Politika

Yalçın Akdoğan: Polis Türkiye'yi demokratikleştiriyor

Yalçın Akdoğan: MGK kararı vs. üzerinden yapılan yayınlarda hem üslup problemi hem de içerik problemi olduğunu görüyoruz

05 Aralık 2013 12:47

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Siyasi Başdanışmanı Yalçın Akdoğan, Hrant Dink davası sanığı Erhan Tuncel’in “suçlu cinayet şebekesi gibi çalışan polistir” sözüyle ilgili olarak “Bir kurum topyekûn suçlanamaz. Bu polis teşkilatı da asker de MİT de olabilir. Yanlış yapanlar şahıslardır. Bu sorgulanır, hukuk çerçevesinde üzerine gidilebilir ama polis bir suç örgütüymüş gibi gösterilirse ülkeye yazık olur. Son dönemde Türkiye emniyet teşkilatının uygulamalarıyla demokratikleşti” dedi.

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Siyasi Başdanışmanı Yalçın Akdoğan A Haber ’de yayınlanan Selin Ongun’un sunduğu 'Bi Sormak Lazım' programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

“Gülen cemaati ve hükümet arasında arabuluculuk yapıp, itidal telkin eden kişilerin saldırıya uğradığını” ifade eden Akdoğan, Hüseyin Çelik, Suat Kılıç ve kendisi ile ilgili tartışmaları örnek gösterdi. “Bu kişilere dönük, neredeyse siz devre dışı kalın, biz rahat kavga edelim, demek isteyen insanlar olduğunu görüyoruz” dedi.

“Hükümete ters düşen cemaatler fişleniyor” haberine ilişkin olarak, “Bu Gayretullah’a dokunmaktır” diyen Akdoğan, “süreç sürpriz değil, önümüz seçimler” ifadesini kullandı.

“ AK Parti ve Gülen cemaati arasındaki ilişkinin bir koalisyon olmadığını” kaydeden Akdoğan, “her şeyi, hükümet-cemaat parantezine almak doğru değil” dedi.

Akdoğan, “Yaşanan sürecin sandığa nasıl yansıyacağı” sorusu üzerine, “Şu anda oy tablosunu değiştirecek bir durum söz konusu değil. Hatta AK Parti’nin oylarında bir miktar artış var” ifadesini kullandı.

 

MİT tartışması nedeniyle bugün daha kırılganız

 

Akdoğan, Selin Ongun’un, “Cemaat ve hükümet arasındaki gerginliğin miladı olarak MİT krizini işaret edenler mevcut. Bu değerlendirmelere katılıyor musunuz? Sizin için MİT krizi neydi?” sorusu üzerine şöyle konuştu:

"Neticede bu tartışmalar o günlerde hararet kazandı. O günden beri biz böyle bir sorunla uğraşıyorsak, sürekli enerjimizi tüketiyorsa, bir kırılganlık meydana getiriyorsa, elbette o gün başlayan bir tartışma sebebiyle bugün daha kırılgan bir noktadayız. Bunları da göz ardı edemeyiz. Bu ülkeyi seçilenler mi yönetecek, yoksa bir takım vesayet odakları mı yönetecek?"

 

Başbakan’ın fikrini değiştirdiler iddiası haksızlık

 

Akdoğan, Başbakan Erdoğan’ın cemaat konusunda yakın çevresi tarafından fikri değiştirildi değerlendirmelerine ilişkin olarak, “Cemaat konusunda başbakan iyi bakıyordu ama kötüye çevrildi gibi, sanki manipülasyon, enfeksiyon varmış algısıyla bunu söylemek yanlış ve haksızlık olur” dedi.

 

Türkiye emniyet teşkilatının uygulamalarıyla demokratikleşti

 

Yalçın Akdoğan, Dink Davası sanığı Erhan Tuncel’in “suçlu cinayet şebekesi gibi çalışan polistir” ifadesine ilişkin olarak, “Bir kurum topyekûn suçlanamaz. Bu polis teşkilatı da asker de MİT de olabilir. Yanlış yapanlar şahıslardır. Bu sorgulanır, hukuk çerçevesinde üzerine gidilebilir ama polis bir suç örgütüymüş gibi gösterilirse ülkeye yazık olur. Son dönemde Türkiye emniyet teşkilatının uygulamalarıyla demokratikleşti” dedi.

 

Mustafa Balbay kararı sürpriz değil

 

Anayasa Mahkemesi’nin Mustafa Balbay kararıyla ilgili olarak, “Tutukluluk süresiyle ilgili zaten yürüyen bir tartışma var. Herkes bir şekilde buna haklılık da veriyor. Söz konusu karar, çok sürpriz bir gelişme değil” diyen Akdoğan’ın diğer sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

- Herkesin kendi hak arayışı var, herkes hak arayışını sürdürecektir. Elbette herkes demokratik tepkisini ortaya koyacak ve demokratik hukuk sistemi içerisinde kendi hakkını arayabilir. Buna kimse karşı çıkmıyor. Ama bunun bir yolu yöntemi üslubu var. Burada özellikle internet üzerinden çok kötü bir kavga, çatışma üslubu kullanıldığını gördük. Biz bunu eleştirdik, yoksa kimse kimseyi susturamaz.

- İkincisi, MGK kararı vs. üzerinden yapılan yayınlarda hem üslup problemi hem de içerik problemi olduğunu görüyoruz. Bu yayınlar üzerinden, AK Parti mücadele ettiği şeyin içindeymiş gibi gösterilmeye çalışıldı. Ben “Bu MGK kararı yok hükmündedir” dedim. Bir saat sonra benim hakkımda bir kampanya başlatıldı. Belden aşağıya vuran, her türlü çirkefliği meşru gören bir yöntem bu.

Radikal'de yer alan haberin tamamını okumak için tıklayın

 

İlgili Haberler