Zaman kayyum atanmasını ve polisin gazetenin binası önündeki protestoculara yaptığı sert müdahaleyi değerlendiren Ali Nur Kutlu mahlaslı Yeni Şafak yazarı "Yoksa, Zaman Gazetesi'ne kayyum atandığı için ağlama. Kendi düşen ağlamaz. Şimdi acı gerçekleri kabullenme zamanı. Ağlama ey şakirt" dedi. Kutlu, yazısında "Darbe yapanlara karşı ne olmasını bekliyordun? Acı gerçeği kabullenmek zordur biliyorum. Bunların hepsinin olacağını sana yazmıştım. Bu çok olağanüstü bir tespit değildir. Birçok kişi bunların olacağını söylemiştir de, sen buna inanmak istemedin" ifadelerine yer verdi.
Ali Nur Kutlu mahlaslı yazarın Yeni Şafak'ın bugünkü (6 Mart 2016) nüshasında yayımlanan yazısı şöyle:
Bu cümleyi kurmak, böyle hitap etmek istemezdim sana ama acı gerçekleri kabullenme zamanı geldi.
Zaman Gazetesi'ne kayyum atanmasından sonra yaşananları izledim. Senin gibi tabandan gelenlerin yaşadıklarına üzüldüm. Ancak, sanki bunlar hiç başına gelmeyecekmiş gibi, sanki beklenmedik bir şey yaşanıyormuş gibi davranan Cemaatin elit şakirtlerine de şaşırdım. Oysa hepsi, yani Cemaatin önde gelenlerinin hepsi, bu durumu yaşayacaklarını biliyorlardı. Ama bilmiyormuş gibi davrandı.
Darbe yapanlara karşı ne olmasını bekliyordun?
Acı gerçeği kabullenmek zordur biliyorum. Bunların hepsinin olacağını sana yazmıştım. Bu çok olağanüstü bir tespit değildir. Birçok kişi bunların olacağını söylemiştir de, sen buna inanmak istemedin.
Ey şakirt, devletin kurumlarına karşı, hükümetine karşı, onun kadrolarına karşı alenen darbe girişiminde bulunan insanların başına ne gelmesini bekliyorsun ki? Biliyorum sen, “yolsuzluk, rüşvet ve hırsızlık operasyonu yapılıyordu” diyenlere inanıyorsun.
Hiçbir zaman da, “Bir dakika, madem yolsuzluk meselesi var, MİT Müsteşarı'na neden tutuklama operasyonu yapıldı, neden devletin en üst düzey yöneticilerinin kriptolu telefonu dinlendi, neden gizli güvenlik toplantıları kaydedildi, neden binlerce insan dinlendi” diye hiç sormak istemedin. Sorsan, çelişkilerin başlayacağını ve ardından acı gerçeklerle karşılaşacağını biliyordun. İnanmak istemedin, hatta sahip çıktın, savundun, saldırının bir parçası oldun.
Cemaatinin içinde gizli bir grup aleni olarak darbe girişiminde bulundu, hem de tüm gücüyle. Zaman Gazetesi de bunun algı merkezi, yönlendirme merkezi ve amiral gemisiydi. Kaybettiler, başaramadılar ve şimdi adalete hesap verme vakti geldiği için bunlar yaşanıyor. Daha da yaşanacak çok şey var. Devlet, kendisini yıkmak isteyen bir organizasyonu böyle bırakmaz. Dua edin de AK Parti iktidarı devam etsin, aksi takdirde yerine gelecek başka bir iktidar, bu cemaate ve tüm üyelerine yaşam hakkı bile tanımayacaktır.
Soğukta titreyen çocuk ve onun emeğini sömürenler
Zaman Gazetesi'nin önünde yaşananlara, sosyal medyada yazılanlara baktın mı? Yüzbinlerce üyesi olan Cemaatin ne kadar az sayıda üyesi gazete önündeydi. Neden gitmedi insanlar biliyor musun? Çünkü taban da usandı artık. Zaman'ın egosu şişik, ukala ve tuzu kuru yöneticilerinin tavırlarından usandı. Bu gazete ki hepinizin çocuğu gibi, bin bir zahmetle büyütüldü.
Yıllar önce, bir kış günü, Beşiktaş vapur iskelesinde soğuktan titreyen bir öğrencinin, abone yapmak için çırpındığını görmüştüm. Ekrem Dumanlı da bir yazı yazmıştı, “biz bu çocuğun sayesinde ayakta duruyoruz” diye. Evet o çocuk ve onun gibi binlerce çocuk, aileleriyle birlikte o gazeteyi bu hale getirdi. Sonra?
İllegal bir örgütün bültenine, insanlara iftira atan, suçlayan, sürekli kavga eden bir örgütün bültenine dönüştü gazete. Yazarlarının kişisel kavgaları, intikam istekleri, nefretleri sayfalarında akıp durdu. Sen de, ben de herkes rahatsız oldu bundan. Sonunda Ekrem Dumanlı bu yüzen görevden alındı.
Nerede CHP, HDP, Doğan Medyası?
Gazetenin önünde bir avuç şakirt ve çalışanlardan başka kimsenin olmaması dikkatini çekti mi? Hani utanç duyulacak ittifaklar kurulan HDP? Hani iç içe geçilmiş CHP? Hani MHP? Hani Doğan medyasının yazarları, hani Can Dündar, hani tüm ittifak kurulan çevreler? Hiçbiri gelmedi o gece.
Yalnız başına kaldı, yalnız başına kaderiyle yüzleşti oradakiler. Eminim birkaçı uzaktan laf edecek, beyanat verecekler, hepsi bu. Şimdi PKK ile ittifak yapıyorlar, hükümeti devirmek için. Onlar sizi kullandı, AK Parti'yi yıkmak için koç başı yaptı ve yıkamayınca sizi oracıkta bıraktılar. Siz bunun farkına hala varmadınız.
Başörtülü kadınları yine öne sürdüler
Sizi tahrik edenlere, sizi teşvik edenlere ve sizi bir savaş için bileyenlere bakın. Kim bunlar ve neredeler? Sosyal medyada en çok küfür eden, en çok bağıran ve kavgayı en çok körükleyenler hep yurt dışındaki 'prens şakirtler'. Siz görevini yapan polise direnin, hakaret edin, arbede çıksın, onlar da İngilizce tivit atıp ülkeyi Batı'ya şikayet etsin.
O başörtülü kadınları oraya getirip, polisin önüne diken, kavga ettiren, sonra da fotolarını çekip, Ajans France Press üzerinden dünyaya servis ettirenler kadar alçak kimse var mıdır? Onlar yurt dışında rahat odalarından bu başörtülü kadınların yere düşmesini, gaza maruz kalmasını suiistimal ederken, o başörtülü kardeşlerimiz acı çekiyordu. Hiç mi tepkin yok bu utanç verici duruma?
'Özgür basın susturulamaz', 'insanların malına el konulamaz', 'çocuğum gibi olan bu gazete kapatılamaz'... Bunları söyledikçe öfkeleniyorsun, nefretin artıyor hükümete karşı. Sen de ben de, hepimiz de biliyoruz ki Zaman Gazetesi'nin habercilik derdi asla olmadı. Cemaatin yayın organıydı, algı merkeziydi, organizasyon merkeziydi. Son zamanda ise örgüt bültenine dönmüştü. Tirajının gerçek olduğunu söyleyenlere sen de tebessüm ediyorsun. O tiraj fedakar cemaat üyelerinin maaşlarından, rızıklarından arttırdıkları paralarla yapılan abonelerdi ve çoğu gazeteyi görmüyordu bile. Sonra en çok satan gazeteye el konuldu demek tuhaf olmuyor mu sence de?
Ey Şakirt, ağlayacaksan başka şeye ağla
O gazeteyi kin ve nefret sütunlarına döndüren yazarların, yayın yönetmenlerin ve yöneticilerin ağlamaya hakkı yok. Tucay Opçin, Adem Yavuz, Ekrem Dumanlı gibi tipler kaçtıkları ülkelerden timsah gözyaşı döküyor sadece. Hesap verecekler, hem de kaçtıkları o ülkelerden getirilip burada adalete hesap verecekler.
Ağlayacak biri varsa, o da Cemaatin ibadetle uğraşan senin gibi tabanıdır. Ama sizi kandıranları fark etmediğiniz için ağlamalısın. Başörtülü bacılarımızı eylemlerde kullananlarını görmediğin için ağlamalısın. Bu Cemaatin içinde gizli bir ekibin darbe girişimini fark etmediğin için, hiç bir söze kulak asmadığın için ve hiç şüphe etmediğin için ağlamalısın. Senin masum duygularını sömürüp, kişisel intikam ve kavgasına malzeme yapanları ayrıt edemediğin için ağlamalısın.
Yoksa, Zaman Gazetesi'ne kayyum atandığı için ağlama. Kendi düşen ağlamaz.
Şimdi acı gerçekleri kabullenme zamanı.
Ağlama ey şakirt.