10 Mayıs 2022

Futbol kalmadı size yabancı madde verelim!

Türkiye'deki taraftar güzellemeleri aksini iddia etse de ülkenin taraftar kültürünün maç öncesi bağırıp çağırmanın ve oynanan karşılaşmayı motive etme doğrultusunda değil tam aksine kışkırtma amaçlı bir eğilim içerisinde olduğunun örnekleri saymakla bitmez

Pazar gecesi Beşiktaş ile Fenerbahçe arasında oynanan süper lig müsabakası daha ilk dakikadan itibaren sahaya yağan yabancı maddeler ile bambaşka bir hale bürünüverdi. Stadyumu dolduran taraftarların, maça dair şampiyonluk veyahut Avrupa kupalarına gitme umudunun olmadığı bir ortamda sahaya sürekli olarak bir şeyler atmaları aslında oyunun değil etrafında yarattıklarımızın bizi göstermesi açısından anlamlıydı. Geçen hafta ortasında şampiyonlar liginde muhteşem bir yarı final karşılaşması izledik. Dünya futbol tarihinin en görkemli karşılaşmalarından ikisini arka arkaya Manchester City ile Real Madrid takımlarının rekabetinde izleme şansına sahip olduk. Ortada bambaşka bir futbol ve o futbola eşlik eden muhteşem bir mücadele söz konusuydu. Tabii bu mücadelelerin bir diğer paydaşı olan taraftarları da unutmamalıyız ki onlar her iki karşılaşmada da tribünlerde sadece ve sadece takımlarını desteklemeye odaklanmışlardı. Bizdeki gibi sahayı kışkırtmaya ve ellerinde ne varsa sahaya fırlatmaya değil. 

Daha karşılaşmanın başlaması ile sahada bir rekabetin olduğunu anlamayanlar tarafından sahaya yabancı maddeler yağmaya başladı. Eğer bir gün bu ülkede futbol sahalarında şiddet olgusunu gerçekten tartışacaksak önce stadyum güvenliğinin sağlanması gerektiğinden başlamamız gerekecektir. Ardından ise yürürlüğe koyduğumuz yasaların uygulanması ve bu düzenlemelerin herkes için aynı şekilde tezahür etmesi gerçeğini koyarak yola devam etmeliyiz. Öteki türlü uygulanmayacak olan yasalar çıkartmanın veyahut kontrol ediyormuş gibi yapıp içeriye her türlü maddenin sokulmasının sağlandığı uygulamaların herhangi bir değeri olmadığını, yaşananlar bize fazlasıyla gösteriyor zaten. Daha oyunun ilk dakikalarında rakibin futbolcusunun kafasına para veya çakmak fırlatmak tam da bu aklı evvelliğin bir göstergesi olsa gerektir. Hadi ilk atan kişinin kafası basmıyor diğerlerinin de mi kafası hiç çalışmıyor! Olası bir yarılma sonrasında hem maçın yarıda kalacağını hem de tuttuğunuzu iddia ettiğiniz takımınızın hükmen mağlup olacağını bilmiyor musunuz? Çok değil dört sene önce yine bu zamanlarda ve yine bu iki takım arasında oynanan Ziraat Türkiye kupası karşılaşmasında bu kez Şükrü Saracoğlu stadyumunda Beşiktaş teknik direktörü Şenol Güneş'in başına isabet eden para sonrasında yaşananları da mı hatırlamıyorsunuz? 

Karşılaşmanın ilk beş dakikasında Beşiktaş tribünlerinin kendi takımlarının oyun kurgusunu allak bullak ettiğini ve oyunu oyundan çıkartmak suretiyle kendilerine zarar verdiğini söylemeliyiz. Türkiye'deki taraftar güzellemeleri aksini iddia etse de ülkenin taraftar kültürünün maç öncesi bağırıp çağırmanın ve oynanan karşılaşmayı motive etme doğrultusunda değil tam aksine kışkırtma amaçlı bir eğilim içerisinde olduğunun örnekleri saymakla bitmez. Bu yüzden de gerilimin içinde fakat daimî surette futbolun dışında kalmaya devam ediyoruz. Ne oynadığımız futbolun bir anlamı olabiliyor ne de seyretmenin bir keyfi bulunuyor! Mış gibi yapmanın doruklarında dolanıp dururken futbol namına bir adım mesafe bile kat edemiyoruz. Bunun için de ülkenin diğer alanlarında olduğu gibi futbol alanında da yine dönüp dolaşıp aynı yere temayüz etmiş vaziyetteyiz. Ülke içindeki futbolun kalitesi giderek düşerken birbirimizi yeme potansiyelimiz ortada iddia olmayan karşılaşmalarda bile tavan yapıyor ki bu daha iyi günlerimiz!

Söz konusu futbol olduğunda yöneticilerin ağızlarından çıkanlar kadar saha içerisindeki futbolcuların ve teknik direktörlerin yapıp ettikleri de anlam kazanıyor. İşte tam bu noktada oyunun parçası olması gereken taraftarların tam aksi yönde kösteği olduğu yeni bir görev alanı ülkemizde karşılık buluyor ve istisnasız bütün takım taraftarlarımız bu yeni görevlerinin üzerine atlamayı bir halt sanıyorlar! Yöneticilerin, medyanın ve futbol federasyonunun da destek verdiği bu futbol iklimi ile ülke futbolunun bir adım öteye gidebilmesi mümkün değildir. Taraftarların ise yaşananların dönüp dolaşıp kendilerini vuracağı gerçeğini artık idrak etmeleri gerekiyor. Tuttuğunuz takımları desteklemek başka bir şeydir buna karşın rakibinizi yok etmeye ve oynatmamaya çalışmak bambaşka bir ruh halidir. Bizdeki sürekli olarak rakibi yok etme üzerinde temellenen bir taraftarlık kültürünü besliyor oysa bu kültür kendi ötekisini ortadan kaldırma üzerine kurulu olduğu için aslında kendisini yok etmekle meşgul olduğunun bile farkında değil!

Yazarın Diğer Yazıları

Herkesin haklı olduğu yer

İster futbolda isterse toplumsal hayatımızın diğer bütün alanlarında olup bitenler karşısında sağduyu denilen anlayışı hayata sokamadığımız müddetçe ortak bir zemini inşa edebilmemiz ve buradan sağlıklı bir toplumsal yaşamı başarabilmemiz mümkün olmayacaktır

Sonları beceremeyen ve bunu tartışamayanların ülkesi

İster futbolda ister siyaset dünyasında olsun sorgulanmayan, tartışılmayan ve sistematik bir hale dönüştürülmeyen hiçbir yapının mutluluk getirebilmesi de söz konusu değildir

Yine bir 10 Kasım

Resmi devlet ideolojisinin yarattığı ve katı kurallar içerisinde insani vasıflarından arındırdığı Mustafa Kemal Atatürk imgesinin yıkılmakta olduğunu buna karşın bu ülkenin insanlarının kalplerinde yaşattıkları Mustafa Kemal Atatürk imgesinin ise her geçen 10 Kasım ile biraz daha fazla büyüdüğünü bir kez daha yüksek sesle haykıralım

"
"