ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarını deldiği iddiasıyla tutuklanan eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın tek sanık olarak yargılandığı davayı mahkemeden takip eden ABD’li gazeteci Adam Klasfeld, Türkiye’de çok az sayıda kanalın davayla ilgili haberleri sansürsüz verdiğini belirterek, elinden geleni yapmaya çalıştığını söyledi.
Davanın görüldüğü son 3 haftada Türkiye’den binlerce kişinin Twitter'dan takip etmeye başladığı Klasfeld, zaman zaman kendisini “CIA tarafından yönlendirilmekle” suçlayanlar olsa da, çoğu kişinin son derece “nazik, saygılı ve yardımcı” olduğunu ifade etti.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump’ın basına yönelik tutumunu “utanç verici” olarak nitelendiren Klasffeld’in Bianet’ten Pınar Tarcan’ın sorularına verdiği yanıtların bir kısmı şöyle:
Öncelikle duruşmalar başladığından beri Türkiye'den gelen yoğun ilgiyi hakkında ne düşünüyorsunuz? Adınıza açılan fan hesaplar bile var. Size Türkçe atılan tweet'lerde "Adın gibi Adam'sın" diyorlar ki bunu "güçlü, dürüst" anlamında kullanıyorlar...
Az önce bana söylediğiniz şey inanılmaz derecede dokunaklı ve etkileyici. Adımın Türkçe çevirisini biliyordum ama Türkiye'de insanların bu kelimeyi ne anlamda kullandığını bilmiyordum.
"Çok az sayıda kanal haberlerini sansürsüz veriyordu, elimizden geleni yapmaya çalıştık"
Benim için bu ilgi sürpriz oldu ifadesinden çok söyleyebileceğim şey bu ilginin hiç tahmin edemeyeceğim ölçüde beklenmedik olduğudur. Ama duruşmanın ilk günlerinden sonra bunun nedenini hemen anladım: bu davayla ilgili bilgi akışı konusunda adeta açlık çekiliyordu. Türkiyeli insanlar için bu davanın anlamının büyüklüğünü fark ettim.
Çok az sayıda kanal davayla ilgili sansürsüz haber veriyordu. Biz de yeteneklerimizin ve deneyimimizin elverdiğince okuyucuların bu açlığını gidermek için elimizden geleni yapmaya çalıştık…
"Beni CIA tarafından yönlendirilmekle suçlayan tweet'ler dahi atıldı"
Bununla birlikte sosyal medyadan herhangi bir taciz ya da olumsuz tepki geldi mi? Çok sayıda gazeteci ve mahkemeden bildirim yapmaya çalışan ABD'de yaşayan Türkiyelilere çeşitli tepkiler olduğunu görüyoruz...
Elbette, çok sayıda trol hesaptan tepki aldım. Özellikle duruşmada konu Türkiye'deki hassas politik tartışmalara döndüğü anlar... Bu belirli gruplardan geldi sadece. Beni CIA tarafından yönlendirilmekle suçlayan tweet'ler dahi atıldı ki bu CIA'in işkence yöntemleriyle ilgili sayısız makalesi ve haberi olan bir gazeteci için oldukça gülünç. (Not: Adam Klasfeld'in CIA'in yöntemleriyle ilgili haber ve makalelerine bu linkten ulaşabilirsiniz.)
Ama bir konuda açık olmak isterim: Türkiye'den benimle iletişime geçen insanların büyük bir bölümü son derece nazik, saygılı ve yardımcıydı.
Aynı zamanda fiziksel kapasiteleri de inanılmaz. Türkiye saatiyle gece yarılarına kadar süren bir davayı binlerce kişi bıkmadan takip ediyor.
Dava süreci ABD medyası için ne kadar önemliydi?
İster Washington ister Ankara, New York ya da İstanbul olsun, her tarafta insanlar, kendilerini yönetenlerin ne yaptığını bilmek istiyor.
Haberleri hızlı ve sansürsüz bir şekilde almak istiyorlar. ABD merkezli bir gazeteci olarak Türkiyeli altın tüccarı Reza Zarrab davası boyunca gözlemlediklerim bunun önemini ortaya koydu.
İran'a yönelik yaptırımları delerek milyarlarca dolar para akışını yöneten Zarrab, Başkan Donald Trump'ın eski müttefiklerinden de destek aldı. Rudy Giuliani, Michael Mukasey ve çok sayıda makaleye göre eski ulusal güvenlik danışmanı Michael Flynn, ki o da yakın zamanda ilişkileri konusunda bir itirafta bulundu.
"Basın özgürlüğü endeksinde Türkiye 155., ABD 43.; iki liderin tavrı da utanç verici"
Sınır Tanımayan Gazetecilere göre Türkiye, geçen yıl başarısız bir darbe girişiminin ardından - son basın özgürlüğü endeksinde- 155. sırada yer aldı.
Amerika Birleşik Devletleri ise şimdi Trump'ın seçilmesi sonrasında iki 43. sırada yer alıyor. Paris merkezli grup, Trump'ın haber medyasını "halkın düşmanı" ilan ettiğini de ekliyor.
Bilgi yavaş yavaş damıtılmaya devam ederken, basına düşmanca yaklaşan iki liderin tavrı da utanç verici. Neden bir gazeteci olduğuma dair günde binlerce hatırlayıcı etken oluyor.
*Tarcan'ın Klasfeld'le yaptığı söyleşinin tamamını buradan okuyabilirsiniz.