Ezhel'in 'Olay'ı ve Şanışer ve arkadaşlarının 'Susamam'ı muhalif söylemin 'sıfır noktası enerjisi' olarak yayıldı gecenin sessizliğine. Kendisinden çok daha iddialı bir şey olarak. Bundan sonra her şey olabilir. Bu enerji sızmasından sonra.
Muhalif ve edebi söylemin ağırlıklı olarak merkezi iktidara ve pazara seslene söylene ortak dilde uzlaştığı, konformist bir danışıklı tartışma partnerine, aslında 'suskun olan bir geveze'ye dönüşmeye yüz tuttuğu bir aşamada, kenar mahalleden bu defa tam tersi yönde 'geveze suskunlar', konformist tartışmanın, uzlaşık söylemin reddiyecileri geldi gecenin bir vakti.
İktidar paradigmasına meftun bir muhalefetin her 'olay' üzerine ürettiği söylemin bizzat iktidar tarafından hipermedyatize edilip etkisizleştirildiği bir rabarbanın arasına linguistik ve ritmik bir sabotajın saldığı o enerji aktı çabucak. Dilin toptan görünür, konuşmanın 'saf arzu'ya dönüşür, susmanın imkânsızlığının kavranır olduğu bir parlama anıydı. Rap'in optik etkisi ise şu olmalı: Vokal daha ağzını açıp ilk kelimeye ikincisini eklediğinde Dil'in tamamı imgelememizde belirir. Kaçınılmaz bir konuşma arzusu, sevinçle kabullenilmiş bir susamama halindeyizdir artık. Muhalif söylemin sıfır nokta enerjisi birkaç dakikaya bunca çok kelime sıkıştıran bu konuşma arzusunun basıncıyla ölçülür, hissedilir olmuştur o an. Totalitarizmin toplumsal vakumunda yeni dalgalar titreşmeye başlamıştır.
Ezhel, Şanışer ve diğerlerinde 'Arzu Dil'
Rap, nasıl daha iki kelime art arda söylenir söylenmez dilin bütünsel manzarasını önümüze koyuyorsa, onun muhalif söylemindeki bu sıfır nokta enerjisi de çok daha büyük iddiaların taşıyıcısıdır. Çünkü muhalif söylem burada (iktidarla) iletişime heveslenen değil, bir arzu olarak ortaya çıkan dilin ürünüdür. Bir stratejinin aracı değil, susmanın imkânsızlığının sonucudur.
Ne Ezhel ne Şanışer ve arkadaşları bir iletişim çabası içinde o anda, bir protesto da değil bu, yakınma hiç değil. Sığınma, dile sığınma, dile kaçmadır bu. Susmanın imkânsızlığının doğurduğu yeni bir muhalefet bu. Stratejinin hesabının yerine arzunun kaçınılmazlığı geçmiştir burada.
Haliyle onların artikülasyonu ve sentaksı da arzunun sakarlığıyla biçimleniyor. Hem tanıdık hem yabancı, sakar bir gramer ve diksiyondur bu. Bu sakarlık, konformist muhalefete bir naniktir aynı zamanda, sakarlığıyla iktidarın hipermedyatizasyonundan kendini kurtaran, beklenmedik anda şaşırtan, yabancılaştıran bir söylemdir.
'Olay'ın da 'Susamam'ın da klipleri de bütünüyle Dil'in kurtarıcılığı ve sağaltıcılığına işaret ediyor. Görsel olarak art arda ekrana düşen 'olay'lar karşısında oluşan bu susamama hali, görüntü bombardımanının üstüne akan bu sözcükler, iki 'şarkı'da da rap'in köklerini dışavuruyor: Arzu Dil.
Müzikteki deprem coğrafyası
Bu Arzu Dil, iktidarın yönetme biçimine dönüşmüş olayların ekranlarda oluşturduğu imge bombardımanının hızına kafa tutan bir kendinde muhalefet olarak zuhur ediyor. Dilin gücü ve konuşmanın vazgeçilemezliği bu hızla burada bütün melodik ve ritmik kodeksleri değil sadece, siyasetin uzlaşmacı rehavetini ve miskin adabını da dağıtıyor.
Optik ve akustik ikili burada bir imge daha oluşturuyor. Kliplerdeki görüntülerin üzerine bu enerjik sözler, bu Arzu Dil döküldükçe, olayların bu Dil ile kontrol altına alınabilir olduğu müjdeleniyor dinleyene, izleyene.
Müzik düzeninde de bir şeyler oluyor şimdi. Rap'in sıfır nokta enerjisinin etkisiyle eğlence sektörünün süt liman ortamında sular yarılıyor ve ütopik, özgür alt kültür adacıkları oluşuyor. Müzikteki bu deprem coğrafyası yeni bir sosyolojinin de habercisi olabilir.
Bütün totaliter rejimler Dil'in arzu ile bağlantısını koparıp edebiyat ve sanat da dahil her alanda kendiyle alttan alta uzlaşık bir muhalefet söylemi, kendi belirlediği paradigmaya meftun, biçimlendirdiği piyasaya uygun bir sentaksı hâkim kılmaya yönelir.
Ezhel, Şanışer ve diğerleri, üzerlerine doğru gelen, onları çevreleyen olayların karşısına kelimelerden barikatlar kurarken, sentakstan çok sisteme yöneliyorlar. Rap'in Arzu Dil'i önce bu kelimeler sistemini yeniden duyulur, görünür, gücü kavranır hale getiriyor, ancak sonra özgürlükçü bir sentaksın imkânları da tartışılacaktır.