Koronavirüs

Koronavirüs nedeniyle Türkiye'ye dönen ve karantina altına alınan Tulgaroğlu: Havaalanında kaos vardı, distopyaya indik sandım

"Görevliler sanırım virüs bulaşacak korkusuyla bizimle konuşmadı"

18 Mart 2020 12:29

Yeni tip Koronavirüs nedeniyle uçuşların yasaklandığı 9 ülkede yaşayıp Türkiye’ye dönmek isteyen 2 bin 807 kişi ülkeye geldi ve karantina süreci için KYK yurtlarına yerleştirildi. Almanya’da Erasmus eğitimini yarıda bırakıp Türkiye’ye gelen, şu an İstanbul’da bir KYK yurdunda kalan üniversite öğrencisi İrem Tulgaroğlu yolculuk sırasında yaşadıklarını ve yurttaki koşulları anlattı. Tulgaroğlu, “Uçak havaalanına indiğinde orada kaos vardı. Distopyaya indik sandım” dedi. 

TIKLAYIN | Koronavirüs nedeniyle Avrupa'dan getirilen vatandaşlar yurtlarda 14 gün karantinada tutulacak

Gazete Duvar'dan Serkan Alan'ın haberine göre,  Tulgaroğlu, “16 Mart gece yarısında görevliler beni aradılar ve ‘sabah 07.00’de havaalanında olmanız lazım uçuşunuz da 12.00’de’ dediler. Ben de Frankfurt’a bir saat uzaklıktaki Marburg şehrindeydim. Sabah 7’de orada olmak zorunda olduğum için hiçbir işlemi yapamadım. Kaldığım yurdu kapatamadım, bankalardan paralarımı dahi çekemedim. Havaalanına vardığımda Türk Hava Yolları’nın standının önünde kocaman bir kuyruk vardı. 150 Euro’ya biletimizi aldık. Normal uçak bekler gibi bekledik. Uçağa binme sırasında üzerlerinde karantina kıyafeti olan insanlar ateşlerimizi ölçtüler. Hayatımın en zor uçuşuydu.”

Uçaktaki yolculuk sırasında kalacakları adrese ilişkin kendileriyle bilgi paylaşılmadığını, pasaportlarına da üzerlerine ateş derecelerinin yazılarak alındığını söyleyen karantina altındaki Tulgaroğlu, “Uçakta haber okuyan herkes kafasına göre şöyle olacakmış böyle olacakmış diye konuşuyordu. Bu süreçte bize kimse bir şey söylemedi” dedi. Tulgaroğlu uçağın havalimanına inmesinin ardından yaşananlara dair ise şunları söyledi:

“Uçak havaalanına indiğinde orada kaos vardı. Distopyaya indik sandım. Bir yandan da Türkiye’ye gelmiş olduğum için mutluydum. Bizi havaalanının anladığım kadarıyla ücra ve tenha köşesine indirdiler. Orada çok uzun süre bekledik. Polis arabaları, beyaz kıyafetli adamlar bizim bavullarımızı ve pasaportlarımızı getirmişler. Herkes bavulunu aldı ve mülteci kampına gidercesine otobüslere bindirdiler. Bir Allah’ın kulu şuraya gideceğiz diye o saate kadar söylemedi. Tüm uçaktakileri Başakşehir’deki yurda getirdiler.

Özel timlerin tüfekleriyle KYK önünde beklediğini söyleyen Tulgaroğlu görevlilerin kendileriyle doğrudan iletişim kurmaktan kaçındığını belirterek, “Bavullar indiriliyor kimse bizimle doğru düzgün iletişim kurmuyor. Görevliler sanırım virüs bulaşacak korkusuyla konuşmadılar. Şuraya şuraya diye bağırdılar” dedi.

Yurdun eksi dördüncü katında gelen tüm yolcuların toplandığını ve kendini doktor olarak tanıtan bir kişinin video konferansla bilgi verdiğini belirten Tulgaroğlu, “Burada maskelerinizi çıkarmayın dediler. Kendisinin doktor olduğunu söyleyen bir kişi video konferans aracılığıyla bize yapılması gerekenleri anlattı. Çoluk, çocuk, yaşlılar kafalarda bir sürü soru işareti vardı. ‘İnternet olacak mı telefon olacak mı’ soruları yöneltildi. Bizi sırayla çağırdılar. Odalarımızın isimlerini verdiler” ifadelerini kullandı.

Tulgaroğlu, “Odalar dört kişilik ama tek kişi kalıyor. Evlileri zar zor aynı odaya koyuyorlar. Çok küçük çocuk da burada var. Herkes odasında yemeğini yiyor. Herkesin odasında duşu ve banyosu var. Her katta koridorlarda görevliler var. Kapının dışarısına çıkınca ‘bayan içeri bayan içeri’ diye bağırıyor. Muhtemelen başıma bir şey gelse o görevlilere ileteceğim. Çok sayıda uzmanlara ait olduğunu düşündüğüm telefon numarası da odalarda var.”