musk’ın, “Zelenski’nin gereksiz yere genç Ukraynalıları Rusya ile savaş alanına katledilmek üzere göndermekten kaçınması gerektiğini” söylemesi, Ukrayna liderinin Batı’ya yönelik umutlarının üzerine adeta tüy diken bir gelişme oldu.

Aktardığımız bütün bu gelişmeler, Ukrayna meselesinde bir dönüm noktasına gelinmekte olduğunu göstermeye yetiyor. Macron’un da geçen günkü BBC mülakatında ifade ettiği gibi, 2023 Aralık’ı Ukrayna meselesinde kritik bir ay olacağa benzer. Ancak neler olacak ve gelişmeler bizi tarihin nasıl bir kavşağına getirecek, onu ancak bekleyip görebiliriz. Umalım ki savaşta zararın burasından kalkmak dahi “kâr” olarak görülebilsin ve İstanbul’da 1,5 yıl önce yaklaşılıp ıskalanan barışa en azından bu yıl sona ererken yürünebilsin.

Yazarın Diğer Yazıları

Bir ‘devrimcinin’ bir cevlâni olarak portresi

HTŞ lideri Cevlâni’nin ailesinin Cevlân Yaylalarının İsrail tarafından işgali akabindeki zorunlu göçünde Filistin mücadelesine destek ile başlayan yolculuklarında altmış yıla yakın bir zaman sonunda geldikleri noktanın, Filistinli gruplara silah bıraktırıp kamplarını kapattırmak olması hayli manidar

Orta Doğu’da Arap sonbaharı

Batı’nın lacileri giydirdiği neo-Ladinist Colani güçlerinin Şam’a girmesi ve Esad’ın ülkeyi terk etmesinin ardından Suriye’de bir dönem bitti. Muzafferlerin sevinç çığlıkları yanıltmasın, kötü günler bitmiş ve şimdi sırada daha kötü günler de olabilir

Savaşın ekseni Türkiye sınırına dayanırken

İlk bakışta Lübnan ateşkesi akabinde, İran-Hizbullah ikmal hattını kesmeye yönelik bir hamle gibi görünen Suriye’deki cihatçı taarruzu en çok Tel Aviv’i sevindirmiş olabilir ama en çok Şam’ı mı, Tahran’ı mı, yoksa Ankara’yı mı üzecek, bunu söylemek için çok erken

"
"