17 Nisan 2019

Demeçler üzerinden VAR olduğunu göstermek

Ülke futboluna ve sporuna yön veren iki tarihsel kurumun, bugün itibariyle gelmiş oldukları noktayı ve yaptıkları tahribatı anlayabilmek mümkün değil

Dünya derbisi diyerek kendimizi kandırdığımız bir karşılaşmayı daha geride bıraktık! Kısır tartışmaların futbolun önüne geçtiği ve futbol ufkumuzun sınırlarının bir kez daha sınırlandırıldığı bir 90 dakikaya hep birlikte şahitlik ettik. Üstelik maçın sonrasındaki tartışmaları göz önünde bulundurduğumuzda çok gerilere gitmeyelim, sadece ilk devredeki maçı ve ardından yaşananları şöyle bir hatırlayalım yeter. Ortada her iki takım açısından da giderek rasyonellikten uzaklaşan ve anlamsız bir savaşa dönüştürülen rekabet bulunuyor. Acı olan ise her karşılaşma öncesinde geçmişteki güzel günlerden örnekler verilmeye devam ediliyor olması ve her iki tarafın da bindiği dalı kesmeyi sürdürmesi.

Ülke futboluna ve sporuna yön veren iki tarihsel kurumun, bugün itibariyle gelmiş oldukları noktayı ve yaptıkları tahribatı anlayabilmek mümkün değil. Ne olursa olsun rakibim kazanmasın anlayışı sonucunda hem kendilerinin hem de rakiplerinin kan kaybetmesine yol açtıkları gibi bu gidilen yolda ülke futbolu ve sporu da kan kaybediyor. Çünkü bu iki takım aynı zamanda ülkenin en fazla taraftar kitlesine sahip bulunan ve medya gücü en yüksek olan iki takımını da meydana getiriyorlar. Onların aralarında yaşadığı husumet sadece onları ilgilendirmiyor bu husumet tüm spor ortamını gerdiği gibi, tüm takımların taraftarlarına kötü örnek oluşturacak bir anlayışın kurgulanmasının da önünü açıyor.

Şampiyonluk yolunda ilerlediğini iddia eden Galatasaray ile başlayalım; ligin ilk yarısında kendi sahasında oynadığı karşılaşmada sadece iki puan kaybetmediler aynı zamanda ilerleyen haftalara da damgasını vuracak kayıpların oluşmasına yol açacak şekilde tarihi bir hata yaptılar. Tabii ki hiç kimse yapılan bu hatayı imparator Fatih Terim’le ilişkilendirmedi ve yaşananlar her zaman olduğu gibi hakemler üzerinden temize çekilme yoluna gidildi. Oysa biraz futboldan anlayan herkesin gayet iyi gördüğü hususları uzun bir zamandan bu yana takımın hocası görmemekte ısrar ediyor ve Galatasaray kulübü son derece kötü ve anlaşılmaz bir futbol oynamak suretiyle şampiyon olacağına inanıyor.

Benzer süreçler diğer tüm karşılaşmalarda yaşandığı gibi pazar gecesi oynanan ve üstelik rakibin on kişi kaldığı karşılaşmada da sürüp gitti. Oyuncu tercihlerinden, oyun kurgusundan ve oyuna müdahalelerden söz etmek yerine klişelere sığınmaya devam eden ve gerektiğinde hakemi de yeneceksin mantığı ile olayları açıklayan bir bakış açısı gördük. Yine tercihler ve hatalar hakemin yanlışlarının arkasına süpürüldü ve hakemler sayesinde hem ilk yarıdaki karşılaşma hem de ikinci yarıdaki karşılaşmada yapılan bütün yanlışlar bir anda ortadan kalkıverdi. Oysa unuttuğumuz ve yok sandığımız bu garip futbol zihniyetimizin Avrupa kupaları sırasında üstelik futbol medyamızın çok kullandığı Köylü takımları klişesiyle bile döküldüğü bir dönemden geçiyoruz. Kötü futbol oynuyor, futbolu güzelleştirmek adına caba göstermiyor ve sıradanlığı, bayağılığı, çirkefliği futbol olarak nitelendiriyoruz.

Son yılların en kötü Fenerbahçe’si ile karşı karşıyayız ve kurtarıcı olarak taraftarların takımın başına getirdikleri Ersun Yanal’ında, çare olmaktan çok ama çok uzak bir görünüm sergiliyor. Bütün maç boyunca rakibinin sahasına bir buçuk kez gelebilen ve birinde gol yapan takımın hocası galibiyeti kaçırdık açıklaması yapıyor. Ardından taraftara şirin gözükmek için Kadıköy’ün büyüsünün ve serinin bozulmadığını söylüyor. Türkiye’nin en büyük takımı olduğunu iddia eden bir kulübün teknik direktörünün çıtayı bu kadar düşürmesi ve takımının beraberliğine sevinir ve rakibinin şampiyonluktan etme ile övünmesi pek de anlaşılır bir durum değildir.

Fatih Terim’in yaptıklarının benzerlerini yapan Ersun Yanal için de benzer bir durum söz konusu. O da ortaya koydukları ile değil genellikle hakemlerin ve futbolcuların beceriksizliği üzerinden durumu kurtarma yoluna gidiyor. Oysa taraftarlar açısından bakıldığında beklenen ile var olan arasındaki karşıtlık Ersun hoca açısından da sıkıntılı bir sürecin göstergesi durumunda. Ne yapmak istediği anlaşılmayan ve büyüklüğü ile oynadığı oyun örtüşmeyen bir takım var karşımızda.

Maç gecesi Galatasaray teknik direktörü Fatih Terim’in açıklamaları ile başlayan ve Fenerbahçe ikinci başkanı Semih Özsoy’un açıklamaları ile tırmanan gerilim süreci, Galatasaray ikinci başkanı Abdürrahim Albayrak’ın ‘kimi şampiyon ilan edecekseniz açık açık söyleyin, bizi uğraştırmayın’ ifadeleri ile bambaşka bir seyre büründü. Olaya bu kez Başakşehir kulübü de müdahil olmak zorunda kaldı ve bir anda arka arkaya patlayan demeçlerle gelen karşılıklı suçlamaları okumaya başladık. 3 Temmuz süreci ile Türk futboluna sürülen lekenin yansımalarının olayın üzerinden sekiz yıl geçmesine karşın hâlâ ilk günkü gibi taze duruyor olması şaşırtıcı değildir. Olayın bütün tarafları açısından yaşanan süreç farklı noktalarda kendi haklılıkları üzerinden tarihsel belleklerine kayıt edildiği ve tarih bu şekilde yeniden yazılmaya devam ettiği için, pazar gecesinin ardından yaşanan demeç savaşları sadece başlangıçtır.

VAR sonrasında tartışmaların ortadan kalkacağı ve futbol ortamımızın daha rahat nefes alacağını iddia edenler, son haftalarda yaşanan gelişmeler sonrasında acaba ne düşünüyorlar? Galatasaray kulübü VAR kayıtlarının açıklanmasını talep etti, bundan sonra oynanacak olan her karşılaşmada gerek hakemlerin gerekse de Riva’da ekran başındaki VAR hakemlerinin daha fazla tartışılacak olması kaçınılmaz bir durumdur. Adaleti, hakkaniyeti ve liyakati sağlayamayan bir toplumsal iklimde futbol karşılaşmasındaki hakem kararlarının yansızlığına insanları ikna edebilmek mümkün olmayacaktır. Öte yandan hakem kararları üzerinden adalet arama anlayışı da adaletin gerçek anlamda hayata geçirilmesi hususunda herhangi bir sonuç ver(e )meyecektir!

Futbol dünyamızda görünen o ki önümüzdeki günlerde hem şampiyonluk yarışı hem de kümede kalma mücadelesi sırasında söz konusu tartışmaların dozajı daha da yükselecek. Buna karşın futbol en az futbol olarak kalmayı ne yazık ki yine sürdürmek durumunda bırakılacak!

Yazarın Diğer Yazıları

Herkesin haklı olduğu yer

İster futbolda isterse toplumsal hayatımızın diğer bütün alanlarında olup bitenler karşısında sağduyu denilen anlayışı hayata sokamadığımız müddetçe ortak bir zemini inşa edebilmemiz ve buradan sağlıklı bir toplumsal yaşamı başarabilmemiz mümkün olmayacaktır

Sonları beceremeyen ve bunu tartışamayanların ülkesi

İster futbolda ister siyaset dünyasında olsun sorgulanmayan, tartışılmayan ve sistematik bir hale dönüştürülmeyen hiçbir yapının mutluluk getirebilmesi de söz konusu değildir

Yine bir 10 Kasım

Resmi devlet ideolojisinin yarattığı ve katı kurallar içerisinde insani vasıflarından arındırdığı Mustafa Kemal Atatürk imgesinin yıkılmakta olduğunu buna karşın bu ülkenin insanlarının kalplerinde yaşattıkları Mustafa Kemal Atatürk imgesinin ise her geçen 10 Kasım ile biraz daha fazla büyüdüğünü bir kez daha yüksek sesle haykıralım

"
"