Gündem

Yeni Şafak yazarı: AK Parti içindeki İnönüler, Erdoğan'ı izole etmek için CHP ile koalisyonu savunuyor

'Cemaatin elinde rehin olanlar, Erdoğan'ı tasfiye etmeye çalışıyor'

03 Ağustos 2015 15:01

Yeni Şafak yazarı Hüseyin Likoğlu, AKP ile CHP arasındaki koalisyon görüşmeleriyle ilgili olarak, “AK Parti ile CHP'nin koalisyon görüşmesini fırsat bilen birileri Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı izole etmenin hesabını yapıyor. AK Partili titrini taşıyan bu birileri, İnönü misali Erdoğan'ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne hapsedebilir miyiz düşüncesiyle CHP ile koalisyonu var gücüyle savunuyor” dedi.

Likoğlu, “Dertleri 'aman ülke hükümetsiz kalmasın' olsa bir nebze sineye çekilir. Ancak öyle değil. Kendi ikballeri ve geçmişteki günahlarını kamufle için bunu yapıyorlar. Bahaneleri de hazır. 'CHP ile koalisyon kurduk. Tayyip Erdoğan kenara çekilsin' CHP ile iyi niyetli ve uzun süreli bir koalisyon ülke için yararlı olabilir. Fakat burada hesap faklı!” görüşünü dile getirdi.

Yeni Şafak yazarı, “Erdoğan'ı izole etmek için CHP ile koalisyonu savunanlara bakıldığında bütün yollar Fetullah Gülen Cemaatine çıkıyor. Kimi paralel yapıya büyük imkanlar tanımış, kimi paralel yapıyla ortaklıklar kurmuş, kiminin çocukları hala o ortaklığı sürdürüyor, kimileri de Cemaatle hısım olduğu için Erdoğan'a hasım olmuş. Şu veya bu nedenlerle hala Cemaatin elinde rehin olanlar, Erdoğan'ın tasfiye edilmeden kurtulamayacaklarını bildikleri için CHP ile kurulacak koalisyonla Erdoğan'ı izole ederek tasfiye sürecini başlatmanın hesabını yapıyorlar” ifadelerini kullandı.

Hüseyin Likoğlu’nun Yeni Şafak’ın bugünkü (3 Ağustos 2015) nüshasında, “AK Parti’deki İnönüler” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

Mustafa Kemal Atatürk ile İsmet İnönü arasında yaşanan görüş ayrılığı nedeniyle İnönü'nün Atatürk'ü Dolmabahçe ve :Çankaya köşkünden izole ettiği iddia edilir. Bazı tarihçiler, 1937'de Başvekillikten azledilen İnönü'nün Atatürk'ün ölümünden bir gün sonra 11 Kasım'da Cumhurbaşkanı seçilmesini dikkat çekici bulurlar. Konumuz Atatürk-İnönü ilişkisi değil, sadece bir atıf için böyle bir hatırlatmada bulundum.

Konumuz koalisyon.

Malum 7 Haziran seçimlerinde hiçbir parti tek başına iktidar olma çoğunluğunu elde edemedi. Dolayısıyla Meclis Başkanlık Divanının oluşmasından sonra koalisyon görüşmeleri başladı. AK Parti ile CHP'nin koalisyon görüşmesini fırsat bilen birileri Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı izole etmenin hesabını yapıyor. AK Partili titrini taşıyan bu birileri, İnönü misali Erdoğan'ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne hapsedebilir miyiz düşüncesiyle CHP ile koalisyonu var gücüyle savunuyor. Dertleri 'aman ülke hükümetsiz kalmasın' olsa bir nebze sineye çekilir. Ancak öyle değil. Kendi ikballeri ve geçmişteki günahlarını kamufle için bunu yapıyorlar. Bahaneleri de hazır. 'CHP ile koalisyon kurduk. Tayyip Erdoğan kenara çekilsin' CHP ile iyi niyetli ve uzun süreli bir koalisyon ülke için yararlı olabilir.

Fakat burada hesap faklı!

Erdoğan'ı izole etmek için CHP ile koalisyonu savunanlara bakıldığında bütün yollar Fetullah Gülen Cemaatine çıkıyor. Kimi paralel yapıya büyük imkanlar tanımış, kimi paralel yapıyla ortaklıklar kurmuş, kiminin çocukları hala o ortaklığı sürdürüyor, kimileri de Cemaatle hısım olduğu için Erdoğan'a hasım olmuş. Şu veya bu nedenlerle hala Cemaatin elinde rehin olanlar, Erdoğan'ın tasfiye edilmeden kurtulamayacaklarını bildikleri için CHP ile kurulacak koalisyonla Erdoğan'ı izole ederek tasfiye sürecini başlatmanın hesabını yapıyorlar.

Hele son zamanlarda bazı tipler türedi ki, Erdoğan düşmanlığında CHP'liler ellerine su dökemez. TV'de Erdoğan'ın konuştuğunu gören bir danışmanın 'yine mi bu adam konuşuyor' ifadeleriyle dile getirdiği tepkiyi görseniz CHP'lileri mumla ararsınız.

CHP cephesinde ise farklı bir hesap var. Erken seçimin kaçınılmaz olduğunu gören CHP yönetimi AK Parti ile koalisyona çok sıcak bakıyor. 14 ilke açıklayan CHP, bu sayıyı 5'e düşürdü. Son olarak CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu “Her türlü ödünü vermeye hazırız” dedi. Keşke bütün bunlar iyi niyetli ve uzun vadeli bir koalisyon için atılan adımlar olsa. CHP yönetimi çok ince bir strateji izliyor. CHP, bu şartlarda erken seçime gitmek istemiyor. Mevcut şartlarda bir erken seçimin en büyük kaybedeni CHP olur. Bu yüzden CHP üç aşamalı bir yol haritası oluşturdu kendine.

1- Ülkeyi hükümetsiz bırakmamak için AK Parti ile koalisyon kurmak.

2- Olağan Kurultaya hükümet ortağı olarak gitmek ve partiyi dizayn etmek.

3- Eğer koalisyon yürümezse yolsuzluk başta olmak üzere çeşitli provakatif iddialarla hükümetten çekilerek, seçime o şartlarda gitmek.

“Ne tiyeceğini pen da merak edeyirum”

Temel, cinayet işlemiş suçüstü yakalanmış. Polisler, Temel'i kelepçeleyip yaka paça götürürken, Temel “Avukatımı istiyorum” diye haykırmış. Polis, Temel'e “Herşey ortada cinayetin senin işlediğin açık. Silah senin elinde. Niye avukat istiyorsun. Avukat ne diyecek” diye sormuş. Temel de “Pen da oni merak edeyirum” demiş.

PKK terör örgütü, özellikle 7 Haziran seçimlerinden sonra gemi azıya aldı, Suruç katliamından sonra da kalleşçe infazlara başladı. Yatağında uyuyan iki polisi ensesine susturucu takılmış silahla infaz etti. Diyarbakır'da kaza ihbarında bulunup olay yerine gelen polise tuzak kurarak infaz etti. Malazgirt'te Binbaşıyı eşi ve çocuğunun yanında katletti. Her gün şehit haberleri ile uyanıyoruz. Ben de Temel gibi PKK'nın avukatları ne diyecek diye merak etmiyorum. Ne söyledikleri belli! Neredeyse PKK'nın cinayetlerini bile 'Tayyip Erdoğan yaptırdı' diyecekler. Ama bir şeyi merak ediyorum bu kadar yüzsüz nasıl olunabilir?

Bütün bu cinayetler üzerine Türkiye PKK'ya karşı operasyon başlatınca her gün çözüm süreci bitsin duasına çıkanlar birden barışsever kesildi. Ama onların barışseverliği farklı. Eğer kavgaya tutuşmuş iki taraftan birinin dayak yemesini istiyorsan, kavgayı ayırıyormuş gibi yapıp dayak yemesini istediğin tarafın elini kolunu çekiştirirsin. O sırada karşı taraf da rahatça dayak atar. Bugünlerde barışsever diye ortaya çıkanlar da Türkiye'yi dövdürmek için 'kavgayı ayırıyorum' ayağına Türkiye'yi engelleyip PKK'nın önünü açmaya çalışıyor.

Vah benim Kürt kardeşimin haline

THDP eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kandil'e yönelik operasyonlarda yaralandığı iddia edilen abisi Nurettin Demirtaş için “Abim Kandil'de değil. Kendisi IŞİD'e karşı bedelli askerlik yapmıyor. Halkının onuru için direniyor. Ölebilir de yaralanabilir de” demiş. Nurettin Demirtaş Türkiye'de askerlik yapmamak için çürük raporu almıştı. Eğer Kürt halkının onuru bu çürük zihniyete kalmışsa vah benim Kürt kardeşimin haline.

İlgili Haberler