Hükümete yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak gazetesi, İş Bankası yönetimindeki üyelerinin Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan tarafından atanması gerektiğini yazdı. Böyle bir değişikliğin İş Bankası’nı siyasetten kurtaracağını iddia eden gazetenin birinci sayfasında yer alan talebi, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’nın yanısıra AKP Genel Başkanlığı görevini de yapması dolayısıyla anlaşılmadı.
TIKLAYIN - Erdoğan'ın açıklamalarının ardından İş Bankası hisselerinde sert düşüş!
Erdoğan, Azerbaycan ziyaretinin dönüşünde gazetecilere yaptığı açıklamada CHP’nin İş Bankası’ndaki hisselerinin Hazine ve Maliye Bakanlığı’na devredilmesi gerektiğini söylemişti. İş Bankası, kurumun siyasete malzeme edilemeyecek kadar önemli olduğunu söylerken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da 12 Eylül darbesinin mimarı Kenan Evren’in Erdoğan’ın sözünü ettiği ‘devir’ işlemini yaptığını ancak bunun daha sonra mahkeme tarafından iptal edildiğini söylemişti. Erdoğan’ın bu açıklamalarından sonra İş Bankası hisselerinde sert düşüş yaşanmıştı.
TIKLAYIN - İş Bankası'ndan Erdoğan'ın açıklamalarına yanıt: Siyaset malzemesi değiliz!
Yeni Şafak gazetesinde yer alan haber şöyle:
Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın gündeme getirdiği İş Bankası yönetimindeki CHP’li dört üyenin Cumhurbaşkanı tarafından atanması teklif ediliyor. “Atatürk hisseleri” olarak bilinen bankanın yüzde 28 hisselerini temsilen CHP tarafından atanan yönetim kurulu üyelerinin bundan Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmesinin en uygun yöntem olduğu ifade ediliyor. İktisatçılar ve tarihçiler; mevcut yapının İş Bankası’na zarar verdiğini de vurguluyor. Yeni Şafak’ın tarih araştırmalarıyla bilinen yazarı Abdullah Muradoğlu, “Atatürk Hisseleri”ni temsilen İş Bankası yönetiminde görev yapan dört üyenin Cumhurbaşkanı tarafından belirlenip atanması gerektiğini söylüyor.
TIKLAYIN - CHP-İş Bankası ilişkisi ne, parti bankadan kâr payı alıyor mu?
ATATÜRK’ÜN VASİYETİ BÖYLE YERİNE GELİR
Atatürk’ün vasiyeti açık olduğunu ifade eden Muradoğlu, “İş Bankası’ndaki nakit ve hisselerinden sağlanan nemalar iki kurum arasında paylaştırılacak. Bu paylar otomatik olarak banka tarafından her iki kuruma aktarılabilir. Atatürk’ün hisselerini temsil edecek yönetim kurulu üyelerini de Cumhurbaşkanı seçebilir. Böylece hem Atatürk’ün vasiyeti yerine gelir, hem mirası tartışma konusu olmaz” dedi.
TIKLAYIN - CHP'den Erdoğan'ın İş Bankası açıklamasına yanıt
CHP DE RAHATLAR
Bugünkü haliyle CHP’nin İş Bankası’nın üçüncü ortağı gibi göründüğünü belirten Muradoğlu, şunları kaydetti: “CHP’nin yönetim kuruluna verdiği üyeler, bankanın her türlü işleminden sorumlular. CHP, Atatürk’ün nakit ve hisselerini satma ve harcama yetkisine sahip olmasa bile neticede bankacılık yapan tek parti. Atatürk’ün hisseleriyli ilgili tasarruf, vasiyetine uygun olarak Cumhurbaşkanlığı tarafından yerine getirilebilir. Böylece CHP, bankacılıkla değil, sadece siyasetle iştigal eder. İş Bankası Türkiye’nin en büyük bankası olarak büyük şirketlerle iş ve kredi ilişkisi içinde. Bu realite CHP’nin başını ağrıtabilir.” Muradoğlu, bu teklifi 2006’da Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanlığı döneminde de yaptığını hatırlattı.
İŞ BANKASINA ZARAR VERİYOR
Ekonomist Prof. Dr. Osman Altuğ, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklamayı bir temenni olarak yorumladı. Türkiye’de siyasi partilerin örtülü şekilde paydaş oldukları bir yığın şirket ve firma olabileceğini ifade eden Altuğ, “Paylar partinin üzerinde gözükmüyordur ama partinin belirlediği güvenli kişiler üzerinde gerçekleşir. Buna tüzel kişilik kendisi karar verir. Bu durum İş Bankası’na zarar verici bir olay. Sonuçta İş Bankası Türkiye Cumhuriyeti’nin öz varlıklarından bir tanesidir” diye konuştu.
YÖNETİM KURULUNDA PARTİLİ OLMAMALI
Burada rahatsız edici olan konunun İş Bankası yönetim kurulunda CHP’nin temsil edilmesi olduğuna işaret eden Altuğ, “Temsil edilip edilmeme konusunda karar verecek olan İş Bankası Genel Kurulu’dur. Buna ne cumhurbaşkanı ne TMSF ne de BDDK karar verir. İş Bankası bağımsızlığını korumak mecburiyetindir. Genel kurul bankayı bu tarz siyasi polemiklere alet etmemelidir” dedi.
Kılıçdaroğlu da üç yıl görev yapmış
İş Bankası hisseleri tartışmasına CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da dahil oldu. 2018-2019 eğitim öğretim yılının başlaması dolayısıyla Ankara’da Pursaklar Ülker İlkokulu’nu ziyaret eden Kılıçdaroğlu, konunun sorulması üzerine “Sayın Erdoğan’ın ‘CHP’nin İş Bankası’ndan para almadığını’ söylemesi güzel bir olay. Çünkü biz para almıyorduk ama onu anlatamıyorduk bir türlü. Biz gerçekten hiçbir para almıyoruz. Biz İş Ban- kası’nın ortağı da değiliz. Biz sadece ve sadece Mustafa Kemal Atatürk’ün hisselerinin temsilcisiyiz” dedi CHP İş Bankası yönetim kuruluna 3 yıl için 4 üye teklif ediyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu. 1999-2002 yılları arasında CHP kontenjanından İş Bankası Yönetim Kurulu üyeliği yaptı.
“İş yapış biçimimiz bellidir”
İş Bankası, dün konuyla ilgili açıklama yaptı. Açıklamada, “Atatürk hisselerinin mülkiyet ve temsilinin vasiyet, yasalar ve yargı çerçevesinde Türkiye İş Bankası tüzel kişiliğinden bağımsız olarak belirlendiği açıktır” denildi. Atatürk hisselerinin geçmişten günümüze CHP ve Hazine tarafından birlikte ya da ayrı ayrı temsil edildiği durumlar olduğuna işaret edilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Ancak bunun bankamızın faaliyetleri ve iş yapış biçimi üzerinde herhangi bir etkisi söz konusu değildir” İş Bankası Hisseleri dün yüzde 5,8 değer kaybetti.
Bu yapı etik değil
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Hukuk Bilimleri Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Engin Selçuk ise CHP’nin söz konusu hisseleri devretmesi önerisinde bulundu. Konun kamu denetimi kısmına da dikkat çeken Selçuk, “Söz konusu hisseler Atatürk’ten miras kalmış o konuda söylenecek çok bir şey yok. CHP’nin bence bu hisaseleri bir an önce devretmesi, vazgeçmesi gerekir. Hukuka ayrı bir durum yok onu çok açık bir şekilde söyleyeyim. Ama siyasi etikle bunu bağdaştırmak çok doğru değil. Burada en temel sıkıntı şu: evet siyasi partiler ticari faaliyette bulunamazlar ama bu tür gelirleri Sayıştay’ın mali denetimine tabii. Daha doğrusu mali denetimi Anayasa Mahkemesi yapıyor. Fakat sorun Anayasa Mahkemesi’nin Türkiye’de siyasi partilerin bu mali denetimini şimdiye kadar çokta sağlıklı yapamamasından kaynaklanıyor” dedi.