01 Nisan 2019

Patriot yerine S-400’de karar kılan Ankara F-35 yerine de Su-35 ya da Su-57’lere döner mi?

67 yıllık NATO mensubiyetimizi bir kere ise, geleceğimizi en az 67 kere düşünmek durumundalar bugün!

ABD’nin radar izi düşük F-35 savaş uçakları üretim programının bir parçası olan Türkiye’ye, “Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi alırsanız, bu uçakları size vermeyiz” benzeri ifadelerle geçtiğimiz hafta bir yasa tasarısına taşıdığı tehdidi, iki ülke ilişkilerinde dinmek bilmeyen gerilimi bir üst noktaya tırmandırırken, Moskova’dan Rus yapımı Su-35’lerin ya da Su-57’lerin F-35’lerin alternatifi olabileceğine dair sinyaller de gelmeye başladı.

TASS haber ajansının savunma haberleri editörü Viktor Litovkin, Russia Times’a geçen hafta yaptığı bir açıklamada, “eğer ABD bu jetlerin Türkiye’ye sevkiyatını gerçekleştirmez ise, Ankara kesinlikle onlar yerine Rusya’dan Su-35 uçaklarını alabilir” dedi. Her iki uçağın da benzer özellikleri olduğunun altını çizen Litovkin, Rusya’nın Sukhoi-35 uçaklarını Türk Hava Kuvvetleri’ne entegre etmede hiçbir sorun yaşamayacağını belirtti. Rus uzman, ayrıca yazılım teknolojisi epeyce gelişkin olduğu için bu uçakları Türkiye’ye satma durumunda Rusya’nın hassas askeri teknolojilerinin başkalarının eline geçmesi şeklinde bir sorun da yaşamayacağını savundu.

Washington’un Ankara’ya yönelik baskı girişimlerinin “adil olmayan bir rekabetin işaretleri” olduğunu vurgulayan Litovkin, bu baskının ardında aslında ABD’nin Ankara’ya kendi “MIM-104 Patriot Pac 3” hava savunma sistemini satma niyetinin olduğunu savundu. Washington’un NATO müttefikine yönelik “şantajlarını” uzunca bir süre daha sürdüreceğini, ancak bir noktada pes etmek zorunda kalıp daha önce söz verdiği teslimatları gerçekleştireceğini ileri sürdü.

Aslında tek koltuklu, çift motorlu süper-manevra kabiliyetli çok amaçlı avcı jeti olan Su-35 uçakları, F-35’lerden ziyade F-22’lerin muadili uçaklar. Hatta, ABD merkezli askeri dergi The National Interest’e (NI) bakılırsa, Su-35 savaş uçakları F-22’lerden üstün. Birçok zayıf noktası olan F-22 uçağı, Su-35'ten farklı olarak kızılötesi arama ve takip sistemine, ayrıca yan radar sistemine sahip değil.

F-35’lerin Rus savunma sanayi içindeki asıl muadili Su-57’ler. Rus yapımı Su-57'nin en büyük avantajı fiyatının çok uygun olması. Ancak Ruslar, uçaklarının uçuş süresi, azami hız, azami uçuş menzili, azami muharebe yükü açısından da F-35’lerden üstün olduğunu ileri sürüyorlar.

Öte yandan, Washington’un S-35’lerin Ankara’ya sevkiyatını engelleyen tavrında ısrarcı olması halinde Türkiye'nin F-35'lerin muadili olarak gösterilen Rus Su-57’lere (T-50) yönelebileceği de çeşitli çevrelerde konuşulan senaryolar arasında olmaya başladı. Suhoy Test ve Tasarım Bürosu tarafından tasarlanan Rusya’nın çok işlevli yeni avcı uçağı Su-57’nin, karşı tarafın hava savunma sistemlerinin kullanıldığı hava, kara ve deniz hedeflerini ve hava komuta merkezlerini imha etme kabiliyetine sahip bir uçak olduğu ve F-35’ler gibi “görünmezlik” beceresiyle, yani düşük radar iziyle donatıldığı ileri sürülüyor.

Rusya dışına satışı yasak olan bu uçakların ihracatının önündeki engel de kalkmak üzere. Bu konuda geçtiğimiz hafta içinde Sputnik'e konuşan Rus havacılık sektöründen bir kaynak, 5. nesil avcı uçağı Su-57'lerin ihracat lisansının çıktığını ve Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, söz konusu lisansa önümüzdeki haftalarda son onayı vermesinin beklendiğini vaçıkladı. Putin’in Su-57 için ihracat lisansı vermesiyle Türkiye'nin F-35'ler yerine Su-57 almasının da önünde teorik bir engel kalmayacak. 

Su-57'nin ilk uçuşu 2010'da Rusya'nın Komsomolsk-na-Amure kentinde gerçekleşmiş, uçaklar geçtiğimiz yıl içinde Suriye semalarında da test uçuşu gerçekleştirmişti.

Öte yandan, ABD ile Türkiye arasındaki ilişkiler, F-35 savaş uçaklarının Ankara’ya sevkiyatlarının durdurulmasını öngören bir yasa tasarısının geçtiğimiz perşembe günü ABD Senatosu’na sunulması ile biraz daha gerildi.  

NATO’nun Hava Sahasını Koruma Yasası” başlığını taşıyan tasarı, Türkiye’nin Rusya ile aylar önce imza attığı ve teslimat tarihleri de belirginleşen S-400 anlaşmasını iptal etmemesi durumunda yürürlüğe konacak yaptırımları içeriyor. Tasarıda Türkiye’ye, Rusya Federasyonu’ndan S-400 hava savunma sistemlerini satın almayacağı Amerikan hükümetince onaylanana kadar herhangi bir F-35 uçağı sevkiyatı yapılmaması ve bu ülkenin uçağın üretim programından çıkarılması isteniyor.

Tasarıda son söz Trump’a bırakılarak, “ABD Başkanı, Türk Hükümetinin S-400 hava savunma sistemlerinin teslimatını kabul etmeyi planlamadığını veya bu yönde bir niyeti olmadığını Kongre'ye yazılı bir şekilde tasdik ederse, ilgili sınırlamalara bir muafiyet uygulayabilirdeniliyor.

F-35’lerin bakımını temel alan herhangi bir bilginin Ankara’ya verilmemesinin de istendiği tasarıda, Türkiye’de bu uçaklarla ilgili herhangi bir depolama tesisinin kurulmaması da talep ediliyor.

Tasarı Senato'ya, Oklahoma Senatörü Cumhuriyetçi James Lankford, New Hampshire Senatörü Demokrat Jeanne Shaheen, Kuzey Karolina Senatörü Cumhuriyetçi Thom Tillis ve Maryland Senatörü Demokrat Chris Van Hollen tarafından sunuldu.

Basına da yansıyan açıklamalarında Senatör Jeanne Shaheen, konuyla alakalı olarak, “Rusya’nın bir NATO ülkesi olan Türkiye’deki Amerikan uçakları ve teknolojisine erişme ihtimali, milli ve küresel bir güvenlik riski teşkil etmektedir”’ ifadelerini kullanırken, Senatör James Lankford da, “Türkiye ABD’nin ulusal güvenliğiyle ilgili öncelikleri karşılamada önemli bir NATO müttefiki ve istekli bir ortak iken, otoriter yönetimiyle NATO’yu ve ABD’nin çıkarlarına her fırsatta zayıflatmaya çalışan Rusya ile yakın savunma işbirliğine gitmesi kaygı vericidir,şeklinde konuştu.

Görünen o ki, geldiğimiz noktada, ABD, Türkiye’yi böyle giderse Amerika Düşmanlarına Yaptırımla Karşı Koyma Yasası (CAATSA)” kapsamında değerlendirmeye başlayacağının ilk ciddi işaretini vermiş oldu.

S-400 ile yetinmeyip Rusların gelecek kuşak hava savunma füze sistemi S-500’lerle de ilgilendiğini ifade etmiş olan Ankara’nın Su-35 ya da Su-57’ler ile ciddi şekilde ilgilenmesi bizi söz konusu CAATSA yasasına bir adım daha yaklaştırır gibi de görünüyor.

Gerçekte ne olacak? Ankara ile Washington karşılıklı olarak ellerini nereye kadar yükseltebilir ve gerilimlerini hangi noktaya taşıyabilirler? Elbette bu soruların cevabı sadece savunma sanayinin dinamiklerine ve pazardaki ürünleri temel alan bir SWOT analizinin sonucuna bakılarak verilecek gibi değil.

“Stratejik derinlik” adına “Şam Emevi Camii’nde namaz kılmaya kalkışıp Suriye’deki savaşın ateşine odun taşımaya kalkışanlar bu sorulara cevap aranırken, kendi kendimize zorlaştırdığımız bir hayatın içinde çok sayıda parametreyi bir arada düşünmek, 67 yıllık NATO mensubiyetimizi bir kere ise, geleceğimizi en az 67 kere düşünmek durumundalar bugün!


twitter: @akdoganozkan

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Avrupa savaş için geri sayıma doğru ilerlerken

Giderek daha çok sayıda kundakçının belirdiği bir dünyada bundan sonraki perdelerde “büyük patlama” öncesi rıza üretiminden savaş ekonomisine geçişe ve paradigma değişimini mümkün kılacak liderlik inşasına, daha çok şey göreceğiz gibi duruyor

Amerikan askerlerinin çekilmesi

ABD’nin bir yerlerden asker çekmesi dünyanın barışa bir adım daha yaklaştığı anlamına da gelmiyor. ABD, 2024'te ordusuna 886 milyar dolar harcamayı planlıyor. Bu, onu askeri harcamalarda bir kez daha dünya birincisi yaptığı gibi Çin, Rusya, Hindistan, Suudi Arabistan, İngiltere, Almanya, Fransa, Güney Kore, Japonya ve Ukrayna'nın toplamından da daha fazla askeri harcama yaptığının teyidi...

Karadeniz ısıtılırken

NATO’nun Rusya ile topyekûn bir savaşa mı gireceği sorusunu gündeme taşıyan sıcak gelişmelerin arka planı ve sebepler, sonuçlar