Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan, bugünkü yazısında Türkiye'deki mültecilere yönelik açıklamaları değerlendirdiği yazısında "Mülteci-göçmen karşıtlığı, daha doğrusu ‘bir insan topluluğuna sadece var olup var kaldıkları için öfke duyma kabiliyeti’, çok kolay şekilde Kürt düşmanlığına, Alevi düşmanlığına, dindar insan düşmanlığına, seküler insan düşmanlığına… Hâsılı bütün insan topluluklarına karşı düşmanlığa kolayca, kasıtsız ve dolaysız şekilde yansıtılabilir. Çünkü çocuklarımız, gençlerimiz o esnada nefret etmeyi öğrenmiş olurlar” dedi.
Kurban Bayramı’na çok feci bir mülteci/göçmen düşmanlığı girildiğini belirten Kılıçarslan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Suriyeli mültecilere yönelik, “Evlerine göndereceğiz” sözünün ardından mültecilere yönelik saldırıların gerçekleştiğini yazdı.
“Olaylar öyle bir gelişti ki biri henüz 15 yaşında olan iki Suriyeli işçinin hayatını kaybetme haberini ‘bugün biriniz, bir gün hepiniz geberirsiniz inşallah’ nidalarıyla karşılayan insanlar gördü bu göz” diyen Kılıçarslan, yazısına şöyle devam etti:
“Başka bir patikadan ilerleyeyim. Genç insanlarımızın, bizim çocuklarımızın ‘mülteci/göçmen’ üzerinden ağına düştükleri faşizm, bizi tehlikeli, çok tehlikeli bir yere götürecek. Bir türlü ergenliğini atlatamamış, hep 14 yaşında bir çocuk gibi davranan Kamalist ideolojinin arayıp da bulamadığı atmosfer, ‘öteki’nden nefret eden ırkçı/faşistlerle dolu bir atmosferdir ve ne yazık ki bu atmosfer günden güne, andan ana cepheyi genişletmektedir.
Bir başka yoldan ilerleyeyim. Eşcinsel ve vegan olan; eşcinsel ve vegan olunca bütün insanların kendisini ötekileştirdiğini düşünerek var olup var kalabilen bir adet ‘insanımsı’, rahat rahat ‘hayvan öldürmek yerine insan yaşatın. Kurban için ayırdığınız paraları SMA’lı çocuklara yollayın’ yazabiliyor. Bunun, çirkin, leş, aşağılık bir ötekileştirme olduğunun farkında bile değil zira ‘öteki’ne karşı geliştirilen faşist tepkilerin ‘izin verilen alanı’nda yaşayıp gidiyor. Yaptığının ne anlama geldiği üzerine asla düşünmeyen binlerce, on binlerce “minik faşist” yetişiyor memlekette.
Bu yönlendirilmiş, izin verilen, dahası teşvik edilen faşizmin yıkıcı, berbat sonuçlarıyla şimdiden yüzleşmezsek yarın geç, çok geç olacak.
Mülteci/göçmen karşıtlığı, daha doğrusu ‘bir insan topluluğuna sadece var olup var kaldıkları için öfke duyma kabiliyeti’, çok kolay şekilde Kürt düşmanlığına, Alevi düşmanlığına, dindar insan düşmanlığına, seküler insan düşmanlığına… Hâsılı bütün insan topluluklarına karşı düşmanlığa kolayca, kasıtsız ve dolaysız şekilde yansıtılabilir. Çünkü çocuklarımız, gençlerimiz o esnada nefret etmeyi öğrenmiş olurlar.
‘Herhangi bir nesnel gerekçe olmadan, herhangi bir geçerli sebep olmadan insan topluluklarına yönelen öfke’ yakın gelecekte memleketin en ciddi sıkıntısı haline gelecek."
Yazının tamamını okumak için tıklayın