Otuzlu yaşlardan itibaren cildin yenilenme sürecinin yavaşlaması, ince ve soluk görünmesine neden oluyor. Bağ dokusunda bulunan kollajen ve elastin salgısının azalması; elastikiyet kaybına ve yüzeysel kırışıklara yol açıyor. Hiyarülonik asit maddesinin azalması da nem kaybına ve kuruluğa nedeni oluyor.
Ancak Dermatoloji Uzmanı Dr. Gökhan Okan, ciltte ortaya çıkan yaşlanma belirtilerini hafifletmenin mümkün olduğunu söylüyor. Okan’ın önerisi; yüz mezoterapisi. Okan, “Mezolifting işlemiyle; cildimizde görülen bu yaşlanma belirtileri hafifletilir ve cildimizin canlı, sağlıklı ve parlak bir görünüm kazanması sağlanır” diyor. Mezolifting işleminde cilt altına ufak iğneler yoluyla hiyarülonik asit, cildi yenileyen vitaminler, mineraller ve antioksidanlar veriliyor. Bu şekilde; cilt için gerekli olan maddeler, doğrudan istenilen bölgeye ulaşmış oluyor.
ntvmsnbc'ye bilgi veren Dr. Okan’a göre, harici uygulanan kremlerin mezolifting işleminden farkı; hem etkilerini uzun dönemde göstermeleri hem de cildin derin tabakalarına ulaşmalarındaki zorluk. Gökhan Okan, “Mezolifting yönteminde etken maddelerin derinin alt tabakalarına verilmesi; yüze nem, dolgunluk, gerginlik, renk ve ışıltı kazandırılır, anında diri ve genç bir görünüm sağlanır. Cilt altına verilen maddeler; cildi uyararak nemlenme sağlar, kollajen ve elastin üretimi artar, cilt parlak görünüm kazanır ve sarkmalarda hafifleme gözlenir. Cilt tonu ve yapısı aynı zamanda değişir” diye konuşuyor.
Erkekler de yaptırmalı
Mezolifting işleminin yüz dışında çene, boyun, dekolte ve el sırtlarına da uygulanabildiğini aktaran Okan, bu şekilde yüz dışındaki bölgelerde de yaşlanma belirtilerinde hafifletildiğini söylüyor. “Mezolifting işleminde; cilt içine iğnelerle verilen kokteylin içeriğinde hiyarülonik asit, vitamin C, Vitamin A, vitamin E, vitamin K ve mineraller bulunur” diyen Dr. Okan, uygulamanın erkekler için de gerekli olduğu görüşünde.
Hamile ve loğusalar için sakıncalı!
İşlemin ortalama 30-45 dakika sürdüğünü, uygulama sıklığının kişiye göre değişmekle birlikte 2-4 haftalık aralıklarla 4-6 seans arasında olduğunu söyleyen Okan, yöntemin gebelere, lohusalara, kan sulandırıcı ilaç kullananlara ve otoimmun hastalığı olanlara tavsiye edilmediğini dile getiriyor.