Savaş muhabiri, belgesel film ve televizyon yapımcısı Coşkun Aral, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin (TFMD) "Yaşam Boyu Onur Ödülü"ne layık görüldü. Aral, "Ne kadar etkiliyiz o tartışma konusu ama biz dünyanın tarihini tutan insanlarız. Yeniden bu mesleğe başlıyor olsaydım yine foto muhabiri olacaktım… Cezaevlerinde gerçekten habercilik nedeniyle, yapmış oldukları meslekleri gereğiyle tutuklanan bütün gazeteci kardeşlerimin özgürlüklerine kavuşmalarını istiyorum gerek Türkiye'de gerek başka ülkelerde. Unutmayalım; Ortadoğu'da olsun, dünyanın karanlık yüzlerinde olsun meslektaşlarımız öldürülüyor, yakalanıyor, gözaltına alınıyor. Hukuk devleti, aklın bilimin, vicdanın ve hukukun hakim olduğu ülkelerde bu tür şeyler olmaz. Olmayacağı günleri ben de sabırsızlıkla bekliyorum" dedi.
TFMD'nin dün akşam düzenlediği "38. Yılın Basın Fotoğrafları 2023" ödül töreninde; savaş muhabiri, belgesel film ve televizyon yapımcısı Coşkun Aral’a "Yaşam Boyu Onur Ödülü" verildi. Aral, törende aldığı Yaşam Boyu Onur Ödülü hakkında duygu ve düşüncelerini ANKA Haber Ajansı'na anlattı.
Aral, şunları söyledi:
"Tarihin son belirleyici savaşlarının tanıkları hep foto muhabirleri olmuştur"
“Açıkçası söylemek gerekirse yarım asrı geride bırakıyorum mesleğimde. Mesleğimin temel taşını ben Siirt'te çocukluk döneminde atmıştım, kuzenimin bana vermiş olduğu bir fotoğraf makinasıyla. Önce çevremi belgeledim. Gariptir ilk çektiğim filmin ilk karesi Hasankeyf'ti. Nedense hep tarihe tanık olup başlangıcından sonuna kadar olayları takip edip iz bırakma sevdası varmış bende. Ardından 13 yaşında Siirt'te Mücadele gazetesinde çalıştım. 14-15 İstanbul'a geldiğimde o gazetenin İstanbul'daki foto muhabirliğini yapmaya kalktığımda o dönemin koşulları gereği fotoğraflarım yayınlanmıyordu. Çünkü baskı tekniği gelişmiş değildi. 17 yaşımdayken Gün gazetesinde foto muhabirliğine başladım. Önce sokaklar ardından polis adliye koridorları ardından olaylı dünyanın karanlık yüzünde seyahatler. Hep tanık olmak istedim ama tanık olurken belgeleyerek tanık olmak istedim. Göz tanığı olmak istedim çünkü gazetecilik malum gittiğiniz yerde sadece kaleminizle de aktarabiliyorsunuz ama belgeleyip aktardığınız zaman olay çok daha farklı olabiliyor. Teknolojiye bağlı bir gelişim foto muhabirliği. İlk başlangıcı makinanın bulunmasından 10 yıl sonra bu topraklarda başlamıştır. Tarihin son belirleyici savaşlarının tanıkları hep foto muhabirleri olmuştur.
"Yeniden bu mesleğe başlıyor olsaydım yine foto muhabiri olacaktım"
Ben geçtiğimiz 100 yılın son çeyreğindeki neredeyse bütün dünyanın karanlık yüzü diye tanımlanan savaşlarına tanık oldum. Savaşları durdurabiliyor muyuz? Hayır. Savaşlar ne yazık ki durdurulamayacak kadar insan hırsının yoğunlaşmış hali. Bu sene ödülü kazanan arkadaşımın fotoğrafı Avrupa'nın göbeğinde yaşanan bir Ukrayna dramı, bir savaş. Biz tanık oluyoruz.
Ben Lübnan'da bulunduğum sırada Lübnan operasyonunu Galile'de barış diye tanımlanan İsrail ordusunun sivillere yönelik katliamlarına tanık oldum. Time gibi bir dergi bunu kapakta yayınlayınca Amerikan kamuoyu, 'niye terörist değil de sivil halk' diye sormuştu. Bizim görevimiz aktarmak. Ne kadar etkiliyiz o tartışma konusu ama biz dünyanın tarihini tutan insanlarız. Yeniden bu mesleğe başlıyor olsaydım yine foto muhabiri olacaktım. Belki bir sağlık görevlisi olma durumum da vardı. Bu mesleği yaparken içinde bulunduğum neredeyse kurucu üyelerinden biri olduğum 39. yılına girdi Foto Muhabirleri Derneği, bu derneğimizin beni böyle bir ödüle layık görmesi benim için çok büyük bir onur."
"Bütün gazeteci kardeşlerimin özgürlüklerine kavuşmalarını istiyorum"
Aral, tutuklu gazeteciler hakkında yöneltilen soruya da şu yanıtı verdi:
"Ben ne kendi ülkemde ne başka ülkelerde, çünkü biz evrensel bir mesleği gerçekleştiriyoruz, hiçbir gazetecinin yaptıkları, düşüncelerini ifade etmekten ötürü böyle bir cezalandırmaya tabi tutulmasını asla istemem. Merdan Bey, bizim için çok değerli bir araştırmacıdır, gazetecidir, yazardır, tarihe tanık olmuş bir insandır. Üstelik Türkiye'nin çok karanlık dönemlerini de gün yüzüne çıkaracak belgeleri somutlaştırarak kitap halinde ortaya koymuş bir araştırmacı. Bunu kanalında inanılmaz riskler alıp yapan bir gazeteci. Bütün bunları yaparken böyle bir cezaya tabi tutulması bence hukuk devleti olma iddiamıza bir gölge düşürebiliyor. Yargıyı yönlendirme hakkımız yok tabii ki yargı kararlarında doğru ama yargının hiçbir şekilde yönlendirilmemesi lazım. Cezaevlerinde gerçekten habercilik nedeniyle, yapmış oldukları meslekleri gereğiyle tutuklanan bütün gazeteci kardeşlerimin özgürlüklerine kavuşmalarını istiyorum gerek Türkiye'de gerek başka ülkelerde. Unutmayalım; Ortadoğu’da olsun, dünyanın karanlık yüzlerinde olsun meslektaşlarımız öldürülüyor, yakalanıyor, gözaltına alınıyor. Hukuk devleti, aklın bilimin, vicdanın ve hukukun hakim olduğu ülkelerde bu tür şeyler olmaz. Olmayacağı günleri ben de sabırsızlıkla bekliyorum."
TIKLAYIN | Savaş muhabiri Coşkun Aral'a Yaşam Boyu Onur Ödülü