11 Mart 2019

Suriye’nin 40 ton altınını kim çaldı?  

IŞİD’e bağlı militanlar direniş gösterdikleri son yer olan Baguz’u eşleri ve çocuklarıyla birlikte perişan bir halde terk ediyor

Her savaş birilerinin “altın külçelerin” peşinde olduğu, açık veya örtülü bir etnik temizlik operasyonudur aslında. Bazı savaşlarda altın daha silahlar ateşlenmeden, en başta bir görünür. Suriye Savaşı’nda altın başlarda pek görülmedi, ortalıkta olmadı. Tam “nerede bu altınlar” diyorduk ki, son safhada ortaya çıktılar! Ama galiba bu sefer gerçek hırsız, işi önce gönüllü amatörlere yaptırıp kendisi meseleyi son aşamada küçük bir nakliye operasyonuyla halletmeyi tercih etmiş.

Nasıl mı?

Şöyle ki…

IŞİD, Suriye coğrafyasında direndiği son nokta olan Deyrizor kırsalındaki Baguz’da büyük gruplar halinde Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) teslim olurken, örgütün lider kadrolarının bölgedeki Amerikan güçlerine yüklü miktarda altın ödeyerek karşılığında güvenli bölgelere tahliye edildikleri doğrultusunda haberler geliyor.

Aslında IŞİD’in (DAEŞ) bölgede tonlarca külçe altın sakladığı şeklindeki bilgiler, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi yetkililerinin Amerika’nın Sesi (VOA) isimli yayın kuruluşuna daha önce yaptığı açıklamalarla da doğrulanmıştı. Bilinmeyen, bu altının tam olarak nereden geldiği ve ne olduğu, ne olacağı idi…

Son olarak Suriye’nin resmi haber ajansı SANA, Cezire bölgesindeki yerel kaynaklara dayanarak verdiği bir haberinde, ülkedeki Amerikan işgal güçleri ile IŞİD örgüt yetkilileri arasında bir anlaşma yapıldığını ve bu anlaşmayla bazı örgüt militanlarının Deyrizor kırsalındaki bölgelerden liderleriyle birlikte güvenli alanlara tahliye edilme karşılığında devlet kaynaklarından çaldıkları onlarca ton altını işgal güçlerine teslim ettiklerini ileri sürdü.

26 Şubat 2019 tarihli SANA haberinde bilgilerine başvurulan görgü tanıkları, aralarında altın külçelerin de olduğu DAEŞ “ganimetlerinin,” 24 Şubat Pazar gecesi karanlıktan da istifade edilerek, Suriye’nin Haseke kentinin güney kırsalındaki Daşişa beldesinden ABD ordusuna ait helikopterlerce başka bir noktaya nakledildiğini savundular.

Söz konusu yerel kaynaklar, Baguz’da Amerikalılara teslim edilen altının 40 ton civarında olduğunu, Irak-Şam İslam Devleti güçlerinin saklandıkları Irak ve Suriye’deki başka bölgelerde bulunan diğer altınlarla birlikte işgal güçlerince ele geçirilen toplam tutarın 50 tona ulaştığını kaydettiler.

IŞİD, operasyonlarının finansmanını büyük ölçüde Deyrizor bölgesinde işgal altında tuttuğu Suriye’ye ait petrol kuyularından sağlıyor, bu petrolü müttefiki olan güçlerin de desteğiyle farklı noktalara naklederek satıyordu.

Örgütün elinde 40 ton külçe altın olduğu şeklindeki söylentiler daha önce Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin başkanı Rami Abdurrahman tarafından doğrulanmıştı. Rami Abdurrahman, Şubat ayı ortalarında Amerika’nın Sesi’ne yaptığı açıklamada IŞİD’in bu altınları milyonlarca dolar nakit para ile birlikte 2017 yılı sonundan bu yana, özellikle Suriye'nin doğusunda denetim altında tuttuğu bölgelerde muhafaza ettiğini kaydetmişti.

Bu altınların bir bölümünün Musul Merkez Bankası’ndan çalındığı ileri süren Abdurrahman, “Bunlar Irak ve Suriye'ye ait tarihi eserlerin satışından elde edilen paralar. Palmira gibi tarihi kalıntılardan çalınan parçalar Türkiye üzerinden kaçakçılara satıldı,” demişti.

International Business Times isimli bir yayın organı da, 3 Ekim 2014 tarihinde verdiği haberinde, IŞİD’in Musul Merkez Bankası'ndan yaklaşık 430 milyon dolar nakit para ve yüklü miktarda altın külçesi çaldığını, şehrin eski valisi Etil el Nüceyfi’nin bir Kürt televizyonuna yaptığı açıklamada bu bilgiyi teyit ettiğini belirtmişti.

Velhasıl, altınların izi bulundu….

Bu arada, Birleşmiş Milletler (BM) Suriye'nin doğusunda IŞİD'in direniş gösterdiği son yerleşim bölgesinden kaçan 62 binden fazla insanın el-Hol mülteci kampına akın ettiğini bildiriyor. Bir diğer deyişle 2014 yılında Irak'ta Musul, Suriye'de Rakka başta olmak üzere Orta Doğu'da geniş bir coğrafyayı ele geçirerek “halifelik” ilan eden IŞİD’e bağlı militanlar direniş gösterdikleri son yer olan Baguz’u eşleri ve çocuklarıyla birlikte perişan bir halde terk ediyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Suriye'deki El Hol mülteci kampında kalan 29 çocuğun soğuk nedeniyle hayatını kaybettiğini açıklıyor.

IŞİD militanlarına mikrofonlar uzatılıyor, özellikle Ezidilere ve kadınlara karşı uyguladıkları zulüm ve eziyete dair sorular soruluyor. Bu günleri görebilmek bu eziyetin sona erdiğini bilmek çok kıymetli. Ama bütün bunlar olurken, kimsenin aklına altınları ve akıbetini sormak gelmiyor.


twitter: @akdoganozkan

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

ABD’nin savaşı kimle olacak?

Geçen hafta yeni Başkan Trump’ın ne olmadığını açıklamaya çalışmıştık. Bu hafta “yeni” ABD’nin 20 Ocak 2025’ten itibaren asıl savaşının kiminle olacağını öngörmeye çalışalım.

“Masum” liberallerin gözyaşları ve pragmatik plütokrat

Orta Doğu’nun ateşe verilebileceği, büyük bir bölgesel savaşın kapısının aralanabileceği çok kritik bir dönemeçte iken İran ile zamanında yapılmış anlaşmadan ABD’nin imzasını çekmiş, Avrupa’yı güvenlik mimarisinden uzaklaştırmış bir lider Beyaz Saray’a geliyor. Bu ateşin sönümlenmesi hiç de kolay görünmüyor. Umalım ki dünya 2025’te kürekleri biraz daha barış istikametinde çeksin!

Muhammed’in 117 cenazesi, ABD’nin B52’leri var

Gazze’de 118 kişilik bir sülalenin ayakta kalan tek üyesi Muhabbed Nebil, İsrail bombardımanlarında hayatını kaybeden 117 akrabasını aynı gün enkaz altından çıkarıp toprağa vermenin acısını yaşarken ABD’nin B52 stratejik bombardıman uçakları da İsrail’e destek için bölgeye geldi

"
"