Videoröportaj

Evin Jiyan Kışanak: Dil yarası dediğimiz şey yüzünden çatışmalar yaşadım, akran şiddetine maruz kaldım

“40 yıldır 12 Eylül belki de bitmiyor bazılarımız için. Annem, bugün yine cezaevinde. Diliyorum ve umuyorum ki bir gün hepimizin 12 Eylül’leri biter”

14 Mayıs 2021 12:39

T24 Video Servisi

Evin Jiyan Kışanak, “Dil meselesi yüzünden, bugün dil yarası dediğimiz şey yüzünden çok inanılmaz çatışmalar yaşadım, akran şiddetine maruz kaldığımı şimdi bu yaştan dönüp baktığımda anlayabiliyorum. Ya da ‘Adın Evin Jiyan asla söyleme’ gibi telkinler olmamasına rağmen muhtemelen o tedirginliği, atmosferi hissetmiş olmalıyım ki başka isimler söyleyip adımı söylemiyordum çünkü adımın Kürtçe olduğu bilinirse belki bir tehlike olabilir, bir şeyle yüzleşmek zorunda kalabiliriz gibi kaçışlarım oluyordu ne yazık ki. Bugün ne yazık ki insanlar zaman zaman Kürtçe konuştuğu için şiddete maruz kalabiliyor hatta öldürülebiliyor, çok acı” diye konuştu.

Evin Jiyan Kışanak, T24 ekranlarında Murat Sabuncu’nun hazırladığı “Türkiye’de hayat nasıl bayram olur?” söyleşi serisinin konuğu oldu. Sabuncu’nun sorularını yanıtlayan Kışanak, Türkiye’de demokrasi mücadelesinden, 12 Eylül 1980 darbesiyle yüzleşmeye, ortak yaşam ve barıştan, annesi HDP eski Eş Genel Bakanı Gültan Kışanak’ın da tutuklu olduğu Kobani davasına, pek çok konuda açıklamalarda bulundu. Evin Jiyan Kışanak’ın açıklamaları özetle şöyle:

“Güçlü bir kadının kızı olmak bana ümit veriyor”

Cezaevinde 4,5 yıldır tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel Bakanı Gültan Kışanak’ın kızı olan Evin Jiyan Kışanak, “Türkiye’de demokrasi mücadelesi veren binlerce, on binlerce insan var, benim annem de onlardan biri. Hepimiz için zorlukları, yorgunlukları, üzüntüleri olan süreçler de yaşıyoruz. Çok daha fazla şeyler kaybeden insanlar var ne yazık ki. Bu ülke daha iyi ve güzel günler görsün diye. Zaman zaman çok yorucu olsa da yine de çok güç veren, çok özgüvenli, güçlü bir kadını kızı olmak her zaman bana çok ümit veriyor ve güçlü tutuyor aslında” dedi.

“40 yıldır 12 Eylül bitmiyor”

Gültan Kışanak’ın 12 Eylül döneminde Diyarbakır Cezaevi’nde işkence gördüğünü çocukken öğrendiğini söyleyen Evin Jiyan Kışanak, “Biz aslında henüz anne kız yüzleşmemizi gerçekleştirmedik. Israrla ona sürekli soruyorum konuşmak, paylaşmak istiyorum. Kendim de aslında geçmişle yüzleşme ve adalet alanında çalışmalar yürütüyorum fakat kendi kişisel yüzleşmemi gerçekleştirebilmiş de değilim. Çok küçük yaşlarda aslında bunu duydum. Çok yakın çevremizden insanların konuştuğuna hep şahit oldum. Annemim vücudundaki izleri çok erken yaşlarda sormaya, çocukça bir akılla, bilmeden, ısrarla döne döne sormaya başlamıştım. Ne yazık ki bu sene 12 Eylül’ün 40. yılı. 40 yıldır 12 Eylül belki de bitmiyor bazılarımız için. Annem, bugün yine cezaevinde. Diliyorum ve umuyorum ki bir gün hepimizin 12 Eylül’leri biter” diye konuştu.

“Yüzleşmeye toplumsal olarak da kişisel olarak da fırsat bulamıyoruz”

Murat Sabuncu’nun “Yüzleşmeyi neden ertelediği” sorusuna Kışanak, “Annem öncesinde gazetecilik yapıyordu sonra çok uzun yıllar parti eş genel başkanlığı yapıyordu, hep çok yoğundu. Bunların da muhakkak katkısı oldu süreçlere. Bir de sürekli yeniden başka travmatik ve büyük şeyler yaşadığımız için yüzleşmeye de aslında toplumsal olarak da kişisel olarak da fırsat bulamıyoruz. Bugün çok daha farklı şeyler oluyor bu anı konuşmak bu ana çözüm bulmak sürekli daha fazla gündemimizde oluyor” yanıtını verdi.

“Başka 90’lar yaşamaya devam ediyoruz”

90’lı yıllarda çocukluğunda yaşadığı zorlukları anlatan Evin Jiyan Kışanak, şunları söyledi:

“İstanbul’da doğup büyümüş olmama rağmen ben ilk Kürtçe konuşmaya başladım. Dolayısıyla Türkçe bilmiyordum. Dil meselesi yüzünden, bugün dil yarası dediğimiz şey yüzünden çok inanılmaz çatışmalar yaşadım. Akran şiddetine maruz kaldığımı şimdi bu yaştan dönüp baktığımda anlayabiliyorum. Ya da ‘Adın Evin Jiyan asla söyleme’ gibi telkinler olmamasına rağmen kendimce çocukça, çünkü çocuklar her şeyi anlar ve gözlemler, muhtemelen o tedirginliği, atmosferi hissetmiş olmalıyım ki komşulardan, insanlardan başka isimler söyleyip adımı söylemiyordum çünkü adımın Kürtçe olduğu bilinirse belki bir tehlike olabilir, bir şeyle yüzleşmek zorunda kalabiliriz gibi kaçışlarım oluyordu ne yazık ki. Bir arkadaşım, bugün adımın ‘Jiyan’ olduğunu söyleyebilmemin aslında bir kazanım olduğunu söylüyor fakat bilmiyorum, emin değilim. Bugün ne yazık ki insanlar zaman zaman Kürtçe konuştuğu için şiddete maruz kalabiliyor hatta öldürülebiliyor, çok acı. Yani henüz bunu aşabilmiş değiliz ama başka 90’lar yaşamaya devam ediyoruz galiba.”

“Konuşa konuşa ortak yaşamı kuracağız”

Murat Sabuncu’nun “Bu acıları geçmişten aldınız, siz hala yaşıyorsunuz. Peki geleceğe de aktarılır mı? Yoksa bu konuda bir çözüm, ortak yaşam, dile, kültüre saygı konusunda bir mesafe kat edebileceğimizi düşünüyor musunuz? Sorusuna yanıt veren Kışanak, “Bu konuda umudumu ve inancımı asla kaybetmeyeceğim. Umarım çok daha kısa vadede çözülür her şey. O eşitlik duygusunu daha fazla, çok hızlı bir şekilde hissedebiliriz. Benim için 9o’lardaki 5 yaşındaki bir çocuğun anısı değil. Ne yazık ki hala genç bir kadın olarak insanlarla iletişim kurduğumda, bir süre sonra adımın Jiyan olduğu duyulduğunda bile tüyler diken diken oluyor. Hala bizim jenerasyonumuzda bile var. Bunu çeşitli şekillerde aktivizmle, siyasetle insanlara anlatarak, yılmadan usanmadan, ‘Farklılıklar vardır, bunlar tehlikeli şeyler değildir, kötü şeyler değildir’ diye konuşa konuşa bu ortak yaşamı kuracağız. Çünkü biz bunu yaptık. Biz aslında çok uzun yüzyıllar aslında hep berber yaşadık. Hala da yaşıyoruz. Toleransımız ya da politik farklılıklarımız bir noktada bir değişiklik gösterdi ama ben inancımı koruyorum. Yeniden o eşit ve güzel günlere döneriz gibi geliyor” ifadelerini kullandı.

“Barış hepimizin ihtiyacı”

Murat Sabuncu’nun “Barışın, bir arada yaşamın konuşulduğu süreçte biraz daha pozitif bir hava var mıydı?” sorusuna yanıt veren, Evin Jiyan Kışanak, “Tabii ki vardı. Hepimiz çok inanmıştık. Bütün toplumun her kesiminde, Türkiye’nin her köşesinde bu çok güçlü hissediliyordu. Çünkü barış hepimizin ihtiyacı. Ne yazık ki herkes çok çeşitli şekillerde çok büyük acılar yaşadı bütün bu çatışma sürecinde, süreçlerinde hala da bu acılar devam ediyor. Dolayısıyla yeniden barışı inşa etmek, o atmosfere dönmek için var gücümüzle çalışmalıyız. Ne yazık ki toplum bunu istiyor fakat birileri, bazı siyasi gruplar ya da kişiler kendi çıkarları için bütün bu toplumun ihtiyacını yok sayıyor ya da heba ediyor bile demek istemiyorum ama ne yazık ki böyle görünüyor” dedi.

“Artık bu yüzyılda ifade özgürlüğü bir tartışma konusu olmamalı”

Gültan Kışanak’ın da yargılandığı Kobani davasını ve süreçte yaşananları anlatan Evin Jiyan Kışanak, şunları söyledi: “Bütün siyasi tutuklular aslında çok benzer dosyalarla karşı karşıya Bunlar siyasi davalar, siyasi dosyalar. İlk değiller, son değiller ne yazık ki. Hala annem tutuklu yargılanıyor. Dört buçuk sene oldu. Önce ilk mahkeme ceza verdi fakat üst mahkeme bunu bozdu yeniden yargılama süreci devam ediyor. Bu arada 6-8 Ekim ana davası, 100 kişiden fazla siyasetçi orada yargılanmaya başladı, annem de bunlardan biri. Annem ilk tutuklandığı günden beri söylüyorum hem annem özelinde hem de bütün siyasi tutuklular dosyaları kesinlikle ifade özgürlüğü ve insan haklarıyla ilgili meseleler. Yani tamamen yaptıkları konuşmalar, bir siyasetçi olarak yaptıkları aktiviteler, siyasi faaliyetler üzerine kurulu dosyalar. Ve bu konuşmaların, annemin özelinde söyleyebilirim büyük bir kısmı 8 Mart, 25 Kasım gibi kadına yönelik şiddetle mücadele günleri, dayanışma günlerinde yaptığı konuşmalar. Ya da işte Newroz, bahar bayramı gibi bütün dünyaya, Orta Doğu’ya barış çağrılarının yapıldığı konuşmalar. Bütün bunlardan hala siyasetçilerin yargılanıyor olması gerçekten çok acı. Çünkü her geçen gün hepimizin geleceği biraz daha erteleniyor, biraz daha karanlığa sürükleniyor. Artık bu yüzyılda ifade özgürlüğü bir tartışma konusu olmamalı.”

“Hukuku işler hale getirmeye çabalamak hepimizin görevi olmalı”

Evin Jiyan Kışanak, nasıl bir karar beklediği sorusuna da şu yanıtı verdi:

“Hukuku güçlendirmek ve oraya inanmak ve bir şekilde onu işler hale getirmeye çabalamak hepimizin, muhalefet partilerinin özellikle, bütün aktivistlerin, siyasetçilerin görevi olmalı çünkü en temel şey bu. Çünkü devlet mekanizması denilen şey bir çerçevede yaşayan insanların ortak yaşamını modere etmek bunu da hukuk yoluyla yapmak. Bu kadar basit aslında. Bu hepimiz için var ve bunda ısrarcı olmak lazım. Yani ne kadar hukuka uygun olmayan içler acısı süreçler ve kararlar yaşansa da ısrarcı olmaya, kendimce devam etmeye ve buna inanmaya çalışıyorum. Her gün yeniden kendime tekrar ediyorum. Çünkü başka yolu yok.”

“Herkese adalet konusunda eşit şekilde yaklaşıldığını düşünmüyorum”

Murat Sabuncu’nun “Muhalefetin diğer kesimlerinin, aydınların, entelektüellerin, akademisyenlerin bu davalarla ilgili duruşunu nasıl buluyorsun?” sorusuna yanıt veren Kışanak, “Hukuk, hepimiz için lazım Adalet, herkes için lazım. Adalet, herkese eşit bir şekilde uygulandığı zaman manasını buluyor ve adalet oluyor. Dolaysıyla, kayyımlar atandığında da milletvekilleri düşürüldüğünde de akademisyenler tutuklandığında da bir yerlerde çevre katliamları yapıldığında da bunların hepsine eşit mesafede ve eşit şekilde konuşmalıyız. Herkese adalet konusunda eşit şekilde yaklaşıldığını düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.

“Erkek siyasi tutuklular daha fazla gündemde tutuluyor”

“Erkek siyasi tutukluların, toplumda da siyaset nezdinde de entelektüellerin de gazetecilerin de çok daha fazla gündemde tutulduğunu düşünüyorum” diyen Kışanak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu beni bir kadın olarak çok üzüyor. Politik olarak çok problematik buluyorum. Bu kadar kadın gazetecinin, akademisyenin, siyasetçinin bu ülkenin iyiliği ve güzelliği için verdiği mücadeleyi aslında görünmez kılmaya su taşıyan, bunu pekiştiren, yeniden üreten yaklaşımlar olarak görüyorum. Sadece kişiler değil kurumlar da ulusal ve uluslararası hak kurumu raporlar da sürekli belli bir takım erkek siyasi tutuklulardan bahsediyorlar. Kadın siyasi tutuklulara neredeyse hiç değinilmiyor. Dilerim bundan sonra daha fazla dikkat edilir.”

“1 yıl 3 aydır açık görüş yapamadık”

Pandemi nedeniyle 1 yıl 3 aydır cezaevlerinde açık görüş yapılamadığına dikkat çeken Evin Jiyan Kışanak, geçen yıl yapılan infaz paketinin daha eşitlikçi bir çerçevede yapılması için ciddi kampanyalar yürüttüklerini hatırlattı. Kışanak, “Tutuklu yargılanan bir sürü insan tutuksuz yargılanabilirdi, ev hapsine çıkarılabilirdi ya da infaz paketi herkes için geçerli olabilirdi. Bunların hiçbiri düşünülmedi bile. AYM’den henüz bu eşitsiz uygulamaya dair bir ilerleme de olmadı. Onları korumak istiyorlarsa açık görüşleri yasaklamak ya da pandemiyi tutuklular üzerinde bir baskı ve tecrit bahanesine dönüştürmektense tutuksuz yargılayıp tahliye edebilirlerdi” dedi.

“Bi Aşiti u Wekhevi”

“Türkiye’de hayat nasıl bayram olur?” sorusuna da yanıt veren Kışanak, “Aşiti u wekhevi demek istiyorum. Barışla ve eşitlikle” dedi.