19 Mayıs 2024

Bir yılın özeti olan karşılaşma

Ülke futboluna en başından beri yön veren iki takımın saha içi ve dışındaki mücadelesinin çok daha centilmenlik sınırları içerisinde olması gerekirdi

Türkiye futbol tarihinin en fantastik sezonunu yaşıyoruz ve sondan bir hafta önce oynanan karşılaşmada yaşananların bir anlamda tüm sezonun özeti olduğu kanaatindeyim. Sezon boyunca kendi sahasında oynadığı on sekiz karşılaşmayı kazanan Galatasaray üstelik altı puanlık bir avantajla çıktığı ezeli rakibi karşısında mağlubiyetle, umudunu son haftaya taşımak zorunda kaldı. Aslında karşılaşmada oynanan futbola dair söylenebilecek fazla bir şeyin olmadığını bir başka deyimle dağın fare doğurduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Karşılaşma boyunca sürekli olarak gerilim içerisinde birbirleri ile yarışan futbolcular ve onların bu gerilimlerini azaltmak yerine daha da körükleyen bir hakem yönetimi.

Maçın üçte ikilik süresini on kişi oynayan Fenerbahçe takımına karşı, mücadele etmek yerine beraberliği tercih eden Galatasaray teknik direktörü Okan Buruk’un yanlış tercihlerinin maça damgasını vurduğunu belirtmeliyiz. Psikolojik üstünlükle başlaması gereken karşılaşma içerisinde başta Mert Hakan Yandaş olmak üzere ortalığı geren futbolcuların oyununa düşen bir Galatasaray teknik direktörü seyrettik. Hatta tıpkı bizlerin televizyon ekranlarında maçı izlediği gibi Okan Buruk’un da maçı sadece izlediğini görmüş olduk. Bir başka ifade ile sezon boyunca kırmadığı rekor kalmayan teknik direktörün son derece formsuz olduğu bir karşılaşma sonrasında bu kez psikolojik üstünlük rakibe geçti. Fenerbahçe teknik direktörü İsmail Kartal’ın takımını bu karşılaşmaya rakip teknik direktöre oranla çok daha iyi hazırladığını ve yapmak istediklerini sahaya yansıtmak suretiyle hedeflediği üç puanı ve şampiyonluk yarışını son haftaya taşıma isteğini gerçekleştirdiğini belirtmeliyiz.

Bu sonuç sonrasında ligin son haftasında şampiyonluğa hala daha yakın olan takım Galatasaray ancak kendi saha ve seyircisi önünde kaybettiği bu karşılaşmanın yıkımını ortadan kaldırabilmesi o kadar da kolay olmayacak. Hatta taraftarlar açısından bu mağlubiyet çok büyük bir yıkım olarak da görülecektir çünkü Galatasaray şampiyon olsa bile rakiplerine kendi sahalarında yenilmiş olmanın burukluğunu üzerlerinden kolay kolay atamayacaklar! Fenerbahçe başkanı Ali Koç’un süper kupa karşılaşmasına U 19 takımı ile çıkma macerası ve bir kupayı elinin tersi ile rakibine vermesine herhalde bu gece tekrar hayıflanılacaktır.

Bir parantezi de sahaya atılanlara ve ortalığı geren yaklaşıma atmamız gerekiyor. Aslında bu durum ülke futbolunun hiç bitmeyen tuhaflığının da bir yansıması. Isınmak için sahaya çıkan futbolcuların birbirleriyle dalaşması sonrasında maçın nasıl bir havada oynanacağı az çok belli olmuştu. Maç boyunca bütün duran topları oyundan çıkıncaya kadar kullanmaya giden Mert Hakan Yandaş’ın ortamı sürekli olarak germesi kadar onun bu davranışlarını kendi taraftarlarınca adeta bir kahraman haline dönüştüren Galatasaraylı taraftarların sahaya fırlattıklarını da eklemeliyiz. Sahanın içerisine bu kadar çok yabancı maddenin nasıl girdiğini Trabzon’da oynanan Trabzonspor Fenerbahçe karşılaşması sırasında çok konuşmuştuk.

Ancak bütün bu yaşananlara karşın Fenerbahçe taraftarlarının olduğu üst tribünde yakılan meşalelerin aşağıdaki Galatasaray tribünlerine atılması ile bir facia yine ucuz atlatılmış oldu. Zaten bütün işimizi gerçek anlamda yapıp önlemlerini almak yerine Allaha havale ettiğimiz için ne desek boş! O meşalelerin içeriye nasıl girdiğini, tek kullanımlık suların ısrarla sahaya atılmasının önüne geçmeme konusunda hiçbir girişimde neden bulunulmadığını ve sahaya atılan diğer maddeler konusunda güvenliğin nasıl sağlandığı konusunda birileri hesap vermeli. Hep aynı hataları tekrarlayarak bir adım ilerleyemediğimiz bir anlayış içerisinde debelenip duruyoruz. Sahada oynanan futbolun son derece berbat olduğunu ve iki korkak teknik direktörden daha çok isteyeninin kazandığı bir derbiyi geride bıraktık. İsmail Kartal hiç kimsenin beklemediği bir şekilde rakibini deplasmanda yenerek lige yeniden ortak oldu ve kendisi hakkında futbol medyasında yapılan yorumların hepsinin çöpe atılmasına yol açtı. Buna karşın Okan Buruk ise tam tersi bir görünüm çizerek, bütün tuşlara birden basarak bir zamanlar hocası olan Fatih Terim’in düştüğü tuzağa düşerek, elinin içindeki şampiyonluğa rakibini ortak etti.

Hepimizi önümüzdeki hafta çok ilginç bir 90 dakika bekliyor olacak, İsmail Kartal’ın Fenerbahçe’si için galip gelip rakibi Galatasaray’ın mağlubiyetini bekleyecekler. Okan Buruk için ise bir puanın yeteceği bir karşılaşma olacak ancak evinde ezeli rakibi ile beraberliği hedeflediğinde başına gelenin bir benzerinin deplasmanda olmayacağını da kimse öngöremez. Son hafta bir bakıma Okan Buruk’un teknik direktörlük kariyeri açısından da çok belirleyici bir mücadeleye sahne olacak gibi gözüküyor. Eğer bu noktadan sonra şampiyonluğu kaçırırsanız bundan sonra Galatasaray’da teknik direktörlük yapabilme şansınız kalmaz. Hatta diğer takımlar konusunda bile işler sarpa sarar. İsmail Kartal için ise şampiyonluğu getiren teknik direktör olmak beraberinde önümüzdeki sezon ile ilgili şimdiden başlayan teknik direktörlük tahminlerinin de çöpe atılması anlamına gelecektir.

Bir sezon boyunca birbirleri ile çekişmeyi sürdüren ezeli rakiplerin bu mücadeleyi son haftaya taşımış olmaları gerçekten çok değerli ve son derece ilginç bir durum. Ülke futboluna en başından beri yön veren iki takımın saha içi ve dışındaki mücadelesinin çok daha centilmenlik sınırları içerisinde olması gerekirdi. Ancak ne yazık ki uzun bir süredir her iki takımın yöneticileri de hem geçmişlerine hem de geleceklerine ihanet etmek suretiyle günü kurtarmayı yöneticilik zannediyorlar.

Ahmet Talimciler kimdir?

Ahmet Talimciler, 1970 yılında İzmir Karşıyaka'da dünyaya geldi. Karşıyaka spor kulübünün minik ve yıldız takımlarında, Tarişspor kulübünün genç takımında oynadı. 1988 yılında Ege Üniversitesi Coğrafya bölümüne kaydoldu ve iki yıl burada okuduktan sonra tekrar sınava girerek aynı üniversitede Sosyoloji bölümünü kazandı. 

1994 yılında "Futbolun Toplumsal İşlevi" başlıklı lisans teziyle bölümden mezun oldu. Ardından Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde 1998 yılında Türkiye'de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi başlıklı yüksek lisans tezini, 2005 yılında da Türkiye'de Futbol ve İdeoloji İlişkisi başlıklı doktora tezini tamamladı. 

2001 yılında Milliyet Gazetesi Sosyal Bilimler ödülünü kazandı. 

1996 yılında Araştırma Görevlisi olarak başladığı Ege Üniversitesi Sosyoloji bölümünden 2019 yılında ayrılarak İzmir Bakırçay Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Uygulamalı Sosyoloji ana bilim dalına profesör kadrosuyla geçiş yaptı. Halen aynı üniversitede görev yapmayı sürdürmektedir.

Son yirmi yılda yerel ve ulusal düzeyde gazetelerde, internet sitelerinde yazmıştır. Mart 2016'dan bu yana T24'te başta spor ve gündelik hayata ilişkin olmak üzere gündeme ilişkin yazılar yazmaktadır. Karşıyaka Belediyesinin çıkartmakta olduğu Gazete Karşıyaka'nın yazarlarındandır.

Bir diğer önemli tutkusu ise radyo yayıncılığıdır, üç yıl boyunca TRT İzmir Kent Radyosunda Sporun Arka Planı programını hazırlayıp sunmuştur. Halen TRT Türkiye'nin Sesi Radyosu Memleketim FM'de Spor Daima programına cuma günleri konuk olmayı sürdürmektedir. YouTube üzerinden yayınlanmakta olan Geek Futbol programının da yorumcularından birisidir. Evli ve spor tutkunu bir çocuğun babasıdır. 

Kitapları

-Türkiye'de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi (2003,2014, Bağlam Yayınları)

-Sporun Sosyolojisi Sosyolojinin Sporu (2010,2015, 2018, Bağlam Yayınları)

-Futbol Yazıları (2017, Bağlam Yayınları)

-Türkiye'de Futbol En Az Futboldur (2020, Spor Yayınevi ve Kitabevi)

-Saçmanın İktidarı (2021, Sakin Kitap)

-Beklentilerin Tersine Çıktığı Alan: Eğitim (2022, Sakin Kitap)

-İlkelerimizi Kim Yazacak? Cem Can Yazıları (Yayına Hazırlayan- 2012, Moss Spor)

-Fair Play Yemin İstemez (Yayına Hazırlayan-2012, Moss Spor) 

-Şiddet, Şike ve Medya Kıskacında Futbol ve Taraftarlık (2015, Litera Türk Academia, Müge Demir ile)

-Football in Turkey (Editör- 2016, PL Academic Research)

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Sağduyumuzu yitirdikçe daha çok kutuplaşıyoruz

Yaşadığımız bütün sorunları kangren haline dönüşmeden konuşmayı ve ortak müştereklerde buluşmayı öğrenmek zorundayız. Sözün gücünü uzun bir zamandır boşladığımızın ve birbirimize olan saygıyı ve sevgiyi yok saydığımızın farkındayım. Ortak bir geçmişe sahip olmamız kadar birlikte bir gelecek tahayyülü kurabiliyor olmamız da çok ama çok önemli bir meseledir. Yaşadıklarımızın birbirimizi örselemesine ve gücün her türlü sesi bastırmasına müsaade etmemek durumundayız

Futbol panteonlarındaki tanrılar

Sevgili Müslüm Gülhan'ın son derece akıcı ve bir o kadar da keyifli anlatımları ile süslenmiş yazıları okumanızı öneririm. Ülkemizdeki bitmeyen futbol tartışmaları karşısında futbolun bambaşka yönleri ve hikayeleri de bünyesinde barındırmakta olduğu gerçeğini bir kez daha hepimize göstermeyi başardığı için kendisini yürekten kutluyorum

Ergen yönetici profilini aşamamak

Provokatör futbolcular, teknik direktörlerden sonra bir de listeye racon kesen yöneticileri eklemiş olduk