21 Şubat 2023

Van depreminde yıkılan Bayram Oteli’nin dava hikayesi

AYM resmi düzeyde yetkililerin yargılanmasına karar vermesine rağmen İçişleri Bakanlığı, valinin soruşturulmasını reddetti. AFAD yetkilileri hakkında ise Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun görevlendirdiği müfettişler yargılamaya izin verilmemesi kararı verdi.

Ve yargının büyük tekerleği hareket etti. Son Güneydoğu depreminde hayatını kaybeden insanlar ve yıkılan binalarla ilgili soruşturmalar başladı. Gözaltına alma ve tutuklamalar var.

Çok yakında, kısaca ‘Deprem Davaları’ diye üst başlık altında toplanabilecek hukuki bir süreç başlayacak.

Herkesin aklından geçen “Ölen insanlardan ve yıkılan binalardan kim sorumlu?” sorusuna cevap aranacak.

Bayram Oteli Davası

Bu bağlamda, 2011 yılında Van’da yıkılan ve 24 kişinin ölümüyle sonuçlanan Bayram Oteli Davası’nda,  Anayasa Mahkemesi’nin verdiği (havada kalan) kararı hatırlamak gerekiyor.

Devlet, Van depreminde yıkılan Bayram Oteli Davası’nda sorumlu olan resmi yetkili kişilerin yargılanmasına izin vermiyor.

03 Ekim 2011 tarihinde Van’da meydana gelen 7,2 büyüklüğündeki depremde 601 can kaybı yaşanmıştı. Depremin ardından artçı sarsıntılar devam etmiş, yaklaşık bir hafta sonra 5,6 şiddetindeki yeni sarsıntı nedeniyle Bayram Otel binası yıkılmıştı. Bu çökme sonucu otelde kalmakta olan yirmi dört kişi yaşamını kaybetmişti. Olayın hemen ardından soruşturma başlatılmış, ilk depremin ardından otel binasında hasar tespiti yapılmadığı tespit edilmişti. Bilirkişi raporunda bir katın inşaat ruhsatına göre fazladan inşa edildiği, bu fazlalığın oluşturduğu yük nedeniyle binanın artıcı şoklara dayanamadığı belirtildi.

Cumhuriyet Savcılığı, otel işletmecisi hakkında kamu davası açtı, ancak Van Valisi ve AFAD yetkilileri hakkında istediği ön inceleme talebine izin verilmedi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Vali ve AFAD yöneticileri hakkındaki şikayetlerin somut bilgi ve belgelere dayanmadığına karar verdi.

Bununla kalınmadı, davacıların yaptığı itiraz, Danıştay tarafından “Söz konusu karara karşı kanunda herhangi bir itiraz yolu öngörülmediği” belirtilerek incelenmeksizin ret edildi.

Bakanlığın itirazları

Ve dava Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) önüne kadar geldi.

Bakanlık yaptığı savunmada, olayda devletin tüm sorumluluklarını yerine getirdiği belirtildi. Ayrıca, deprem gibi bir doğal felaket nedeniyle meydana gelebilecek risklerin gerçekleşebileceği zaman konusunda belirsizlik bulunduğunu ileri sürdü ve “Bu bakımdan devletin sorumluluğu, söz konusu belirsizlik göz önüne alınarak değerlendirilmelidir" dedi.

Mahkemenin kararı

AYM, Bakanlığı değil başvurucuları haklı buldu ve örnek kararında özetle şunları söyledi:

“Devletin yaşam hakkı karşısındaki pozitif yükümlülüğü vardır. Vali ve AFAD yetkililerinin deprem karşısında alınabilecek bu tedbirlere ilişkin asli sorumlulukları bulunmaktadır. 7,2 büyüklüğündeki depremin ardından artçı depremlerin devam etmesi ve davaya konu otelin bölgenin yatak kapasitesi en yüksek tesislerinden biri olması nedeniyle, afetzedelerin barınma ihtiyaçlarını karşılamak isteyeceği açıktır. Dolayısıyla yaşam hakkına yönelik gerçekleşen tehdit kamu yetkilileri bakımından öngörülebilirdir. Deprem sonrası hasar görmüş binaların derhal tespit edilmesi, tehlike arz eden binaların boşaltılması ve gerekiyorsa yıktırılması, afete uğrayan veya uğraması muhtemel olan kişilerin ivedi olarak tahliye edilerek bu kişilere geçici olarak barınma imkanı sağlanası gerekirdi.”

Devletin memur korumacılığı

Güneydoğu’da yaşanan son depremle ilgili olarak da yargısal süreç başladı. Hayatını kaybeden insanlar ve yıkılan binalarla ilgili soruşturmalar sürüyor.  

Yine herkesin aklında“Gerçek sorumlular yargılanacak mı?” sorusu var.

Çünkü, otelin sahibi Tevfik Bayram’a kişisel sorumluluğu nedeniyle Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 11 yıl 1 ay hapis cezası verildi ama devlet kendi memurlarının yargılanmasına izin vermiyor. 

AYM yetkililerin yargılanmasına karar vermesine rağmen İçişleri Bakanlığı, valinin soruşturulmasını reddetti. AFAD yetkilileri hakkında ise Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun görevlendirdiği müfettişler yargılamaya izin verilmemesi kararı verdi. Yaşanılanların ardından AYM’ye ikinci kez başvuran ailelerin başvuruları reddedildi ve aileler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvuruda bulundu. Aileler, AİHM'in kararını bekliyor.

İşte depremde yerle bir olmuş Bayram Oteli’nin halen devam etmekte olan hukuksal bir hikayesi var. 

Bugün

Günümüzde de sivil düzeyde soruşturmalar ve tutuklamalar devam ediyor. Bina sahipleri yargılanacak, muhtemelen inşaatın yapımından sorumlu birkaç kişiyle birlikte hapis cezası alacak.

Resmi sorumluların belirlenmesi konusunda ise yine büyük boşluk oluşacak gibi görünüyor. 

Yazarın Diğer Yazıları

Ahmet Altan Davası’nın kilit ismi Mehmet Altan…

Avukat Figen Çalıkuşu: Aslında böyle yapılanma adı altında başlamadı süreç. Nazlı Ilıcak ayrı bir davada çok daha önce gözaltına alınmıştı, Mehmet Altan ve Ahmet Altan daha sonra subliminal mesaj vermek suçlamasıyla gözaltına alındı. Bu bir faciaydı. Dünya literatürüne bir komediydi. Diğer sanıklar da farklı değil. Bu nedenle davanın açılması çok uzun sürdü. Baktılar biz bunları tek tek suçlayamayacağız, o halde toparlayalım, medya yapılanması havası verelim, denildi. Dava açılınca soruşturma biter değil mi? Çünkü artık mahkeme süreci başlamıştır, savcı bir yandan soruşturmayı devam ettiremez. Savcının dosyayı kapatmadığını gördük. Soruşturma numarası açık, baktık hala delil araştırıyor. Çünkü o dosyadan suç çıkmayacağını biliyor. İki polise tutanak tutturulmuş, “Mehmet Altan bu örgütün içindedir, kanaatimiz böyledir” diye. Bu delil olur mu? Tabi ki olmaz. Olmadı da zaten. Gizli tanıkları biz hiç görmedik, duruşmalarda dinlenmediler. İstinaf Mahkemesi “Şu gizli tanığı bir dinleyelim” dedi, sevindik. Onlar da duruşma gününden bir gün önce bizden gizleyerek dinlediler.

Tencere/kapak hukuku

Yeni Adalet Bakanı’nın “Yeni Anayasa” tahayyülü olduğu söylentileri doğruysa, hukuk belki bu minvalde bir nebze gündeme gelebilir, bu konudaki tartışmalar epey gündemi işgal eder, gerisi Allah Kerim...

Osman Kavala: Denizler Altında 20 Bin Fersah

T24’te dün Gökçer Tahincioğlu’nun Osman Kavala’nın yargılama sürecini anlattığı yazısını okuduktan sonra, hayal meyal hatırladığım Jules Verne’nin “Deniziler Altında 20 bin Fersah” romanı aklıma düştü