Çocuklarla olan ilişkilerimizde bir zamanlar kendimizin de çocuk olduğunu ve onların yapmakta olduklarının benzerlerini bizlerin de yapmış olduğumuzu unutuyor olmamız, her geçen gün onlara karşı daha amansız ve acımasız davranmamıza da kapı açıyor. Bu konuda çok sayıda örnek verebilme ihtimaline sahip olmak bile karşı karşıya olduğumuz durumun ne kadar sıkıntılı olduğunu fazlasıyla gözler önüne seriyor. Çocuklarımızı daha doğmadan hayatın acımasız yüzüyle tanıştırmaya başlıyor ve maalesef bu durumu onlara çok uzun bir süre yaşatmaya devam ediyoruz. Fiziksel ve sözel şiddet ile başlayan taciz ve tecavüz ile devam eden bir dizi uygulamayı çocuklar üzerinde gerçekleştiriyor ve onların ruhlarında acımasız yarıkların açılmasına neden oluyoruz.
Bir bakıyorsunuz sokakta oynayan bir çocuk kendisine çarptı diye çocuğu betona fırlatacak kadar kendisinden geçmiş birisinin şiddetinin kurbanı olan çocuğun kafasında çatlaklar oluşabiliyor. İçindeki öfkeyi kusacak yer olarak, bir çocuğu kendisine hedef olarak seçebiliyor ve onu hem korkutuyor hem de acı çektiriyor. Bu haber dün İstanbul’da Fatih Yenikapı’da meydana geldi ve 12 yaşındaki çocuk beton zemine fırlatılarak, bir gözü kapalı hale getirildi. Bir başka olay yine İstanbul’da bu kez Başakşehir stadyumunda yaşandı ve babası ile birlikte maç seyreden çocukların üzerlerindeki Trabzonspor formaları, güvenlik görevlileri tarafından çıkartıldı. 7-8 yaşlarında futbol seyretmek için stadyuma gitmenin ne demek olduğunu ve çocukların zihinlerinde nasıl bir yer tutacağını bilmeyen güvenlik görevlileri, bir çuval inciri berbat ettiler.
Tuttuğunuz takımın forması ile otururken üzerinizdeki formanın zorla çıkartıldığını şöyle bir düşünün lütfen, hangi yaş grubunda olursanız olun, bu yapılan ağrınıza gidecektir. Hele bir de çocuksanız, işte o zaman stadyumda yaşadığınız her türlü kötü tecrübe sizi hayatınız boyunca takip edecektir. Çocuklara bunu yapmaya ne hakkımız var! Onların çocuk olarak takımlar üstü oldukları gerçeğini ne çabuk unuttuk da, bu yavrularımızı utandırdık, kırdık. Yüreklerini incittik. Kendisi ile röportaj yapan muhabirin sorularını yanıtlarken gözünü yerden hiç kaldıramayan bir çocuk görmek, ne kadar da acı! Şimdi istediğiniz kadar bu davranışı gerçekleştiren güvenlik görevlisinin iş akdini sonlandırın, o çocukları stadyumların en nezih köşelerinde ağırlayın fark etmeyecektir.
Renk aşkını, formanın ulviyetini her türlü yüceltme anlayışı kabul edilebilir bir durumdur. Buna karşın sırf forma giydiği için çocukları ve yanlarındaki büyükleri aşağılamak, onlara hakaretler etmek-ki geçtiğimiz yıllar içerisinde bunun da çok örneğini yaşadık-hiçbir şekilde kabul edilebilir bir davranış şekli değildir. Spor sahasındaki rakibiniz sizin düşmanınız veyahut kanlı bıçaklınız değildir; saygı ve takdir görmeyi hak eden sahadaki ortağınızdır sadece. Bu açıdan çocukların belleklerinde yaralayıcı izler bırakmayı değil tam tersine onları hayatın içinde destekleyecek sevgiyi, şefkati, merhameti, dostluğu ve saygıyı uyandıracak davranışları öne çıkartmalıyız.
Oyunun gücünü ve sınırsızlığını en çok çocuklar anlar. Nasıl bir dünya istediğinizi gösterebilmenin yegane yolu çocuklardır ve çocuklara davranışlarınızla hem bugünü hem de geleceği biçimlendirebilirsiniz. Bu yüzden onları sokakta kovalamak, tekmelemek, dövmek, küfür etmek ve onlara büyüklermiş gibi davranmak yerine çocukluklarını takdir ederek yaklaşın. Bu topraklarda çocuklarımız nicedir oradan oraya hiç hak etmedikleri şekilde savrulup durmak durumunda bırakılıyorlar. Bırakalım oyun oynayabilsinler, özgürce koşturmanın hazzını iliklerine dek yaşayabilsinler ve maç seyretmenin keyfini çıkarabilsinler. Çocuklarımızı çabucak büyütmekten, onları hızla yaşlandırmaktan vaz geçelim. Onları tıpkı bir zamanlar bizim yaptığımız gibi oyun oynama özgürlükleri ile baş başa bırakalım.