Medya

Yazmayı bırakacağını açıklayan Yeni Şafak yazarı Salih Tuna'dan Akit yazarına: Tetikçi bana çemkiriyor!

"Nasılsa Akit'e çakmanın hiçbir riski yok, kestirmeden piyasa yapıyorsunuz..."

05 Temmuz 2016 13:24

2 Temmuz'da köşe yazmayı bırakacağını açıklayan, ancak geçen üç günde ikinci yazısı bugün yayımlanan Yeni Şafak yazarı Salih Tuna, "İslam'a en büyük zararı Kemal Sunal verdi" haberi yapan Yeni Akit gazetesinin "Akit kafası" ifadeleriyle eleştirilmesine tepki gösterdi. "Neden 'Sözcü kafası' ya da 'Cumhuriyet kafası' denmiyor?" diye soran Salih Tuna, "Akit'i falan savunduğum yok. Adı lazım değil bir tetikçi yazarının ikide bir fakire çemkirmesine izin verdikleri için de ayrıca kırgınım onlara" dedi.
 

Salih Tuna'nın Yeni Şafak gazetesinin bugünkü (5 Temmuz 2016) nüshasında yayımlanan yazısı şöyle:

Kemal Sunal'la ölümünden bir gün evvel (bir film projesi dolayımında) yaptığım telefon konuşması dün gibi kulağımda.
Zaman nasıl da akıp gitmiş; 16 yıl olmuş aramızdan ayrılalı.

Düşünüyorum da bir Kemal Sunal olmasaydı, hele ki, hemşehrim olmasıyla övündüğüm bir Ertem Eğilmez olmasaydı çocukluğumuz da ilk gençliğimiz de çok felaket sıkıcı olurdu.

Ne ki, herkes benimle aynı fikirde olmak zorunda değil ve Cemil Meriçüstadımızın dediği gibi “her görüş muhteremdir.”

Yeni Akit gazetesinin internet sitesinde geçen gün “Kemal Sunal Filmleri Özelinde Eski Türk Filmlerinin Zararları” başlıklı bir blog yazısına yer verilmiş.

Hayır, mevzuya girmeyeceğim.

Zaten mezkur filmleri teşrih masasına yatırmak bu köşenin hacmini aşar.

Lakin bi blog yazısından sebep, “Akit kafası…” diye yaftalamanın da mantığı nedir, anlamadım!

Yapılan haberi beğenmeyebilirsiniz, hatta yerden yere vurabilirsiniz.

Ben de Zeki Alasya'nın ardından yazılanlardan rahatsız olmuştum da bu köşecikte şuncağızı paylaşmıştım: “Cumhurbaşkanlığı seçimi döneminde, Gezi gericilerinin Sayın Erdoğan'la aynı fotoğraf karesinde görünen her sanatçıyı kişilik katline uğrattığı o korkunç atmosferde, Sayın Erdoğan'ın onuruna verilen Yenikapı'daki iftar yemeğinde karşılaştık merhum Zeki Alasya'yla. Hemen önümüzdeki masadaydı. Gittim tokalaştım hal hatır sordum. Onca mahalle baskısına rağmen oradaydı.” (9 Mayıs 2015, Yeni Şafak)

Takdir edersiniz ki, toplu infaz mesabesindeki “Akit kafası” ifadesi eleştiri falan değil, düpedüz aşağılama.

Akit'i falan savunduğum yok. Adı lazım değil bir tetikçi yazarının ikide bir fakire çemkirmesine izin verdikleri için de ayrıca kırgınım onlara.

Fakat mesele bu değil.

Akit'e yafta yapıştıranlar madem tarafsız olmak iddiasındalar adil olmak zorundalar.

Cumhuriyet veya Sözcü gazetesi de her gün çamlar deviriyor, bir kez olsun, “Cumhuriyet kafası” veya “Sözcü kafası” dedikleri oldu mu?

Sözcü gazetesinin “Tayyipic” veya “Öl Recep” gibi edepsizlikleri ve “AKP'nin Yarımları” şeklindeki hayasız manşetleri ardından, “Sözcü kafası” veya “Sözcü yaptı yine yapacağını” veya “Sözcü bildiğiniz gibi” ifadelerine hiç yer verdiler mi?

Mesela, Atatürk Havalimanı katliamını, “Ölüm Terminali” manşetiyle gören kafaya neden “Cumhuriyet kafası” demediler?

Cumhuriyet kavramını biz çok seviyoruz onun için öyle demeye dilimiz varmadı diyorlarsa, “Can Dündar kafası” deselerdi ya.

O kafaya da gayet uyardı.

Baksanıza, turne tiyatrosu gibi “Erdoğan nefretini” Avrupa turnesine çıkarmış, kapı kapı dolaşıyor.

Memleket batmış ne gam, yeter ki Erdoğan düşsün; kafa bu!

Şayet mahut manşeti kotaran bu kafada bir rahatsızlık görmüyorlarsa, ne diyelim, Allah şifa versin.

Sabah gazetesi yazarı Hıncal Uluç'un şu satırlarını şifa niyetine bi okusunlar bakalım, umulur ki, bir faydası dokunur.

Hadi buyursunlar bakalım: “Cumhuriyet!.. Benim Cumhuriyet'im.. Bir zamanlar yazarı olmaktan hep gurur duyduğum, duyduğumu da hep yazdığım Cumhuriyet'in birinci sayfasında kocaman, yarım sayfa bir resim.. Patlamanın hemen ardından çekilmiş.. Atatürk Havalimanı önünden geçen yolda yan yana dağılmış ölü vücutlar.. Dünyanın hiç, ama hiçbir 'Ciddi' gazetesi, bir terör eyleminden böyle bir resim basmaz (…) Çıktığı günden beri resimle hiç ilgisi olmamış 'Fikir Gazetesi' Cumhuriyet, birinci sayfasını nasıl bir tabloit gazeteden bile ucuzluk içinde pazarlar?. Nasıl olur da o alçakça saldırıya duyulan ulusal öfkeye tercüman olacak bir başlık yerine 'Ölüm Terminali' diye, o korkunç terörü düzenleyenleri keyifle yerlerinden fırlatacak bir manşet atar?. Avrupa'nın en işlek üç havalimanından birinin adını 'Ölüm Terminali' koymak Cumhuriyet'in mi işidir, yoksa eylemi yapan IŞİD'in mi, iyi düşünün o başlığı atan kardeşlerim?..”

Bilmem ki faydası oldu mu?

Olmadıysa, söz konusu yazıyı Sabah arşivden bulsunlar ve baştan sona bir kez daha okusunlar ve hele ki şu ifadeyi hatmetmeye çalışsınlar: “Fikir özgürlüğü 'Alçaklık özgürlüğü, vatana ihanet özgürlüğü' değildir…”
Budur.

Nasılsa Akit'e çakmanın hiçbir riski yok, kestirmeden piyasa yapmış oluyoruz, bonus olarak da seviye kazanıyoruz diyorlarsa, söylenecek bir şey yok.

Neyse…

Bayramınız mübarek olsun. Yollara dikkat edin, sağlam gidin, sağlam dönün.
 

İlgili Haberler