Noam Chomsky için kullandığı "Amerikan solundan yetişmiş New Left (Yeni Sol) artığı bir Yahudi ve anarşist solculardandır" ifadesini kullanan Alev Alatlı'yı eleştirerek "Sayın Cumhurbaşkanı aydın müsveddelerini biraz da kendi yakınında arasın" diyen Zaman yazarı Hilmi Yavuz, Alatlı'yla ilgili ikinci bir yazı kaleme aldı. Yazısını "psikiyatrik vaka" olarak nitelendiren Alatlı'ya yönelik eleştirilerini sürdüren Hilmi Yavuz, "Alev Alatlı için yazacağım bu son yazının başlığı: ‘Bir entelektüelin hazin sonu' olmalıydı" dedi. Hilmi Yavuz, yazısında "Chomsky'nin bir dilbilimci olarak ‘cihanşümul' olmadığına karar vermek, Alev Alatlı'nın haddi değildir" ifadelerine yer verdi.
Hilmi Yavuz'un Zaman gazetesinin bugünkü (24 Ocak 2016) nüshasında yayımlanan yazısı şöyle:
Alev Alatlı için yazacağım bu son yazının başlığı: ‘Bir entelektüelin hazin sonu' olmalıydı.
Kendi kendini tüketip hiçlemek! Kanal 24'te, perşembe gecesi, Murat Çiçek'in ‘Buradan Bakalım' programı bittiğinde, şöyle düşündüm: ‘Alev Alatlı da bitti!' Burada, bu ‘bitiş'i aşama aşama göstermeye çalışacağım:
[I] Alatlı, benim kendisini ‘ırkçılık'la suçlamama, ‘Yahudilik, bir ırk değildir!' diye cevap verdi. Demek istediği basit mantıkla şuydu:
“Chomsky'ye ‘Yahudi' dedim/ Oysa, Yahudilik bir ırk değildir/ Öyleyse ben ‘ırkçı' değilim!” Alatlı'ya şunu hatırlatayım: Irkçılık, ideolojik, bir söylem meselesidir. Eğer öyle olmasaydı, Hitler'in Nazi Almanya'sında milyonlarca Yahudi'yi gaz odalarında yok etme soykırımını, ‘ırkçılık' saymamamız gerekir; hatta, Alatlı'nın aynı basit mantığıyla şöyle diyebilirdik:
“Hitler milyonlarca Yahudi'yi öldürttü/Oysa, Yahudilik bir ırk değildir/ Öyleyse Hitler de ırkçı değildir.”
Alev Alatlı, bu basit mantıksal kurnazlıkla kurtulduğunu zannediyor: Oysa farkında değil [veya, daha vahimi, farkında!]: Antisemitizmi, ırkçılık saymıyor!
[II] Alatlı, Chomsky'nin politik görüşlerini öne çıkarıyor. Oysa ben, onu eleştirdiğim yazımda [Bakınız: Zaman, 20 Ocak, 2016] Chomsky'yi bir dilbilimci olarak savunmuş, politik görüşlerine hiç değinmemiştim. Burada mesele şu: Chomsky'nin bir dilbilimci olarak ‘cihanşümul' olmadığına karar vermek, Alev Alatlı'nın haddi değildir. Kendisinin ekonomist, tarihçi, fizikçi, siyaset bilimcisi, filozof, antropolog, psikolog, sosyolog, edebiyat bilimcisi ve daha başka şeyler olduğunu[!] biliyorduk, ama, dilbilim konusunda Chomsky'yi eleştirecek kadar büyük bir uzman olduğunu bilmiyorduk, onu da bu vesile ile öğrenmiş olduk!
[III] Alev Alatlı'nın belleği ve dili fena halde sürçmelerle malul görünüyor:
[a] Bellek sürçmeleri:
*Alatlı, Pol Pot'un ‘Kızıl Khmer'lerinin Vietnam'da binlerce kişiyi katlettiğini söyledi; oysa Pol Pot ve ‘Kızıl Khmer'ler, Vietnamlı değil, Kamboçyalıdır.
*Alatlı, gazetelerde ekonomi sayfalarının “son 15 yıl içinde ve Özal'dan sonra” başladığını söyledi. Oysa 1963 yılında, yani bundan 53 yıl önce ‘Cumhuriyet' gazetesinde, rahmetli Melih Tümer ‘Ekonomi Sayfası' hazırlamıştır. [‘Nerden biliyorsun Hilmi Yavuz?' diye soracaksınız;- sayfanın sekreteri bendim çünkü!] Ali Gevgilli'nin ‘Milliyet'te başlattığı ‘Ekonomi Sayfası'nın tarihi de en az 50 yıl öncesine çıkar…
*Alatlı, geçmiş yıllarda aydınların halka karşı hiçbir zaman bugünkü kadar tepeden bakmadığını, halkı ‘bidon kafalı', ‘göbeğini kaşıyan adam' diye nitelendirmediklerini öne sürerek Yakup Kadri'nin ‘Yaban' romanını örnek gösterdi ve şöyle dedi: “Ama bir gün Yakup Kadri'den böyle bir şey duydunuz mu?”
Hayret! Hayret! Hayret! Alev Alatlı'nın bizzat örnek verdiği ‘Yaban' romanını okumadığı besbelli! Roman, halkın [köylülerin] bütün roman boyunca alabildiğine aşağılandığını gösteren sayısız örneklerle doludur. Romanın kahramanı Ahmet Celâl, köylüleri pis, tembel, cahil, ilkel ve çıkarcı ve hayvandan farksız yaratıklar olarak görür. Berna Moran “Yaban'da Teknik ve İdeoloji” başlıklı yazısında, “Diyebilirim ki” der, “hiçbir romanda insanları anlatmak için hayvanlara bu denli çok başvurulmamıştır.” Moran, Yakup Kadri'nin amacının ‘köylülerin ilkelliğini, içgüdüleriyle yaşayan hayvanlar gibi' olduklarını vurgulamak olduğunu bildirir. Kısaca, Yakup Kadri'nin ‘Yaban'daki hakaretlerinin yanında ‘bidon kafalı' veya ‘göbeğini kaşıyan adam'… hiç kalır.
[b] Dil sürçmesi:
Alatlı, ‘mazur' ile maruz'u karıştırıyor: ‘Beni mazur görün' yerine, ‘Beni maruz görün!' diyor.
[c] Hakaret:
Alatlı, şimdiye kadar hiç kimseye hakaret etmediğini söylüyor, Murat Çiçek'i de tanık göstererek. Belki ‘şimdiye kadar' sözü doğrudur;- ama ‘şimdi'den sonra? Alev Alatlı'nın benim ve yazım için söylediklerine bakalım: ‘psikiyatrik vaka', ‘aşağılık bir değerlendirme', ‘bir paragrafı okumaktan âciz' vd. Valery'nin sözünü hatırlamanın yeridir: “Düşüncelerle baş edemeyenler, düşünenlere saldırırlar”.
Ancaaak, evet, ancaaaak, bütün bunlara rağmen, Alev Alatlı'nın, Murat Çiçek'in programında Putin için yaptığı öyle bir değerlendirme var ki, şaşar kalırsınız! Müthiş bir kehanet! Bakın, şöyle:
“Ülkeyi Putin'in Rusya'yı idare ettiği gibi idare edemezsiniz. Yani, sen, ben bizim oğlan, Nepotizm ve belli kurumları tutarak: Bürokrasi, ordu, polis! Putin'in yaptığı bu,- böyle günü götüremezsiniz!”
Alev Alatlı, işte şimdi bitti!