Türkiye’ye gelen ve çarşamba akşamı "Uyuyan Güzel" balesinde sahneye çıkacak Joy Womack’la, ABD’den çıkıp nasıl bir Kremlin balerini olduğunu, Rusya’daki bale eğitiminin ona kattıklarını ve kız çocuklarına tavsiyelerini anlattı. Womack, "Çok isabetli bir yol haritası çizmişim ve 23 yaşımda neredeyse tam olarak 9 yaşında aileme yazdığım mektupta bu yaşta olacağımı hayal ettiğim yerdeyim" dedi.
Cumhuriyet'ten Meriç Şenyüz'ün haberi şöyle:
Devlet Opera ve Balesi’nin özel davetlisi olarak Türkiye’ye gelen ve Çaykovski’nin ‘Uyuyan Güzel’ balesinde, Ayşem Sunal’ın koreografisiyle baş balerin olarak sahneye çıkacak Joy Womack’la, ABD’den çıkıp nasıl bir Kremlin balerini olduğunu, Rusya’daki bale eğitiminin ona kattıklarını ve kız çocuklarına tavsiyelerini konuştuk. Womack’ın hayatı gerçekten tam anlamıyla bir ‘azmin elinden hiçbir şey kurtulmaz’ öyküsü. ABD’nin Kaliforniya eyaletinde dokuz çocuklu bir ailede büyümüş Womack. Yaşamının bu ilk yıllarını anlatırken, “Çok çocuklu bir ailede büyümenin dezavantajı kaynakların kısıtlı olmasıdır. Ayrıca annem ve babam Harvard çıkışlı hekimler oldukları için ailemizde eğitim çok önemliydi ve eğer bale gibi okul dışı bir etkinliğe zaman ayırmak isterseniz o kadar iyi olmalıydınız ki aile sizi desteklemeye devam etsin. Bu beni 3 yaşımdan beri hırslı yaptı” diyor.
Disiplin ve adanmışlık
Yalnız, öyle böyle bir hırs değil, Joy konuşurken, herhangi bir sanatta böyle başarılı olmanın nasıl bir disiplin ve adanmışlık gerektirdiğini anladım:
“9 yaşımda aileme bir mektup yazdım, onlara kaç yaşımda nerede olacağımı anlattım. Geçenlerde bu mektubu tekrar okudum, o yaşa göre çok isabetli bir yol haritası çizmişim ve 23 yaşımda neredeyse tam olarak o gün bu yaşta olacağımı hayal ettiğim yerdeyim.”
Ailesi yine de küçük Joy’un bale tutkusunu ciddiye almamış. Ne zaman ki 12 yaşında Washington DC’deki Kirov Uluslararası Bale Okulu’na yatılı olarak kabul edilmiş işte o andan itibaren ailesi de Joy’un bu işi bir meslek olarak yapacağına ikna olmuş. “Dedem, The Scientific American adlı ünlü bilim dergisinin sahibi ve yayın yönetmeniydi. 1950’lerde ABD’de anti- Rus eğilimler doruk noktasındayken büyükannemle Moskova’da Bolşoy Balesi’ni izlemişler ve bunu ben çok küçükken bana bir masal gibi anlatırlardı. Tahayyülümde bir büyü gibi yer etmişti ve ne yapıp yapıp bir Bolşoy balerini olmak istiyordum” diye anlatıyor neden o okula gittiğini Womack.
Joy Womack bir Rus hocasının özel tavsiye mektubuyla Bolşoy Bale Akademisi’ne kabul edildiğinde 15 yaşındadır. Sene 2009 ve Rusya- ABD ilişkileri berbattır. Moskova’ya ayak bastığında tek kelime Rusça bilmemektedir. “Rusya’daki öğretmenim beni karşısına aldı ve şöyle dedi; ‘Seni kabul ederek öğretmenlik kariyerimi tehlikeye attım. Sana üç ay, Rusçayı anadilin gibi sökmüş olmazsan ülkene dönersin.”
Sakatlık da yıldıramadı
Bunlar Joy’un inadını kıramamış: “Günde 10 saat zaten stüdyoda bale çalışıyorduk ve dili öğrenmek için yalnızca gecelerim vardı. Oda arkadaşlarım asla yapamayacaksın diyordu. O günden beri hayatıma yön veren düstur şudur: ‘Asla kimsenin sana yapamayacaksın demesine izin verme!’ Üç ayın sonunda Rusçayı akıcı bir şekilde konuşabiliyordum. Kendi yaş grubumun ‘Prima Balerini’ olmuştum ve Rus sınıf arkadaşlarım bu yeni Amerikalı kızın başrol oynamasını hazmedemiyordu. Herkesten daha çok kazanarak sonunda herkesin saygısını kazanmayı başardım.”
Ne var ki, işler her zaman yolunda gitmez, Womack, sahneye çıkacakken vücudunu aşırı zorlamaktan ayağını kırar. Bu bir balerin için neredeyse ‘yolun sonu’ demektir: “Acılar içinde oyunu tamamladım. Bolşoy’un doktoru görünce ameliyat kararı verdi. Ailem ‘Hemen buraya dön’ dedi. Ancak bir kez dönersem Bolşoy hayalimin biteceğini biliyordum. Okul da ameliyatı karşılamıyordu.” Onu kurtaran bir Klise Vakfı olmuş.
Womack, Bolşoy’u bitirdikten sonra Kremlin Balesi ile baş balerin olarak sözleşme imzalamış ve son beş yıldır ünlü Kızıl Meydan’a bakan bir atölyede çalışıyor.
"Hepimiz bir toplumuz"
Kendisini ABD asıllı bir Rus balerin olarak tanımlayan Womack’ın İstanbul’a gelişi tam da Türkiye ve ABD arasındaki vize krizine denk geldi. “Krizin bu boyutlarda olduğunu havalimanında saatlerce bekletilince anladım” diyen ABD pasaportlu Womack ancak Kültür Bakanlığı’nın özel yasasıyla ülkeye girebilmiş. Womack söyleşimizin bu noktasında bir de mesaj vermek istedi: “Ülkeler birbiriyle diplomatik sıkıntılar yaşayabilir ancak bu halklara zarar verir. Ben buraya Türkiyeli meslektaşlarımla dans etmeye geliyorsam bu başlı başına bir mesajdır. Çünkü ben Rusya’da yaşayan Amerikalı bir balerinim ve mesajım şudur: Hepimiz bir toplumuz.”
Üç tavsiye: Saygı, okumak ve yine saygı
Kızım Zeynep Kıvılcım’ın baleye olan tutkusundan bahsedip onun sayesinde baleye ilgi duymaya başladığımı anlattığımda Joy Womack’ın tüyleri diken diken oldu ve ona üç tavsiyede bulunmak istediğini söyledi. Ben bu tavsiyelerin sadece baleyle ilgilenen çocukların değil herhangi bir konuda başarılı olmak isteyen herkesin kulağına küpe olması gerektiğini düşünüyorum ve aynen alıyorum: “Bir; size öğreten herkese sert ya da nazik saygı gösterin, onlardan alabileceğiniz her şeyi almaya çalışın. İki; çok okuyun çünkü bale değil hiçbir sanat sadece teknikle ilgili değildir, kim olduğunuzla ilgilidir ve kim olduğunuzu çok okumadan bulumazsınız. Üç; bedeninize, sanatınızın disiplinine ve sınırlarınıza saygı gösterin.”
"Nâzım'dan etkilendim"
Devlet Opera ve Balesi’nin davetini de coşkuyla kabul etmiş. “Dedemin büyüleyici bir şekilde anlattığı hikâyelerin bir kısmı da sık sık ziyaret ettiği İstanbul’la ilgiliydi. Ben de büyüyünce Orhan Pamuk’un İstanbul’la ilgili romanlarını okudum ve çok etkilendim. Rusya’ya gittiğimde de orada çok ünlü bir şair olan Nâzım Hikmet’le tanıştım ve burada olmaktan çok mutluyum” diyor ünlü balerin. Womack’ın başrolde sahneye çıkacağı Uyuyan Güzel balesi 18 Ekim akşamı 20.00’de Zorlu’da, biletler Biletix’te.