04 Mayıs 2021

Futboldan değil futbolun kullanılmasından bıktık

Birilerinin nasıl olup da stadyuma beş bin taraftar alabildiği yerde bir başkasının alamaması, göründüğünden çok daha büyük bir tahribat yaratır

İçinden geçmekte olduğumuz salgın sürecinin yansımalarını en çok hissettiğimiz alanlardan bir tanesi de futbol oldu. Futbol ile kurmuş olduğumuz bağın giderek daha fazla hayatlarımızda yer teşkil etmesi sonrasında geçtiğimiz yıldan bu yana futbol, üzerinde en çok konuşulan alanlardan bir tanesi olmayı sürdürdü. Ne yazık ki bu konuşmaların çoğunlukla olumlu değil tam tersine olumsuz öğeler içerdiği gerçeğinin altını çizmemiz gerekiyor. Önce küme düşen kulüplerin pandemi süreci nedeniyle ligde tutulması gibi bir garabet yaratıldı ardından da tüm sıkışıklığına karşın süper ligin yirmi bir takımla oynatılması gibi bir durum normalleştirildi. Arada futbol federasyonunun kendi koyduğu yabancı oyuncu kuralını değiştirmesi ve tekrar bozması gibi haller yaşandı. Her ne olursa olsun futbol oynatma düşüncesi içerisinde sürekli olarak Covid-19 testinden geçirilen futbolcuları ve arada aşı olan teknik direktörleri bu vesile ile görmüş olduk.

Fakat en ilginç olan kısım tüm bu olup bitenlere karşın bir tarafta futbol oynatılmaya devam edilirken öte tarafta futbolun siyaset ile iç içe geçirilmesinin dolu dizgin sürüp gidiyor olmasıydı. Son bir yılda tribünlerde taraftarlar olmadan olay çıkartan başkan ve yönetimleri ardından bütün bunlar sanki olmamış gibi davranan federasyonun kurullarını hayretle izledik. Ama asıl şapka çıkartılması gerekenin olay çıkartan kulüp başkanlarına onur ödülü veren medya olması gibi bir tuhaflığın olduğunu da tarihe not düşmemiz gerekiyor. Ölçünün bu kadar kaçtığı başka bir dönem görmemiştik ve her geçen günün bir öncekini arattığı bir zaman diliminde yaşamak gibi bir şansa sahibiz. İşte bu dönemde kısıtlamaların ve yasakların bazılarını daha eşit kılması uygulamasının son örneğini cumartesi günü oynanan birinci lig karşılaşmalarında fazlasıyla gördük!

Adana Demirspor, Giresunspor ve Samsunspor’un aynı puana sahip olarak son iki karşılaşmaya girdikleri gün her ne hikmetse bir taraftan sokağa çıkma yasağı söz konusuydu öte yandan ise Adana Demirspor ve Giresunspor tribünlerinde olmaması gereken taraftarlar orada yer alıyorlardı! Samsunspor kulübü başkanı Yüksel Yıldırım rakiplerinin stadyumlarına seyirci almaları konusunda adres olarak İçişleri Bakanının oğlunu gösteriyordu. Yapılan açıklamalar sonrasında İçişleri Bakanı sayın Süleyman Soylu’nun Samsunspor kulübü başkanı hakkında mahkemeye gideceğine ilişkin açıklaması geldi ve kulüp başkanı geri adım attı.

Süper lige yükselme mücadelesinin verildiği birinci ligde son birkaç haftadır garip işlerin olduğu ve karşılıklı suçlamaların ayyuka çıktığı görüldü. Örneğin Tuzlaspor kulübü kaptanının rakip olarak karşılaşacakları maçın öncesinde Adana Demirspor idmanında, rakip kulübün başkanı ile görüntüsünün çıkması ve ardından bazı Tuzlasporlu futbolcuların kadro dışı bırakılması görmezden gelindi. Teknik direktör Suat Kaya bu maçtan bir gün önce istifa edip kulüple yollarını ayırdı. Şampiyonluk potasındaki kulüplerin oynayacakları takımların olağan dışı prim uygulamaları sosyal medyaya konu oldu. Fakat her nedense Türkiye Futbol Federasyonu bütün bu yaşananlar konusunda bir ses vermedi!

2018-2019 sezonunda hem Türkiye kupasını hem de süper kupayı kazanma başarısını gösteren Akhisarspor geçtiğimiz hafta sonu ikinci lige düştü. Bu her takımın başına gelebilecek bir durum gibi gözükebilir ancak nisan ayının son günlerinde basına yansıyan bir haber yönetim tarzında büyük tuhaflıklar bulunduğunu daha iyi anlamamıza yol açacak gibi duruyor. FİFA kayıtlarına göre futbolcu olmayan 20 yaşındaki Nijeryalı Martins Chisom Onyebueke’yi devre arasında 6 aylığına transfer edip maç kadrosuna bile almayan kulüp yönetiminin, devre arasında yaptığı yirmi yedi transferin on üçü kayıptı. Ve bu takım göz göre göre küme düşmekle kalmadı aynı zamanda geleceğine de ipotek koyulmuş oldu! Üstelik kulüplerin yönetilmesi ve marka değeri konusunda sürekli olarak görüş beyan eden futbol federasyonuna rağmen tüm bunlar gerçekleşti. Akhisarspor başkanı göreve gelmeden önce kardeşleriyle birlikte futbolcu menajerliği şirketi bulunması bile dikkatleri çekmedi ve o başkan FİFA’nın bile ağzını açık bırakan bir transfere imza atmış oldu.

Tribünlerde taraftarların olmadığı bir ortamda futbolun farklı amaçlarla kullanılmasının önü ardına kadar açıldı. Bir taraftan futbol tıpkı gündelik hayatımızda olup bitenlerin adeta karbon kopyasının yaşatıldığı bir alana dönüştürüldü. Öte taraftan futbol üzerinden ekonomik, ideolojik ve kültürel transferler sürdürüldü. Futbolu yönetenler tıpkı siyasal partileri yönetenler gibi kötü yönetimlerinin faturasını kendileri değil o kulüpleri gönül verenlere devrettiler. Sonuç borç batağında yüzen ve iki yakası bir araya gelemeyen kulüpler bataklığı. Gözünüzü nereye çevirirseniz orada bir yerlerde kulübüne üzülen taraftarlar göreceksiniz. İşin ilginç kısmı kendilerinin sorumlu olmadığı yönetimlerin ceremesini ödemek zorunda kalıyorlar tıpkı belki onay vermedikleri siyasal partilerin yarattıklarını sineye çekmek durumunda kaldıkları gibi.

Adalet çemberi geleneğinden gelen bir ülkenin adaleti yalnızca kendisinin mensup olduğu takım, örgüt, parti vb. gibi yapılar için istediği yerde adaletsizlik çok daha yakıcı bir soruna dönüşür. Birilerinin nasıl olup da stadyuma beş bin taraftar alabildiği yerde bir başkasının alamaması, göründüğünden çok daha büyük bir tahribat yaratır. Kuralların evrensel aklın yansıması olduğu gerçeğini eğip bükmeye başladığınız zaman belki bu durumdan kısa vadede büyük kârlar elde edebilirsiniz. Ancak açılan yolun sakıncaları elde ettiklerinizi de bir gün elinizden alıp götürüverir.

Futbolun kullanılması arttıkça kitlelerin futbolla kurdukları bağ da azalacaktır. Futbolu rahat bırakın ki hayatlarımızın içerisinde futbol var olabilmeye devam etsin. Adaletsiz uygulamalar ve keyfi kararlar futboldan soğumayı arttırdığı gibi futbolun ruhunu sekteye uğratmayı hızlandırmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları

Herkesin haklı olduğu yer

İster futbolda isterse toplumsal hayatımızın diğer bütün alanlarında olup bitenler karşısında sağduyu denilen anlayışı hayata sokamadığımız müddetçe ortak bir zemini inşa edebilmemiz ve buradan sağlıklı bir toplumsal yaşamı başarabilmemiz mümkün olmayacaktır

Sonları beceremeyen ve bunu tartışamayanların ülkesi

İster futbolda ister siyaset dünyasında olsun sorgulanmayan, tartışılmayan ve sistematik bir hale dönüştürülmeyen hiçbir yapının mutluluk getirebilmesi de söz konusu değildir

Yine bir 10 Kasım

Resmi devlet ideolojisinin yarattığı ve katı kurallar içerisinde insani vasıflarından arındırdığı Mustafa Kemal Atatürk imgesinin yıkılmakta olduğunu buna karşın bu ülkenin insanlarının kalplerinde yaşattıkları Mustafa Kemal Atatürk imgesinin ise her geçen 10 Kasım ile biraz daha fazla büyüdüğünü bir kez daha yüksek sesle haykıralım

"
"