09 Temmuz 2021

Basın toplantısına göre sorun yok!

Ne yazık ki bu turnuvada sadece başarısızlıklar vardı ve birilerinin bu başarısızlıkların hikâyesini değil nedenini ve niçin gerçekleştiğini analiz etmesinin yanı sıra yaşananlardan ders çıkartabilecek bir açılımı ortaya koyması gerekiyordu

Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş Euro 2020'den elenmenin ardından düzenlediği basın toplantısında söyledikleriyle adeta yaşananları yok saymış oldu. Turnuvanın en kötü takımı olduğu konusunda adeta fikir birliği edilen milli takımın teknik direktörünün düzenlediği basın toplantısında ne yaşananlara ilişkin ne de geleceğe ilişkin herhangi net bir ifadesinin olmaması dikkat çekiciydi. Hatta bir ara Tümer Metin'in söyledikleri karşısında epeyce gerildi tabii bir de maaş konusu kırmızı çizgisi olarak gündemdeki yerini aldı, işte hepsi bu.

Şenol Güneş'in açıklamalarından bazı satır başlarını şu şekilde dikkatlerinize sunmak istiyorum:

"…Turnuvanın başlangıcına kadar hiçbir sorunumuz yoktu. Belki rehavet denebilir belki de özgüven fazlalığı olabilir. Oyuncular İtalya maçına iştahlı çıktılar, oyunumuz mahkûmiyete döndü. Gol sonrasında oyunda kopmalar fazla oldu. Biz orada ezildik. Bu ezikliği özgüven kaybı olarak düşündük. …Dünya Kupasında 3.olduğumuzda da Dünya futbolunda üçüncü değildik, burada 24 takım arasında 24.denince de 24.takım olmuyoruz. Biz yerimizi arayan bir takımız".

En son cümleden başlamanın tam zamanıdır çünkü sevgili hocamız bulunduğumuz pozisyonun aslında belirtildiği kadar olmadığını ortaya koyabilmek için adeta mantıksal bir çıkarım yürütme yoluna gidiyor. Ancak bu bile işlemiyor. Çünkü sayın hocam dünya üçüncüsü olduğumuzda dünya futbolunda üçüncü değildik, cümlesi güzel ama hâlâ hem sizin için hem de milli takımımız için kullanılan cümleyi lütfen unutmayın 2002 Dünya Kupası üçüncüsü Türk milli takımı ve bu milli takımın teknik direktörü Şenol Güneş. Yani o turnuvada gayet tabii ki biz üçüncü olduğumuzda dünyanın en iyi üçüncü takımı olmadığımızı biliyorduk tıpkı Euro 2020'de yirmi dördüncü olduğumuzda yirmi dördüncü olmadığımızı bildiğimiz gibi ancak o turnuvada başardıklarımız ve başaramadıklarımız söz konusuydu. Ne yazık ki bu turnuvada sadece başarısızlıklar vardı ve birilerinin bu başarısızlıkların hikâyesini değil nedenini ve niçin gerçekleştiğini analiz etmesinin yanı sıra yaşananlardan ders çıkartabilecek bir açılımı ortaya koyması gerekiyordu. Oysa sizin bu toplantınızın gösterdiği yegane şey ise bunun yapılamayacak olduğu gerçeğidir. Yani sadece masallardan ibaret bir anlayış üzerinden giderek 2022 Dünya Kupası hedefinden şaşmamak gibi bir anlayışla yola koyulmaya devam etme arzusundasınız.

Sayın Şenol Güneş toplantıda, "…konuşup tartışalım ama bunu yaparken yaralamayalım. Kimsenin eleştiri hakkını elinden alamayız. Ortak düşünce ve çalışmayla yola devam etmeliyiz. Bu turnuvayı bir yol gösterici olarak göreceğiz, travma olarak bakmayacağız. Başarı için daha çok konuşulması ve tartışılması gereken bir dönem. Finalde olmayan Fransa, Portekiz, Belçika, Hollanda gibi takımlara baktığımızda bizim de olmamamız normal. Bunu başarabilmek için ne yapılması gerektiğini konuşmamız gerekiyor" ifadelerini kullanıyor. Turnuvayı iyi bir yol gösterici olarak görebilmek için turnuvada gerçekten neleri yapamadığımızı konuşmalıyız. Oysa hocamız bir sonraki cümlesinde finalde olmayan Fransa, Portekiz, Belçika, Hollanda -ve kendisinin saymayı unuttuğu Almanya'yı da biz ekleyelim- gibi takımlara baktığımızda bizim de olmamamızı normal olarak niteliyor. Bir üst paragraftaki hocamızın mantıksal oyunlarını hadi gelin 2002 Dünya Kupası'na uyarlayalım. Yarı finalde olmayan Arjantin, İspanya, İngiltere, İtalya, Portekiz gibi takımların olmaması da normal oluyor. Yani biz o dönem anormal olan bir durumu mu gerçekleştirmiş oluyoruz bu açıklamaya göre? Böyle bir akıl yürütme hakikaten olan biteni çok farklı göstermenin yollarından bir tanesidir ancak buradan hocamızın beklediği yanıt gelmez! O yüzden kendi ülkenizin milli takımını ve futbolunu diğerlerinin orada olup olmaması ile kıyaslamak yerine kendinize bakmanız yerinde olacaktır. Aksi halde birileri de size bu turnuvada sizden çok daha zor grupta mücadele eden Macaristan gibi bir takımı veyahut yarı finale kadar gelen Ukrayna'nın orada ne işi olduğunu soruverir.

Basın toplantısından birkaç cümleyi daha sıralamakta yarar var:

"…Daha önce de kötü sonuçlar aldık. Bu oyunculara bu durumu daha iyi anlatmamız gerek. Benim de kafamda şu an olan oyuncular belli ama gelecek oyuncular için de kapımız açık. Varsa daha iyileri onları da alırım. Kaleye, savunmaya…Taylan Antalyalı sakatlığım yok dedi, o zaman niye ameliyat oldun? Sakatlığım var deseydin, başka oyuncular bunu söyledi; Hasan Ali gibi. Taylan Antalyalı için olumsuz bir durum…".

Sayın hocamız kendisine yöneltilen oyuncu tercihlerine ilişkin eleştirilere bile yanıt verirken aslında bundan sonra da bir anlamda benzer şekilde davranacağını alenen ilan etmiş. Taylan Antalyalı konusunu ise son dönemdeki LGBTİ+ tartışmalarından bağımsız düşünmek biraz safdillik olur kanaatindeyim. Oyuna almayı tercih etmediğiniz bir oyuncunun ameliyat olması üzerine böylesi bir yorumda bulunmak önümüzdeki dönemde de Taylan Antalyalı'ya milli takımın kapısının kapalı olduğu mesajını vermek anlamını taşıyor.

Toplantıda dikkat çeken açıklamalardan birisi de hiç kuşkusuz hocanın aldığı maaşa ilişkin yapılan haberlerle ilgiliydi:

"…Ne aldığımı zaten herkes yazıyor ama yalan yazılıyor. Benim federasyondan alacağım yok ama kulüplerden var. 3 milyon 200 bin alıyorum ama kimse Euro almıyor Türkiye'de, bunu anladınız mı? Ben döviz almıyorum. Federasyon başkanı bunun açıklamasını yapmış, ben sana cevap vermek zorunda mıyım? Burada Beşiktaş'tan aldığım parayı bile almıyorum. Başkan ne yazdıysa onu alıyorum. Daha fazlasını alsam ya da hiç almasam ne olacak?"

Şenol Güneş hocamız sadece kendisinin değil ülkedeki hiçbir ismin döviz üzerinden maaş almadığını iddia etti. Kendisinin maaşı hakkındaki ifadeler için ise öğrenmek isteyenlerin federasyona gitmelerini salık verdi. Farkında mısınız ülkede sürekli olarak birilerinin aldığı para konuşuluyor ve birileri de bu konunun konuşulmasından duyduğu rahatsızlığı gizlemeyi sürdürüyor. Ülkede kimsenin döviz üzerinden maaş almadığını belirten sayın hocamız yıllardır bu ülkedeki futbolcu transferlerinin, teknik direktör maaşlarının acaba nasıl ödendiğini düşünüyor?

Konuşmasının sonunda "İstifa etmek, etmemek bir seçim, bunu düşündüm, konuştum ama sonra kalmamın doğru olduğuna karar verdim" cümlelerini kuran Şenol Güneş'in gerçekleştirmiş olduğu bu basın toplantısının adeta hiç yaşanmamış farz edilen bir Euro 2020 turnuvası sonrasında gerçekleştirilmiş olduğunu ve önümüzdeki maçlara bakmanın yeterli olduğu saptaması ile son bulduğunu okuyucularımıza duyurmakla yetinelim. Ha bir de arada İtalyanların çok değişik ısınma taktikleri olduğu ve maç içerisinde sık sık numaradan yerde yatmak suretiyle oyunu soğuttukları gibi hayati bilgileri de es geçmemek gerekiyor. Ne de olsa koca toplantıdan geriye akılda bir tek bunlar kaldı! 

Yazarın Diğer Yazıları

Herkesin haklı olduğu yer

İster futbolda isterse toplumsal hayatımızın diğer bütün alanlarında olup bitenler karşısında sağduyu denilen anlayışı hayata sokamadığımız müddetçe ortak bir zemini inşa edebilmemiz ve buradan sağlıklı bir toplumsal yaşamı başarabilmemiz mümkün olmayacaktır

Sonları beceremeyen ve bunu tartışamayanların ülkesi

İster futbolda ister siyaset dünyasında olsun sorgulanmayan, tartışılmayan ve sistematik bir hale dönüştürülmeyen hiçbir yapının mutluluk getirebilmesi de söz konusu değildir

Yine bir 10 Kasım

Resmi devlet ideolojisinin yarattığı ve katı kurallar içerisinde insani vasıflarından arındırdığı Mustafa Kemal Atatürk imgesinin yıkılmakta olduğunu buna karşın bu ülkenin insanlarının kalplerinde yaşattıkları Mustafa Kemal Atatürk imgesinin ise her geçen 10 Kasım ile biraz daha fazla büyüdüğünü bir kez daha yüksek sesle haykıralım

"
"