Kültür-Sanat

Yeni Arayış sınırsız, sansürsüz ve ön yargısız düşünceler için yola çıktı!

Okuyucularına taze, bütüncül ve zihin açıcı analizler sunmayı hedefleyen Yeni Arayış, yayın hayatına başladı

19 Ağustos 2015 22:23

Akademisyen, analist, gazeteci ve araştırmacı geçmişine sahip birçok kişinin bir araya geldiği Yeni Arayış, yayın hayatına başladı. "Çevre ve Enerji, Küresel İlişkiler ve Güvenlik, Ekonomi ve Finans, İnovasyon ve Teknoloji, Siyaset ve Hukuk, Toplum ve Kültür” başlıklarında analizleri okuyucularıyla buluşturmayı planlayan Yeni Analiz'in yazar kadrosunda; Aykan Erdemir, Behlül Özkan, Çağdaş Şirin, Cenk Sidar, Emre Çalışkan, Mahir Büyükyılmaz, Mehmet Karlı, Murat Aksoy, Özge Mumcu Aybars, Refet Gürkaynak, Şebnem Kalemli Özcan, Selin Sayek Böke ve Yüksel Taşkın var. 

Okuyucularına taze, bütüncül ve zihin açıcı analizler sunmayı hedefleyen Yeni Arayış ekibi, bilgiyi iktidarın değil özgürlüğün yolunda aradıklarını belirtiyorlar. Bilindik bakış açılarına ve kalıplara  başvurmak yerine alışılagelmişin dışına çıkmayı ve özgün merceklerle konulara bakmayı tercih ettiğini açıklayan ekip; toplumsal ilerlemenin ve özgürleşmenin ancak bağımsız ve kuvvetli bir basın rejimiyle sağlabileceğine ve bu yolla ülke demokrasisinin kurumsallaştırılabileceğine dair inançtan yola çıkarak, ürettikleri içeriği yerel ve bölgesel basın kuruluşlarıyla paylaşmaya hazır olduğunu da ilan etti.

Sınırsız, sansürsüz ve ön yargısız düşünceleri kamuoyuyla paylaşmak üzere özgür bir düzlem olarak tasarlanan sayfa, bir fikirsel ortaklık ve dayanışma girişimi olarak da karşımızda... 

Yeni Arayış'ın yazarlarından Mahir Büyükyılmaz'ın imzasıyla yayınlanan, "Yeni Arayış'a başlıyoruz" başlıklı yazı, sitenin genel amaçlarını özetliyor:

"Yerel ve bölgesel meselelerin hızla küreselleşerek çok katmanlı ve karmaşık hale geldiği, fırsatlar ve sorunların iç içe geçtiği bir dünyada yaşıyoruz. Her geçen gün daha fazla sayıda insan kendi özgün karakterini ve katkısını beraberinde getirerek hayata katılıyor. Coğrafi uzaklığın, sosyo-kültürel farkların ve aidiyetlerin sınırlayıcılığını aşarak birbiriyle ilişkiye geçen insan sayısı müthiş bir hızla yükseliyor.

Diğer yanda ise adaletli bir dağlımın kurulması, küresel, bölgesel ve ulusal seviyelerde huzur ve barış ortamının tesis edilmesi halen insanlığın en büyük ödevi olma konumunu koruyor.

Bilinen çözümlerin, kurulu düzenlerin, merkezci ve dikey yaklaşımların açıkça yetersiz kaldığı bir tabloyla karşı karşıyayız.

Yaşanan hızlı ve karmaşık değişim, istisnasız bütün inanç biçimlerini, değer ölçülerini ve fikirsel koşullanmaları her gün daha fazla zorlar halde. Fakat insanın tutuculuğu ve alışkanlıkların katılığı değişime direniyor. Bu direnç ne kadar kuvvetli olsa da insanın tarihsel yolculuğu gösteriyor ki değişmeyen tek şeyin değişimin kendisi. Doğasında yaratıcılık ve yetinmezlik olan insanın değişim nabzı sürekli atıyor; onun sonu olmayan arayışına hayat veriyor.

Medeniyet yolculuğu, her cevabın yeni sorulara, her çözümün yeni sorunlara ve her sonun yeni başlangıçlara açıldığı bir ilerleyiş.

Bu yolculukta; yaşamın akışına dair tek ve mutlak cevabın kendilerinde olduğu iddiasıyla insanın arayışını sınırlandırmak, onu kontrol altında tutmak isteyen düzenler her dönemde gerileme getirmişler. Despotizm büyük acılar doğurmuş; fakat kendisi de sonunda yok olmuş. Tarih bize bunu anlatıyor.

Baskı ve zulüm, insanı ve onun arayışını ancak belli ölçüde kısıtlayabiliyor. Bilinenle, keşfedilenle ya da kendisine sunulanla yetinmek; kendisine diretileni kabullenmek insanın doğal kurulum sürümünde olmayan bir şey. Dolayısıyla insanın arayışına sınırlar koymaya çalışmak beyhude bir gayret.

Türkiye’de uzun bir zamandır, bütün kararlar tek parti-tek adam eliyle veriliyor. Toplumsal ve siyasal dönüşümler tek merkezden ve kapalı kapılar ardından kurgulanıyor. Bu yaklaşım, küresel sorunların ağırlaşarak karmaşıklaştığı, bu sorunlara etkili ve kolektif çözümler üretilemeyişin insanlığı madden ve manen ezdiği bir dönemde; Türkiye’yi bunalımlardan en fazla etkilenen; kırılganlığı yüksek ve kendi öz gücünü gerçekleştiremeyen bir ülke haline getirmiş durumda.

Bu nedenle, bilinçli bir arayış, Türkiye için bugün her zamankinden daha fazla kaçınılmaz ve güncel bir gereksinim haline gelmiş bulunuyor.

Türkiye’de böyle bir arayışı var edebilmek ve onu işler kılabilmek için yeterli insan kaynağı fazlasıyla var. Fakat biz, ülke olarak bu kaynağı yeterince değerlendiremiyor gibiyiz.

Halbuki farklı alanlardan gelen insanlar ortak düzlemlerde buluşabilseler; farklı disiplinlerin ve yaklaşımların birbirini bütünlemesiyle ne kadar karmaşık olurlarsa olsunlar sorunların ve ihtiyaçların kodları çözülebilir.

Biz; bu tespitten yola çıkarak, sınırsız, sansürsüz ve ön yargısız düşüncelerin kamuoyuyla paylaşıldığı özgür bir düzlem tasarlamak istedik; herhangi bir inanç grubunun, zümrenin, sınıfın, iştirakin veya siyasi yapının ürünü olmayan. %100 bağımsız!

Özgün düşüncelerini, onun aracılığıyla, toplumla paylaşmayı seçmiş her bireyin doğal paydaşı haline geleceği bir fikirsel ortaklık ve dayanışma girişimi üretmek isteyerek yola çıktık.

Küresel sorunların ve bunların Türkiye’ye olan iz düşümünün niteliğini ve boyutlarını kavrayıp açıklamaya, karşı karşıya bulunduğumuz ihtiyaçları tanımlamaya ve Türkiye’nin sorunlarını Dünya sorunlarıyla iç içe inceleyip deşifre etmeye çalışacağız.

Geçmişi, bugünün ve yarının referans notlarını bulacağımız bir kaynakça olarak görüyoruz. Düne ait kalması gereken çatışmaları, ayrışmaları, diretmeleri canlandırmadan; geçmişin büyük zenginliğinden, dersler çıkararak faydalanacağız.

Güncel gelişmeleri takip ederken, gündemin dalga boyunda kaybolmadan, uzun vadeye odaklı kalmaya çalışacağız. Geleceği arayacağız.

Yeni Arayış’a başlıyoruz."