Yaşam

Vicdan, kayıp babalar ve Kuyunun Dibindekiler...

Kuyunun Dibindekiler başlarken yankılanan savaş uçaklarının gürültüsü, 300 metre ötedeki HDP'li vekillerin "Vicdan Nöbeti" ayrı bir ironi kattı geceye

31 Temmuz 2017 21:42

Veysi Polat

Diyarbakır'da yaşanacak bir ilk için Firuze Kafe'nin bahçesindeyiz. Tepemizde savaş uçakları geçerken ışıklar sönüyor birden. Işığın yansıttığı noktada ağacın üzerine çıkmış bir evladın sesi yankılanıyor sonra: "Baba bu kez bizim eve girdiler. Annemi, kızkardeşimi de dışarı çıkardılar. Sen gitme baba... Keşke gitmeseydin baba..."

Lice'deki faili meçhul cinayetleri, gözaltında kayıpları, 1990'lı yıllardaki karanlık dönemi anlatan "Kuyunun Dibindekiler" oyununu Erengül Atlı yönetti, genç oyuncu Sabahattin Ozan Aslan da monologla anlattı.

Genç oyuncu kimi zaman babasından geriye kalan ceketiyle konuştu, kimi zaman babasının korunmak için tepesine çıktığı ağaçla. Ünlü dengbêj Şakiro'nun "Were Telli" parçasını seslendirirken, ağacını dibindeki mezarda içinde varmış gibi babasına seslendi:

"Sen yoksun ve ben tüm olup bitenleri burada, bu ağaca bizim ağacımıza anlatıyorum. Bak burası senin mezarın, içinde sen yoksun ama olsun. Burada yattığını düşünerek, avunuyorum."

Giden, götürülen ve bir daha geri gelmeyen babalara hasret çocukların dillerine tercüman oluyor Sabahattin. 

Diyarbakır'da ilk kez bir kafenin bahçesinde sergilenen oyun başlarken yankılanan savaş uçaklarının gürültüsü, 300 metre ötedeki HDP'li vekillerin "Vicdan Nöbeti" ise ayrı bir ironi kattı geceye. 

6'ncı gününü geride bırakan Vicdan Nöbeti, abluka ve açık bir cezaevini andıran Ekin Ceren Parkı'nda bugün de devam etti. Günlük basın açıklamasını yapan HDP Sözcüsü Osman Baydemir, "Bayrağı İstanbul'a devr ediyoruz" dedi. Abluka, polis barikatları, panzer, TOMA ve olağanüstü yığınakla kimsenin yaklaştırılmadığı sivil eylem, bu ülkede HDP'ye uygulanan çifte standardın bir göstergesi daha oldu. Tüm bunlara karşın havuz medyasının "Teröre prim yok" manşetini İstanbul'dan attığının da bir kanıtı oldu. Bu kadar korku imparatorluğu yaratmanın ne faydası var? 21 Mart Diyarbakır Newrozu'ndaki katılım bunun göstergesi olmadı mı? Oysa Diyarbakır'da halk herşeyin farkında; "Ne kurulan barikatların, ne de yaratılmak istenen korkudan kimsenin korkusu yok" diyerek.