20 Mayıs 2024

Kiev’de 61 milyar dolarlık seferberlik teftişi

Washington, 61 milyar dolarlık yeni askeri yardım taahhüdünde bulunduğu ülkenin “son Ukraynalıya kadar savaşacağından” emin olmak için Dışişleri Bakanı’nı Kiev’e yolladı. Kiev yönetimi, 48 saat içinde 25 yaşındakileri de cepheye gönderme kararı aldı

Rusların Harkov’da hızlı bir ilerleyiş kat ederek onun üzerinde yerleşimi ele geçirmesi Amerikalıları endişelendirmiş olmalı ki ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken geçen salı günü soluğu alelacele Kiev’de aldı. Hani klişe bir ifade olarak denir ya, “ziyaret son derece olumlu ve yapıcı bir hava içinde geçti,” diye… Aynen o şekilde bir “yapıcılığın” gerçekleştiğini, Ukrayna yönetiminin Blinken’in Kiev’e varışından 48 sonra seferberlik yaşını 27’den 25’e indirip 100 bin genci daha cepheye yollama kararı almasıyla anlamış olduk.

Blinken, ziyaretinde “olumlu havanın” gereği de “Ukrayna'yı desteksiz bırakmayacaklarına” söz verdi ve Amerikalıların “bir sonraki silah sevkiyatları sayesinde özellikle hava savunma sistemlerinin yakında devreye gireceğinin” müjdesini verdi. Beyaz Saray temsilcisi, ayrıca Ukrayna'nın gelecekte NATO’ya üye olmasının hala masada (mümkün) olduğunu, Rusya'nın da ülkenin yeniden inşası için tazminat ödemesi gerektiğini yineledi.

“Son Ukraynalıya kadar savaş”

Aslında gelişmeleri yakından takip edenlerin berrak bir şekilde göreceği üzere, Dışişleri Bakanı’nın ziyaretinin temel amacı, çatışmaların geldiği kritik aşamada ABD yönetiminin, yapılan silah yardımlarının etkili olabilmesi için Kiev yönetiminin etkin bir seferberlik programı uygulayacağından emin olmak istemesiydi. Kiev yönetimiyle görüşmeler yapan Dışişleri Bakanı, 61 milyar dolarlık yeni askeri yardım sözü verdikleri Ukrayna’nın nasıl bir seferberlik programı uygulayarak -günde 1000’in üzerinde asker kaybı yaşayan ordunun- cephedeki insan kaybını telafi edeceğini sordu belli ki. Yoksa, “Ukrayna kritik bir dönemde; ülkede seferberliği genişletmek zor ama gerekli bir karar,” demezdi. “Son Ukraynalıya kadar savaş komutunun ‘mecazi’ bir şey değil, Zelensky'nin bizzat yerine getireceği bir aksiyon planı olduğunu,” açıklamazdı.

Yani Blinken, Ukrayna lideri Volodimir Zelenski’den Amerikan vergi mükelleflerinin 61 milyar dolarını “çöpe” atmış olmayacağının sözünü almak için oradaydı. Yaz ortasında Harkov düşerse, Amerikan kamuoyu seçim öncesinde Beyaz Saray yönetimine “bunun için mi verdik biz o milyar dolarları” diye sormasın, diye. Bu sebeple de, “bakın parasını veriyoruz, son Ukraynalıya kadar savaşmanız için. Ee, şimdi nedir (seferberlik) planınız Rusları durdurmak için anlatın bakalım?” demiş olmalı.

100 bin genç daha cepheye

18-60 yaş arası erkeklerin ülkeyi terk etmesini zaten savaşın başlarında yasaklamış olan Ukrayna’nın planı ne peki, ne anlattılar Bliken’e, onu biliyor muyuz? Resmi olarak bilmiyoruz tabii. Ancak Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı'ndan Blinken’in Kiev’e varışından 2 gün sonra, yani geçen perşembe günü yapılan açıklamaların, seferberlik kanununun 18 Mayıs'tan geçerli olmak üzere sıkılaştırılacağını ortaya koyar nitelikte olması dikkat çekiciydi. Ukrayna’da seferberlik için yaş sınırı 27’den 25'e çekilerek uygulanacak artık. Böylece Ukrayna Silahlı Kuvvetleri, 100 bin genci daha derhal cepheye göndermek üzere silah altına alacak. Seferberlik kanununa uymayanlara verilen para cezaları da bu çerçevede artırıldı. Cezaların ödenmemesi durumunda kişilerin banka hesap ve varlıklarına el konulması da mümkün hale getirildi.

Savaş halinde olmasına rağmen tepkiler yok değil ülkede. Ukraynalı kamyon şoförleri geçen gün Odesa-Kiev otoyolunun 180. km’sinde kilometrelerce uzunlukta konvoy oluşturarak yeni seferberlik yasasını protesto ettiler. Yeni yasa, kamyon şoförlerinin de sınırda seferberlik kapsamına alınabilmesini mümkün hale getiriyor çünkü. 

Yeni seferberlik yasasının yürürlüğe girmesinin ardından Ukrayna sokaklarının boşaldığını, kamusal alanda görülmek istemeyen gençlerin evlerinden çıkmadığını gösteren çok sayıda video da sosyal medyada dolaşıma girdi.

Rus birlikleri ile Ukrayna ordusu arasında 27 aydır süren savaş yüzbinlerce gencin ölümüyle sonuçlandı. Bazı Ukraynalı gençler zorunlu seferberlikten kaçmak için hayatlarını riske atarak Romanya sınırları içinde bulunan dağlardan doğarak bir süre Ukrayna topraklarında akan ve daha sonra Macaristan'a giren Tisa nehrini yüzerek geçmeye kalkışabiliyorlar. Bazıları başarıya ulaşsa da kimileri nehirde can veriyorlar. Geçtiğimiz günlerde böyle bir gencin daha cesedi bulundu.

Kiev yönetimi, yukarıda da belirttiğimiz gibi, savaşın dana ilk aylarında 18- 60 yaş arası erkeklerin ülkeyi terk etmesini yasakladı. Ancak engelli olan veya üç veya daha fazla çocuğu olanlar da dahil olmak üzere bazı erkekler bu yasaklama kararından muaf tutuldu.

Blinken’in Kiev’de olduğu tarihlerde Almanya Şansölyesi Olaf Scholz da Ukrayna'ya 7 milyar Avroluk yardım yapacaklarını duyuyordu.

Amaç, Amerikalılar Ukrayna’yı Rusya ile müzakere masasına oturttuklarında NATO denetimi altına sokabilecekleri kilometre kareyi azami düzeye çekebilmek. Bir nesil Ukraynalı erkeklerin yok olması pahasına! Hem de parasıyla!

Yazarın Diğer Yazıları

“Masum” liberallerin gözyaşları ve pragmatik plütokrat

Orta Doğu’nun ateşe verilebileceği, büyük bir bölgesel savaşın kapısının aralanabileceği çok kritik bir dönemeçte iken İran ile zamanında yapılmış anlaşmadan ABD’nin imzasını çekmiş, Avrupa’yı güvenlik mimarisinden uzaklaştırmış bir lider Beyaz Saray’a geliyor. Bu ateşin sönümlenmesi hiç de kolay görünmüyor. Umalım ki dünya 2025’te kürekleri biraz daha barış istikametinde çeksin!

Muhammed’in 117 cenazesi, ABD’nin B52’leri var

Gazze’de 118 kişilik bir sülalenin ayakta kalan tek üyesi Muhabbed Nebil, İsrail bombardımanlarında hayatını kaybeden 117 akrabasını aynı gün enkaz altından çıkarıp toprağa vermenin acısını yaşarken ABD’nin B52 stratejik bombardıman uçakları da İsrail’e destek için bölgeye geldi

Yaklaşan bir “yeni sürecin” tarihi kodları

Etnik ve mezhepsel savaşlara karşı barışı ve dayatmacı siyasete karşı demokratik siyaset çerçevesinde ısrarlı bir zemini savunmak, bu ülkede yaşayan herkes için artık değerlendirilmesi gereken bir seçenek değil hayati bir mecburiyet

"
"