Yeni Şafak yazarı Hüseyin Likoğlu, “Türkiye’de son 30 yılda medya kuruluşlarında yöneticilik ve yazarlık yapanların mal varlıklarının araştırılması için TBMM’de bir araştırma komisyonu kurulmalı. Bu komisyon aynı zamanda yeni nesil medya kuruluşlarının para kaynaklarını da araştırmalı” dedi.
Organize suç örgütü lideri olmaktan hüküm giyen Sedat Peker’in gazetecilerle ilgili iddialarını ve gündemde olan yabancı devlet ve vakıfların fonlarını hatırlatan Likoğlu, gazeteciliğin kamu görevi olduğunu belirterek, “Yasama, Yürütme ve Yargı erkinden sonra medyanın geldiği varsayılarak, medyaya Dördüncü Kuvvet deniliyor” dedi.
Medyanın, 27 Mayıs,12 Eylül darbeleri ile 28 Şubat ve 27 Nisan e-muhtırasında başrol oynadığını yazan Likoğlu, "Medyanın bu kadar kirletildiği bu ülkede maalesef hiçbir gazeteciye doğru dürüst hesap sorulmadı” diye yazdı.
Darbe yapan askerlerin yargılandığını belirten Likoğlu, “28 Şubat’ın maşalarına, medya ayağına henüz kimse bir hesap sormadı. Hatta o dönemin kudretli maşası gazeteciler bugünlerde ahkâm kesiyor” dedi.
“Gerek suç örgütü elebaşı Peker’in iddiaları, gerekse fonlama iddiaları üzerinden yepyeni bir fırsat doğdu. Bu fırsat iyi değerlendirilebilirse vesayetin tabutuna son çiviyi de çakmış oluruz” diyen Likoğlu, “Bunca yalan haberden, algı operasyonlarından, manipülasyondan şikâyet ediyoruz. Peki, şikâyet ettiğimiz bu sorunların kaynağı nedir, kimdir? Şüphesiz medya kuruluşları ve yöneticileri” dedi.
28 Şubat sürecinde medya sahipliği konusunda çeşitli düzenlemelere gidildiğini hatırlatan Likoğlu, özetle şöyle devam etti:
"Biz 28 Şubat sürecinden ders çıkararak, medyanın finansmanı konusunda bazı adımlar attık.
Peki, aynı hassasiyet bugün ne durumda? Yabancılar tarafından fonlanan medya kuruluşları cirit atıyor ülkemizde.
Geldiğimiz nokta çok net bir şekilde objektifin önüne şunu koyuyor: Medya kuruluşlarının sermayeleri ve o medya kuruluşlarının yöneticilerinin mal varlığı.
Türkiye’de son 30 yılda medya kuruluşlarında yöneticilik ve yazarlık yapanların mal varlıklarının araştırılması için TBMM’de bir araştırma komisyonu kurulmalı. Bu komisyon aynı zamanda yeni nesil medya kuruluşlarının para kaynaklarını da araştırmalı. Konvansiyonel bir medya kuruluşunun sahibi bir şirket, Türkiye’de normal ticaret kanunları gereği vergisinden çalışma hayatına, her alanda denetime tabi tutuluyor.
Ama yabancı fonlarla beslenen medya kuruluşlarının nasıl fonlandığı, niye fonlandığı, fonların hangi maksatla kullanıldığını bilmiyoruz. Bizim vatandaşlarımızın bulunduğu ülkelerdeki din görevlilerimize casus muamelesi yapanlar, Türkiye’de medya patronu.
Enformasyon savaşlarında kazaya kurban gitmemek için gerekli adımlar zaman kaybedilmeden atılmalı, öncelikle son 30 yılda medyada yöneticilik ve yazarlık yapanların mal varlıkları en ince ayrıntısına kadar araştırılmalı ve medyanın finansmanı şeffaf hale getirilmeli."
Yazının tamamını okumak için tıklayın