10 Mayıs 2018

İzmir Marşı'nı siyasi diye niteleyenler

17 Nisan sabahı evet diyen bir Türkiye’ye uyanmak umuduyla diyerek futbol zirvesi konuşmasını yapan bir siyasetçi değil Futbol Federasyonu Başkanı’ydı

Antalyaspor kulübü resmi internet sitesinden kamuoyuna duyuru adı altında bir metin yayınladı ve bu metinde İzmir marşının siyasi bir marş olduğu için kullanılmaması gerektiğine vurgu yaptı. Hatta aynen şu ifadeleri kullandı:

“Antalyasporumuzu Yönetim Kurulu olarak siyaset üstü bir camia olarak düşünüyor ve her türlü siyasi tartışmanın dışında tutma hassasiyetimizi en yüksek düzeyde sergiliyoruz. Çünkü Antalyasporumuz farklı partilere gönül ve oy vermiş herkesin sevgilisi bir kulüptür. Ancak bize her zaman, her yerde destek veren kırmızı-beyaz renklere gönül veren bir kısım taraftarın Gençlerbirliği maçının son dakikalarına doğru ortaya koyduğu bazı tezahüratları, birlik olma ruhuna uygun olmamıştır.”

Metnin neresinden tutsanız elinizde kalacak ifadeler var ve açıkçası bunu hazırlayanlar acaba yazacaklarının bu kadar aksi şekilde bir tepkinin doğabileceğine kanaat getirmişler midir? Diye düşünmeden de edemiyorsunuz. Çünkü kendilerini yalanladıklarının farkında değiller. Madem farklı partilere gönül verenlerin sevgilisi olan bir kulüpsünüz o halde bu tavrınızın nedeni nedir? İzmir marşı gibi sadece İzmir’e ait olmayan tüm ülkenin ortak bir paydası olan sözleri, böylesine siyasallaştırma yoluna giderek neyi amaçlıyorsunuz?

Benzer bir durum geçen yıl Konyaspor Kulübü Başkanı’nın açıklamaları sırasında da yaşanmış ve ardından kendisi geri adım atmak zorunda kalmıştı. Hem Konyasporlu taraftarlar hem de kamuoyundan gelen yoğun tepkiler üzerine yanlış anlaşıldığını, kendisinin başka bir şeyi kastettiğini söyleyerek durumu toparlamaya çalışmıştı. Bu kez de Antalyaspor kulübü ortak bir değerimiz olan bir marşı bu şekilde nitelemek suretiyle hiç de üzerine vazife olmayan bir durumun altına imza atmış oldu. Hatta cuma gecesi Antalya’da oynanacak olan maç için şimdiden taraftarlarının da bu doğrultuda hazırlanmasına yol açtı.

Antalyaspor kulübünün açıklamasında dile getirmiş olduğu futbolun siyasallaştırmaya alet edilmemesi gerektiği düşüncesinin çok önce bizzat Futbol Federasyonu Başkanı tarafından siyasallaştırıldığını ve ona ülkenin önde gelen bazı futbolcularıyla, yorumcularının da eşlik ettiğini hepimiz gayet iyi hatırlıyoruz! 17 Nisan sabahı evet diyen bir Türkiye’ye uyanmak umuduyla diyerek futbol zirvesi konuşmasını yapan bir siyasetçi değil Futbol Federasyonu Başkanı’ydı. Benzer şekilde evet oyu kullanacağını açıklayan Arda Turan, Burak Yılmaz, Rıdvan Dilmen gibi isimler kendilerine gelen eleştiriler üzerine bir şeyler söyleme gereği hissetmişlerdi.

Daha öncede belirtmiş olduğum gibi futbol siyasetten ayrı bir alan değildir hatta olması da gerekmez bütün mesele bütün taraflara eşit temsil edilebilme hakkının verilebilmesi ve seslerinin açık tutulabilmesinden geçmektedir. Çoğulculuğu hayatın her alanında olduğu gibi futbol alanında da sağlayabilecek düzenlemeleri ortaya koyar ve adaleti tesis edebilecek bir anlayışı hayata geçirirseniz, kimin ne olduğunun bir önemi kalmaz. Bunun aksine gücü elinde bulunduranların her istediğini yapma hakkını verdiğiniz andan itibaren ise işler değişir. Zaten orada var olan sistemin adı da siz istediğiniz kadar demokrasi olduğunu iddia edin, olmadığını cümle alem size bir şekilde hatırlatır.

Futbolu ve futbol sahalarını siyasallaştırmak netameli bir iştir. Buna eşlik eden anlayış istediği kadar var olan durumu zapturapt altına almaya kalksın, başarılı olamaz! O yüzden İzmir Marşı’na siyasi simge olduğu için karşı çıkanlar, en güzel cevabı yine kendi tribünlerinden alıverirler. Sürekli olarak şunu kastetmiştim, aslında ben şunu söylemek istemiştim demeye gerek yok. Net olun ve sonuçlarına da ona göre katlanmayı göze alın. Böylesi çok daha dik bir duruştur ve saygı duyulası bir davranış tarzıdır. Aksini öylesine çok gördük ki artık resmen başımız dönüyor. Kurucu değerlerle, ortak payda olan marşlarla, simgelerle uğraşmak bugüne kadar kimseye yarar getirmediği gibi bundan sonra da getirmeyecektir.

Son bir not ise Ziraat Türkiye Kupası finalinin yapılacağı Diyarbakır kentinde oynanacak karşılaşma öncesinde Futbol Federasyonu’nun iki takımın seyircisine eşit yer ayırmaması ile ilgili. Fenerbahçe kulübüne on beş bin bilet verirken Akhisar kulübüne yedi bin bilet verecek ve bunu da sadece Akhisarspor passolig kartına sahip olanlara üstelik Akhisar’da stadyumdaki gişelerden alanlara sağlayacaksınız. Bir taraf internet üzerinden bu işlemi yapabilirken diğeri örneğin İstanbul’da veya Ankara’da oturuyor ise Akhisar’a kadar gitmek zorunda bırakılacak. Adaleti daha baştan zedeleyen ve ağızlarını her açtıklarında marka değeri masalı anlatanların, inandırıcılıklarını kaybettiklerini yüzlerine vurmak gerekiyor.

Acaba söz konusu olan ekip Akhisarspor olmasaydı aynı şekilde davranabilecekler miydi? Kimin ne kadar taraftarı olup olmadığı federasyonun eşitlik temelinde alacağı kararı etkileyemez! Asıl önemli olan her takıma eşit mesafede olduğunuzu göstermektir ve bunu vermiş olduğunuz kararlarla kitlelere de geçirebilmenizdir. Biz de her seferinde tersi oluyor ve bu terslikleri normal kabul etmek suretiyle akıl tutulmalarımızı da akılcılaştırma olarak yaşamaya devam ediyoruz. Zaten ne oluyorsa tam da orada olup bitiyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Sonları beceremeyen ve bunu tartışamayanların ülkesi

İster futbolda ister siyaset dünyasında olsun sorgulanmayan, tartışılmayan ve sistematik bir hale dönüştürülmeyen hiçbir yapının mutluluk getirebilmesi de söz konusu değildir

Yine bir 10 Kasım

Resmi devlet ideolojisinin yarattığı ve katı kurallar içerisinde insani vasıflarından arındırdığı Mustafa Kemal Atatürk imgesinin yıkılmakta olduğunu buna karşın bu ülkenin insanlarının kalplerinde yaşattıkları Mustafa Kemal Atatürk imgesinin ise her geçen 10 Kasım ile biraz daha fazla büyüdüğünü bir kez daha yüksek sesle haykıralım

Yüz birinci yılında Cumhuriyet

Yüz birinci yılda cumhuriyetin en çok halkın çaba ve uğraşlarıyla kazanılacağını ve eğer bunlar gösterilmezse kaybedileceğini aklımızdan hiç ama hiç çıkartmamalıyız. Şikâyet etmekte olduğumuz bütün olumsuzluklar karşısında özellikle de hukuk, özgürlük, hoşgörü ve laiklik konusunda cumhuriyete sıkı sıkı sarılmak durumundayız

"
"