Cumartesi gecesi Fransa’yı 2-0 ile geçen milli takımın salı günkü rakibi İzlanda milli takımıydı ve milli takım kafilesi İzlanda’ya yaptığı uzun yolculuk sonrasında gerek sportif gerekse de siyasal teamüllere hiç uymayan bir şekilde üç saat boyunca havaalanında bekletildi. Yaşanan gelişmeler milli takım kafilesindeki oyuncuların sinirlerinin bozulmasına yol açtığı gibi, kafilenin gelişi sırasında Emre Belözoğlu’na uzatılan tuvalet fırçası görüntüsü de işin cılkını çıkardı. Spor sahalarında sürekli olarak fair playden, insanca ve hakça oynamaktan bahsetmek başka bir şey buna karşın bu durumu hayata geçirecek adımları gerek saha içerisinde gerekse de saha dışında atmak bambaşka bir şeydir. İzlanda’da yaşananlar son derece yakışıksız ve nezaketsiz bir durumdur. Ayrıca bu durumla Konya’da milli marşın ıslıklanmasının veyahut saygı duruşunda yapılan terbiyesizliğin karşılaştırılması da abeste iştigal etmektir.

Öte yandan bir diğer nokta burada yaşanılanlarla ülkemizin dış politika üzerinden yaşadığı gelişmelerle bağlantı kurmaya girişmekte, gereksiz çıkarsamalar yapmanın bir başka şeklidir. Burada gerçekten sportif açıdan da siyasal açıdan da hiç şık olmayan ve diplomatik teamüllere sığmayan bir durum yaşanmıştır. Bu yaşananlara karşı tepki göstermek ve olan biten karşısında sesi yükseltmek son derece normaldir. Normal olmayan durum ise bunun karşılığını misliyle verme gibi bir durum içerisine girme yaklaşımıdır ki, böylesi bir yaklaşım çok övündüğümüz misafirperverliğe sığmayacağı gibi ülke olarak kendimizi İzlanda ile aynı kefeye koyma anlamına gelir. Tam aksini ortaya koymalı ve farklı olduğumuzu her fırsatta göstermeyi bilmeliyiz.

İzlanda havaalanında yaşanan bir diğer edepsizlik ise milli takımın bir futbolcusuna İzlandalı bir gazeteci tarafından mikrofon yerine tuvalet fırçası uzatılmış olmasıdır. Bu yapılanın hiçbir karşılığı olmadığı gibi yaşanan gelişme mizahla da açıklanamaz! Amiyane tabirle adeta sizi böyle görüyoruz ve siz buna layıksınız anlayışının dışa vurulmuş şeklidir yaşanılanlar. Fransa galibiyeti sonrasında grubun ikinciliği üzerinde yaşanacak gelişmeler belli ki İzlanda tarafının gerilmesine yol açmış ve bu durum karşısında milli takım futbolcularının üzerine oynamak suretiyle durumu kısa yoldan çözme gayreti içerisine girmişler. Ancak böylesi ucuz yaklaşımların Türkiye’deki insanlar üzerinde tam tersi bir motivasyona yol açtığı gerçeğinden bihaber olmaları hasebiyle Salı gecesi oynanacak olan karşılaşmanın çok daha ilginç bir hal alacağını şimdiden söyleyebiliriz.

Gerek milli takım oyuncuları gerekse de ülke insanı açısından bu yapılan davranış unutulacak bir eylem türü değildir. Bu noktada hükümetin İzlanda’ya nota vereceğine ilişkin haberler de şaşırtıcı olmamıştır. Spor, ucuz ayak oyunlarının veyahut kısır iç çekişmelerin kullanılacağı ve üzerinden prim yapılacağı bir alan değildir. Tam tersine ülkeler arası gerilimlerin dinmesine, düşmanlıkların son bulmasına ve barışın kök salmasına katkı veren bir boyuta sahiptir. Sporu sahip olduğu ruhundan kopartmak hem spora hem de insanlığa kötülük yapmak anlamına gelmektedir. Bu açıdan Huizinga’nın Homo Ludens’indeki o meşhur cümleyi yeniden göreve çağırabiliriz; Oyunu bozan kültürü bozmaktadır. Oyunun dışına çekilmek istenmemize rağmen oyunda kalmaya gayret ederek tam aksi bir duruşun da mevcut olduğunu göstermeliyiz. Burada elde edilecek bir galibiyet sadece 3 puan değil aynı zamanda dik ve vakur bir duruşun da karşılığı olarak çok kıymetli olacaktır. İyi şanslar.