Galatasaray şampiyonlar liginde oynadığı Real Madrid karşılaşmasında da aynı hataları yapmayı sürdürmek suretiyle ilk on üç dakikada 3-0 geriye düştü ve maçın ilk yarısını 4-0’la tamamladı. Sahada ne yaptığını bilmeyen ve hiçbir şekilde içinde yer aldığı lige ilişkin herhangi bir varlık gösteremeyen bir takım vardı sahada. Adeta akıl tutulması yaşayan bir takım ve bu takımın bu halde olmasının baş müsebbibi olan bir teknik direktörle karşı karşıyayız. İşin ironik kısmı ise maçın ilk yarısının sonlarına doğru dördüncü golden sonra stadyumdaki Galatasaray taraftarının ‘sabrımızı taşırmayın ve formaları çıkartın çıplak oynayın’ diye tezahürat yapmalarıydı.
Bir önceki Real Madrid maçından sonra şapkadan tavşan çıkarma ifadesini kullanmış ve ortada oynananın bir oyun olmadığını belirtmiştim. Bu gece yaşananlar ise aradan geçen zaman içerisinde Galatasaray’ın teknik heyetinin gerek lig gerekse de şampiyonlar ligi karşılaşmalarından hiçbir şekilde ders çıkarmamış olduğudur. Maçların bitiminde anlaşılmaz ifadelerle yaşananlar karşısında adeta tek suçlu olarak futbolcuları gösteren ve bazılarıyla Ocak ayında yolların ayrılacağını dile getiren Fatih Terim’in, kendi elleriyle kredisini sıfırlaması da yine bu akıl tutulmasının bir parçasıdır. Galatasaray taraftarlarının kazandırdığı kupalar ve tarihsel başarılar nedeniyle toz kondurmadığı gibi her türlü eleştiriden muaf tuttuğu hocaları için ziller bu kez fena halde çalıyor. Yenilirken bile pes etmeme üzerinden en azından gönüllere hitap eden bir futbol oynatmaya çalışan kişinin bugün gelinen noktada hiçbir karşılık göstermeyen bir takımın yöneticisi olması anlaşılır gibi değildir. Dikkat edin geçen yıldan bu yana Galatasaray takımı şampiyonlar liginde gol atmayı bile başaramıyor!
Taraftarların futbolcularına yönelik olarak tezahürat yapmalarının artık bir karşılığı olmadığı gerçeğini anlamaları gerekiyor! Sahada on bir tane yabancı futbolcu ile mücadele ediyormuş gibi yapan ve içinde bulunduğumuz dönemin futbolu ile uzaktan yakından bir ilgisi olmayan bir futbol anlayışını yutturmaya çalışan bir takımın taraftarlarının da biraz gözlerini açmaları lazım! Ortada gerçek anlamda felaket bir futbol kurgusu ve hiçbir biçimde futbolla bağdaşmayan bir anlayışla sahada mücadele ediyormuş izlenimi veren bir takımları var. Ve bu durumun tek sorumlusu sadece Fatih Terim değil aynı zamanda bizatihi kendileri. Çünkü onlar yıllar içerisinde hiçbir biçimde eleştirilmeyen ve tartışılamayacak olan bir teknik direktör imgesi yaratmak suretiyle, var olan durumun oluşmasına katkıda bulundular.
Başarı geldikçe daha da sorgulanamaz bir kimlik ile rakiplerine yönlenen bir güç gösterisine dönüşen koreografilerle durumdan kendilerine paylar çıkarttılar. Saha kenarında hem hocalarının hem de yardımcılarının yarattığı infialden beslenmek suretiyle ortaya çıkan tabloda rakiplerine ‘siz hepiniz, biz tek diyerek’ seslenerek safları sıklaştırdılar. Şimdi gelinen noktada ise son üç sezonda elde edilen iki şampiyonluğa karşın bir çırpıda sayılabilecek yirmiden fazla oyuncu transferi ve harcanan milyonlarca Avroluk bir bütçeye karşın kendilerini rakiplerinden üstün gördükleri alanda yaşadıkları büyük hezimet bulunuyor. Geçen yıl çekilen ‘lokum gibi kura’ nitelemesinden sonra gelen başarısızlık sonrasında bu yıl böyle giderse gol atmadan tamamlanacak olan bir şampiyonlar ligini daha geride bırakarak evlerine dönecekler.
Şampiyonlar ligi denilen büyük gösteri dünyasında futbolun devlerinin dışından gelen ülkelerin takımlarının da en azından güçleri ölçüsünde mücadele ederek var olduklarını görüyoruz. Buna karşın Galatasaray kulübünün oyuncuları ve teknik kadrosu tam tersi biçimde burada olmamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Görünen o ki ilk etapta Galatasaray’da önce bazı futbolcular ile yollar ayrılacak ardından başarısızlıklar sürmesi durumunda bu kez kulüp başkanı ile yönetim tartışmaya açılacak ve en son noktada Fatih Terim’e gelinecek gibi duruyor. Futbol tarihimizin en önemli aktörlerinden birisi olan Fatih Terim yaratmış olduğu ismini ve kariyerini her geçen gün biraz daha fazla sarsacak gelişmelere imza atıyor. Bundan sonra ne saha kenarındaki hareketler ne gergin basın toplantıları ne de kelime oyunları durumu kurtarabilecek gibi gözükmüyorlar!
Maç 6-0 gibi tarihi bir skor ile sonuçlandı ve yine 6 Kasım tarihi üzerinden ülke içerisindeki ezeli rekabete vurgu yapacaklara malzeme çıkmış oldu.