Karar yazarı Yıldıray Oğur, AKP listelerinden aday olan, AKP kurucusu, gazeteci-yazar Ayşe Böhürler'in “28 Şubat’ı yaşamış birisi olarak Kılıçdaroğlu’na ve temsil ettiği zihniyete hakkımı helal etmiyorum" sözleri üzerinden iktidarın başörtüsü konusunda muhalefete yüklenmesine dikkat çekerek, AKP listelerinden aday olan bazı isimlerin geçmişte bu konudaki duruşlarını yazdı.
Gazeteci Hulki Cevizoğlu'nu örnek gösteren Oğur, "En zor zamanlarında karşılarında olduğu başörtülü kadınların oylarıyla Meclis’e girmesi kesin. Halbuki şu ana kadar geçmişine dair tek bir özeleştiri yapmadı. AK Partili olup, Erdoğan’ı sorgusuz destekledikten sonra bütün geçmiş günahları affedildi, kimse de ondan samimiyetinden şüphe edilebilecek bir özeleştiri dahi istemedi. Ona haklar otomatik olarak helal oldu" dedi.
Gazeteci Şebnem Bursalı'ya işaret eden Oğur, "O da 28 Şubat döneminde laiklik ve irtica paranoyalarını manşetlerinden düşürmeyen Yeni Asır gazetesinin Ankara temsilcisiydi. 27 Nisan döneminde de Cumhuriyet mitinglerine destek vermiş, sonra patronaj değişikliğiyle herhangi bir açıklama yapmadan ya da helallik istemeden iktidar cephesine geçivermişti. Muhtemelen İzmir’deki seçim kampanyasında rakibi olan CHP’li adayları yeterince Atatürkçü ve CHP’li olmamakla suçlayacak ve bir ay sonra da Ayşe Böhürler ile birlikte Meclis’te AK Parti sıralarında oturacak" ifadesini kullandı.
Oğur, şu ifadeleri kullandı:
"28 Şubat yıllarında Rekabet Kurumu başkanı olarak kurumdaki dindar yöneticileri pasif görevlere atayan, 2007’de Hayrunisa Gül’e resmi görevlerde başını açmasını tavsiye eden eski CHP milletvekili Aydın Ayaydın’ın kızı da, babasının referansıyla İstanbul’dan AK Parti milletvekili oluyor.
Yine CHP’den yeterince laik ve Atatürkçü olmadığı için ayrılan, genç bir teğmen olarak AK Parti iktidarına karşı faaliyetler içinde bulunmuş, İzmir AK Parti milletvekili ve seçilecek sıradan adayı Mehmet Ali Çelebi’nin de önüne kimse böyle zor sınav kağıtları koymadı. CHP’nin Atatürk’ün yolundan saptığını söylerken, başörtüsü yasakları, 28 Şubat, 27 Nisan hakkında ne düşündüğünü kimse merak etmedi. Erdoğan’ı sorgusuz desteklemesi yetti.
Çünkü artık en büyük dava lidere sadakat. Haklar onlara tek bir sual sorulmadan otomatik olarak helal.
Kılıçdaroğlu’nun suçu ise bu CHP zihniyetiyle hesaplaşmak, başörtüsü yasakçılığının sembol isimlerini partiden tasfiye etmek, CHP’yi Hulki Cevizoğlu’nun, Mehmet Ali Çelebi’nin aday olamayacağı, Muharrem İnce’nin ayırılıp parti kurmak zorunda kalacağı bir parti haline getirmek, başörtüsü konusunda hata yaptık demek, muhafazakarlardan kapılarına kadar gidip helallik istemek oldu.
Böyle çetin işlere kalkışıp, seçimler öncesi kafa karıştırınca da, bunu yapan ilk CHP lideri olmasının tarihsel değeri, kendi mahallesine rağmen gösterdiği çaba bile bir takdiri hak etmedi.
Ona haklar otomatik olarak helal olmadı."
Yazının tamamı için tıklayın.