Gündem

Yıldıray Oğur: Türkiye, üçüncü dünya döngüsüne kapılmışa benziyor; içerideki otoriterlik seviyesi artıyor

"Aslında ABD’de Biden dahil kimsenin gündemi Türkiye ve Erdoğan değil"

17 Ağustos 2020 09:01

Karar gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, ABD Başkan Adayı Joe Biden'ın Türkiye'ye yönelik yedi ay önceki açıklamalarını değerlendirdi. Oğur, "Aslında ABD’de Biden dahil kimsenin gündemi Türkiye ve Erdoğan değil. Nitekim Biden, New York Times mülakatından sonra bir daha Türkiye ile ilgili tek cümle kurmadı.  Ama esas sorun da tam burada başlıyor. Türkiye nasıl oldu da iç işlerine müdahil olunması diplomatik nezakete aykırı olan bir NATO müttefiki demokratik ülke iken, hakkında böyle ileri geri konuşulabilen bir ülke statüsüne geriledi?" diye sordu. 

Oğur, "Tam da iktidar ekonomideki kötü gidişatı yine 'dış mihraklar'la açıklamaya çalışırken ama ortada bir dış mihrak bulunamadığı için bu kez pek de ikna edici olamamışken, aranan dış mihrak da böylece bulunmuş oldu.  Tabii doğrudan 'ekonominizi mahdeverdim' diye tehdit etmiş, hala görevde olan ABD Başkanı varken ve onunla ilişkiler bir dört yıl daha seçilmesi için duacı olunacak düzeyde iyiyken, dört yıldır görevde olmayan bir başkan adayının aranan dış mihrak ilan edilmesi tuhaf." düşüncesini dile getirdi. 

Oğur, "Ama daha tuhaf olan 70 yıllık bir demokratik rejime sahip olan Türkiye’nin gittikçe daha fazla bir üçüncü dünya ülkesi gibi davranmaya başlaması ve öyle muamele görmesi.  İktidarların hataları yüzünden hesap vermek istemediği bu ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de artık her hata önce ve artık hiçbir rasyonel temele de oturtmaya gerek görülmeden dış mihraklarla açıklanıyor." yorumunu yaptı. 

Oğur, "Son bir haftada iktidar cephesinden ekonomideki kötü tabloyla ilgili gelen, 'dış mihraklar saldırıyor',  'küresel güçlerle mücadele ediyoruz', 'küresel adaletsizliğe karşı mücadele ettiğimiz için bütün bunlar oluyor' açıklamaları İran’dan, Venezualla’dan duymaya alışık olduğumuz türden bir kararlılıkla dillendiriliyor, aksini söylemek neredeyse vatana ihanetle eşitleniyor. Yine üçüncü dünya ülkelerinde sık sık yapıldığı gibi dış politikadaki krizler demokratik tartışmayı öldürmek için kullanılıyor.  Daha önce Suriye’ye yönelik operasyonlarda olduğu gibi, bu kez Yunanistan’la yaşanan krizde de herkes iktidarı desteklemeye çağrılıyor, tek ses olunması isteniyor." değerlendirmesinde bulundu. 

Oğur yazısında şunları kaydetti: 

Ve son olarak yıllarca Ortadoğu’daki otoriter rejimlerin kendi iktidarlarını ve yanlışlarını meşrulaştırmak için sık sık kullanmaktan çekinmediği Filistin, Kudüs argümanı daha sık duyuluyor. Bakanlar düzeyinde duyulan “sıra Mescid-il Aksa’da” vaatleri, İsrail’le, Türkiye’nin mevcut ilişkilerine benzer ilişkiler kurulmasını öngören bir anlaşma imzaladığı için BAE’yi Filistin davasını satmakla suçlamak, elçi çekmekle tehdit etmek bunun son örneklerinden biri. 

Türkiye, üçüncü dünya döngüsüne kapılmışa benziyor. 

Bu döngü şöyle çalışıyor; 

Otoriter iktidarlar içeride demokrasi ve özgürlüklerde geriledikçe, ekonomide sorunlar yaşadıkça, dünya ile ilişkileri bozulup içe kapandıkça, halka hesap vermek yerine bunu dış güçlerin oyunlarıyla açıklıyor. 

Demokraside gerileyen, ekonomide zayıflayan, dış politikada yalnızlaşan bu ülkelere, Batılı ülkelerin liderleri ve medyasından artık filtresiz eleştiriler gelmeye başlıyor. 

Diplomatik sınırlar aşılıyor, perdeler yırtılıyor, artık ne dense mübah aşamasına ulaşılıyor. Bu eleştiriler bir noktadan sonra ülke iç siyasetine müdahaleye dönüyor. 

O aşamada otoriter iktidarlar bu filtresiz eleştirileri, iç politikaya müdahale sinyallerini alıp içeriye “İşte dış mihrakların ülkemiz üzerindeki oyunları” diyerek satıyor, içerideki otoriterliğe gerekçe yapıyor, bunun üzerinden farklı sesleri bastırıyor.

Böylece içerideki otoriterlik seviyesi artıyor, sonra dışarıdan gelen eleştiriler daha da sertleşiyor... 

Ve böylece ortaya birbirini besleyen ve tetikleyen üçüncü dünya döngüsü çıkıyor.

Türkiye gibi 70 yıllık demokrasisi olan, hala dünyanın 20 büyük ekonomisinin içinde sayılan bir ülke bu döngüye girmeyi haketmiyor. 

Zor ve eşitsiz şartlarda sesini çıkarmaya çalışan muhalefetin Biden’a gösterdiği tek ses tepki bile Türkiye’nin o üçüncü dünya ülkelerinden biri olmadığını gösteriyor. 

Has ipek kendini kırdırmaz demiş atalarımız. 

Türkiye de Biden ve benzeri boşboğaz liderlere kırdırılacak,  ağızlarına sakız edilecek bir ülke değil. 

 

Ne olmuştu?

ABD'de 3 Kasım'da yapılacak genel seçimlerde Demokrat Parti'nin başkan adayı olan Joe Biden'ın 19 Aralık'ta New York Times (NYT) yayın kuruluna verdiği söyleşide söylediği sözler Türkiye'de gündem oldu. Biden, söz konusu söyleşide, "Erdoğan bir otokrattır, yapmamız gerektiğini düşündüğüm şey, ona karşı çok farklı bir yaklaşım benimsemek ve muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça ortaya koymak" ifadesini kullandı. Muhalefete desteğini açıkça belirten Biden, "Erdoğan'ı mağlup edin. Darbeyle değil, seçim süreciyle" dedi.

TIKLAYIN | ABD Başkan adayı Biden'ın aralık ayındaki Türkiye açıklaması yedi ay sonra gündem oldu: Erdoğan'ı darbeyle değil seçimle mağlup edin!

TIKLAYIN | ABD Başkan adayı Biden'ın aylar sonra gündem olan sözlerine tepkiler: Buna cüret edenler 15 Temmuz'da ağızlarının payını almışlardır!

TIKLAYIN | Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın'dan Joe Biden'ın 7 ay önceki sözlerine tepki: Türkiye'ye emir verme günleri geride kaldı