Yeni Şafak yazarı Selçuk Türkyılmaz, “Alnınız kirliyse seccade neye yarar!” başlıklı yazı kaleme alan Karar yazarı Akif Beki’ye, “Alnınız kirliyse seccade neye yarar’ başlığı durduğu yerde durmaz. Bir gün gelir onu nereye koyacağınızı bilemezsiniz. . Bu türden aforizmalarla oldukça sert bir karşıtlığın tarafı olarak kendinizi yeniden inşa ettiğinizi fark ettiğinizde çok geç olacak” diye seslendi.
Türkyılmaz, yazısında, “Seccade olayında Kemal Kılıçdaroğlu’yla yanındakilerin hatasıyla ilgili küçük bir ayrıntı üzerinde fazlaca durulmuyor. Gerçi Ömer Lekesiz Ağabey, Taraf/Karar benzerliğini ve devamlılığını vurgulayarak sağ muhafazakârların fetva makamı gibi çalıştıklarını ifade ettikten sonra bu konuya dâhil olmanın anlamı yoktu fakat iş “alnınız kirliyse seccade neye yarar” boyutuna taşınınca birkaç söz etmek gerekti. Anılan gazetede yayımlanan yazı başlığının kaynağını ve ne anlama geldiğini bu ülkede yaşayıp da bilmeyen, herhâlde, çok kişi bulunur. Hamiyet-i diniye karşısına çıkarılan “kalbiniz temiz olsun” cümlesi ile benimsedikleri yeni hayatı meşrulaştırmak isteyenler, sorumluluğu da davranışlarını beğenmedikleri birkaç kişinin omuzlarına yıkardı. Aslında bilerek ya da bilmeyerek sert bir karşıtlığın tarafı olarak kendilerini yeniden inşa ederlerdi. Bu açıdan Taraf/Karar cenahında meydana gelen inşa faaliyeti, izlenmeye değer bir durumdur” ifadesini kullandı.
Türkyılmaz, şunları kaydetti:
“Seccade olayında Kemal Kılıçdaroğlu’yla yanındakilerin hatasıyla ilgili küçük bir ayrıntı üzerinde fazlaca durulmuyor. Gerçi Ömer Lekesiz Ağabey, Taraf/Karar benzerliğini ve devamlılığını vurgulayarak sağ muhafazakârların fetva makamı gibi çalıştıklarını ifade ettikten sonra bu konuya dâhil olmanın anlamı yoktu fakat iş 'alnınız kirliyse seccade neye yarar' boyutuna taşınınca birkaç söz etmek gerekti. Anılan gazetede yayımlanan yazı başlığının kaynağını ve ne anlama geldiğini bu ülkede yaşayıp da bilmeyen, herhâlde, çok kişi bulunur. Hamiyet-i diniye karşısına çıkarılan 'kalbiniz temiz olsun' cümlesi ile benimsedikleri yeni hayatı meşrulaştırmak isteyenler, sorumluluğu da davranışlarını beğenmedikleri birkaç kişinin omuzlarına yıkardı. Aslında bilerek ya da bilmeyerek sert bir karşıtlığın tarafı olarak kendilerini yeniden inşa ederlerdi. Bu açıdan Taraf/Karar cenahında meydana gelen inşa faaliyeti, izlenmeye değer bir durumdur.”