11 Ağustos 2018 21:32
T24 & İKSV
26 Mayıs-25 Kasım tarihleri arasında gerçekleşen 'Venedik Bienali 16. Uluslararası Mimarlık Sergisi'nin teması 'Serbest Mekân'. İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) koordinasyonunu yürüttüğü Türkiye Pavyonu’nun küratörlüğünü Kerem Piker yapıyor. Piker'in küratörlüğündeki 'Vardiya' kapsamında dünyanın dört bir yanından mimarlık öğrencileri Venedik'i ziyaret edecek, paylaşacak, üretecek ve bienali deneyimlemenin yanı sıra onun bir parçası haline gelecek. 10’ar kişilik gruplar halinde Venedik’e gelen her bir 'vardiya', ayrı bir konuda atölyeler gerçekleştirecek. Vardiya’ya katılan öğrencilerin yaptıkları işleri, öğrenciler, küratör ve atölye yürütücüleriyle gerçekleştirilen söyleşileri ve Vardiya’dan haberleri T24’ten takip edebilirsiniz…
Dünyanın en önemli mimarlık etkinlikleri arasında yer alan Venedik Bienali’nin Türkiye Pavyonu, Vardiya projesi ile takipçilerinin karşısına çıkıyor. Bu kapsamda Venedik’e gelen 6. Vardiya'nın çalışma teması "(N)everland" idi. Bu kapsamda altında “Mimarlıkta Dijital Fabrikasyon" üzerine üzerine odaklanan Vardiya öğrencileri, 3 boyutlu yazıcı aracılığı ile kendi fabrikasyon araçlarını/robot aletlerini ürettiler ve kendi kumdan peyzajlarını tasarladılar.
Atölyenin yütücü ekibi Selen Ercan, David Jenny, Orkun Kasap, Nizam Onur Sönmez T24 için kaleme aldıkları yazıda yaptıkları çalışmaları ve öğrencilerden beklentilerini şu sözlerle ifade etti:
"Venedik Mimarlık Bienalinin, mimarların, tasarımcıların ve bu disipline ilgi duyan ziyaretçilerin dikkatlerini kritik ve yenilikçi konulara çekmek için eşsiz bir fırsat olduğunu düşünüyoruz. 16. Bienal kapsamında gerçekleştirdiğimiz Vardiya’mız esnasında mesleğimizin içerik ve tanımını önemli ölçüde güncelleme potansiyeline sahip olan “Mimarlıkta Dijital Fabrikasyon" konusunu ele aldık. Vardiya için seçilmiş 10 öğrencimizden 3 boyutlu yazıcı aracılığı ile kendi fabrikasyon araçlarını/robot aletlerini üretmelerini ve yine bu araçları bir robot kola monte ederek farklı metotlar ile kumdan peyzajlar üretmelerini istedik. Bu süreç sırasında öğrencilerimizin edindiği dijital tasarım ve üretime dair bilgi ve becerilerin onları yeni malzeme, tasarım ve üretim süreçlerini deneyimlemeye teşvik edeceğine inanıyoruz.
Vardiya’mız süresince oldukça istekli ve yetenekli uluslararası bir öğrenci grubu ile çalışma şansını yakaladığımız için çok mutluyuz. Atölye konuları ve Bienale olan meraklı ve yaratıcı yaklaşımları, bizleri hem yaşadıkları mekanlardaki sorun ve potansiyellerden hem de yakın çevreleri dışındaki konu ve gelişmelerden haberdar, açık görüşlü ve girişken bir mimar ve tasarımcı nesli oluştuğuna inandırıyor. Öğrencilerimizin Vardiya boyunca yarattıkları sinerjinin devam etmesini ve bunun sınır tanımayan, uluslararası bir ağa dönüşmesini temenni ediyoruz."
Peki yürütücü ekibin anlatımlarını öğrenciler nasıl görüyor? Vardiya’yı deneyimleyen öğrenciler anlatıyor…
Alp Demiroğlu: : Vardiya harika gidiyor. Venedik'i ve onun muazzam zengin kültürünü, sanatını, insanlarını ve yemeklerini tecrübe etmekten büyük keyif aldım.
Rendy Hendrawan: Gerçekten harika gidiyor. ETH Zurich'in öğretmenleri, konuk eğitimciler ve diğer katılımcılardan bir dizi yeni bilgi ve tecrübe edindim.
Eduardo Rabih Mouhtar Rafeh: Vardiya, çok iyi organize olmuş şekilde gidiyor. Her gün, gerçekten değecek şekilde yeni bir tecrübe olacak şekilde ayarlanıyor.
Ata Gün Aksu: Çok ilginç ve daha önceden deneyimlemediğim bir üretim sürecindeyiz.
Alican Taylan: Yoğun!
Dicle Taştan: Yaratıcı ve farklı vizyonlara tanıklık ettiğimiz bir süreç yaşıyoruz bu sebeple çok iyi gidiyor.
Aslıhan Özen: Hareketli ve öğretici.
Damla Erkoç: Vardiya yeni insanlar, süper atölye yürütücülerimiz ve bienali gezenlerle çok verimli bir üretim süreciyle Venedik’in en sıcak günlerinde belki de en güzel şekilde geçiyor diyebilirim. Bizim vardiyamızın konusu hepimizi çok heyecanlandırdı. Günümüz mimarlığında hatta hayatta çok yer alabilecek teknolojileri deneyimleyebiliyor olmak üretmeye daha çok teşvik ediyor aslında. Gün sonunda yatmadan önce ayaklarımın sızlaması hiç bu kadar mutlu etmemişti.
Ekin Sıla Şahin: Yalnızca teorik değil, yalnızca workshop ortamında kalınan değil ve tek bir sonuca odaklı değil. Vardiya kendisine dahil olan herkesin birbirine farklı şeyler katarak öğrendiği bir süreç şeklinde ilerliyor. Hem Venedik'in kendisiyle, hem bienalle, hem de onların aktörleriyle çok yönlü bir akış halinde.
Yusuf Aras Kalkan: Süper! Çok heyecanlı ve verimli geçiyor. Hiç görmediğimiz yerler görüp hiç çalışmadığımız tipte projelerde çalışma imkanı buluyoruz.
Alp Demiroğlu: Her ne kadar, çalışmamıza başlamadan önce birlikte geçirdiğimiz zamanın birbirimizi tanımamıza izin vermiş olduğunu hissetsem de daha önceden tanımadığım insanlarla çalışmak oldukça enteresandı.
Rendy Hendrawan: Bu her zaman güzeldir. Bu yeni bir şey değil ancak devam ederken birbirimizi tanımamız gerekiyor.
Eduardo Rabih Mouhtar Rafeh: İstanbul Havalimanı’ndaki ilk karşılaşmamızdan itibaren tüm grubun iyi bir bağ geliştirmeye başladığına inanıyorum ki daha sonra ekip çalışmalarının başarısını da buna bağlıyorum.
Ata Gün Aksu: Çok çabuk kaynaştığımız için çok keyifli ve eğitici bir üretim süreci geçiriyoruz. Mimarlık eğitiminin farklı aşamalarında olan ve farklı ekollerden gelen insanlarla beraber çalıştığımız için tartışmalar ve yorumlar çok eğitici oluyor.
Alican Taylan: Mimar olarak gündelik hayatimizin bir parçasıdır tanımadığımız meslektaşlarımızla çalışmak. Bulunduğumuz ortama hızlı adapte olmak, kıvrak ve zekice cevap vermek en önemli niteliklerimizdir!
Dicle Taştan: Yeni tanıştığın insanlarla üretim sürecine girdiğinde çok daha açık düşünebilip kendini ifade edebiliyorsun. Aşina olduğumuz bakış açılarından ziyade kesinlikle daha öğretici bir süreç gerçekleşiyor.
Aslıhan Özen: Kolektif bir mekanda üretmek gerçekten keyifli. Mimarlar olarak bu sürece alışkın olduğumuzu söyleyebilirim.
Damla Erkoç: Aslında oluşan bu on kişilik ekibin dinamiklerinin çok iyi olduğunu düşündüğümden dolayı yabancılarmış gibi hissedemiyorum. Sanki okulda arkadaşlarımla proje yapıyormuşum gibi geliyor. Atölye yürütücülerimiz aynı şekilde bizim kadar heyecanlı ve verici olmaları üretim sürecinin sıcak geçmesini sağlıyor.
Ekin Sıla Şahin: Bir tanıma süreciydi. Hala o yoldayım. Merak uyandırıcı ve oldukça öğretici. Farklı arka planların yarattığı başkalaşan yöntemler, farklı düşünme şekilleri ve tasarım süreçleri var.
Yusuf Aras Kalkan: Tanımadığım mı? İki günde hepimiz acayip yakın olduk. Ama aynı birikime sahip olduğum kişilerle çalışmaktansa farklı eğitim ve altyapıdan gelen insanlardan her zaman daha fazla şey öğrenip ufkumun genişlediğini hissediyorum.
Alp Demiroğlu: Şimdiye kadar öğrendiğim en önemli şey, mimarlık hakkında tarih, sanat ya da inşaattan ziyade, kendi başına bir teknoloji olarak nasıl düşünüleceği oldu.
Rendy Hendrawan: Kum fikrinin kendisi, robotlar ve 3D yazıcıların sadece destekleyici ve biz kendi fikirlerimiz üzerinde deneyler yapmalıyız.
Eduardo Rabih Mouhtar Rafeh: Otomatik bir üretim alanına karşılık gelen farklı bir ilke veya tasarım metodolojisi öğrendim. Oradaki resmi sonuçlar önceden ayarlanmmış parametrelere karşı öngörülemeyen doğrudan yanıtlardır.
Ata Gün Aksu: Dijital fabrikasyonun getirdiği olanakları deneyimleme şansım oldu öncelikle. Ayrıca alışkın olduğumuz tasarım sürecinden farklı olarak şuan üzerinde çalıştığımız sanscaping'de son ürünün öngörülemez ve değişken olduğunu, asıl tasarlanan şeyin kullandığımız araçlar olduğunu öğrendim.
Alican Taylan: Bu soruya bugün cevap vermem mümkün değil. Belki altı ay sonra bir cevabi olabilir!
Dicle Taştan: Dünya üzerindeki mimarlık anlayışlarını ve bunların sergilenme veya olma halini deneyimliyor olmak en önemli noktalardan biriydi.
Aslıhan Özen: Venedik'in kent kimliğinin Bienal’in üretim süreciyle ne kadar derinlemesine etkileştiğini öğrendim.
Damla Erkoç: Sayısal üretimin yani ''fabrikasyonun'' getirdiği olanaklar ve zorluklara hakim olduğum projeler içinde bulunmuştum lisans hayatımda. Bu da öğrendiklerimi uygulamam ve biraz daha gelişmeme yardımcı oldu diyebilirim.
Ekin Sıla Şahin: Süreci sindirip öğrendiklerimi süzmem biraz daha zaman alacak.
Yusuf Aras Kalkan: Sevgi ve paylaşım.
Alp Demiroğlu: Mimarlığı yapı yapmanın ötesinde olduğuna katılıyorum.Mimarlığın, insanların mekanları nasıl tecrübe ettiklerini etkileyen bir arka plan yaratmak ile ilgili olduğuna inanıyorum. Bu nedenle, mimarların sadece binalardan daha fazlasını tasarlama sorumluluğunu taşıdığını düşünüyorum - mimarların mekan tasarımı yapması gerekiyor.
Rendy Hendrawan: Evet doğru çünkü mimarlık söylemi, sadece mimarlığın kendisinde değil, aynı zamanda çevredeki ve çevresindeki tüm mimarlıklarda da oldukça büyüktür.
Eduardo Rabih Mouhtar Rafeh: Çağdaş mimarlığın, mesleğimizin geleneksel sınırlarının ötesinde gittikçe genişlediğini düşündüğünü düşünüyorum. Vardiya bunun iyi bir örneği. Aynı zamanda, böyle bir stratejik etkinliğe yerleştirilen Vardiya, kendisini böyle bir genişlemenin çok güçlü bir kanıtı haline getirdi.
Ata Gün Aksu: Kesinlikle katılıyorum. Mimarlık çok kapsamlı, farklı branşlardan beslenen ve bunlar üzerine üretim yapan bir alan. Yapı yapmak da çıkan ürünlerden sadece bir tanesi. Vardiya da içerdiği farklı temalarla, her vardiya sürecinde ortaya çıkan ürünlerle ve tartışmalarla mimarlığın sadece yapı yapmak olmadığını, onun ötesinde olduğunu gösteren bir örnek.
Alican Taylan: Bu soruya bugün cevap vermem mümkün değil. Belki altı ay sonra bir cevabı olabilir!
Dicle Taştan: Vardiya’nın Bienalde gördüğüm en farklı projelerden biri olduğunu söyleyebilirim. Yapı veya tasarlanmış somut işlerin yanında kendi içerisindeki ‘sosyal’ meselelere değiniyor olması ve uzun bir süreci kapsıyor oluşu çok değerli. Bunun yanında projenin mimarlık üretiminin ilk zinciri olan öğrenciler aracılığı ile sağlanması anlık bakılan ve görülen bir tasarım olmaktan çıkıp devamlılığı olan etrafına sıçrayan bir fikir haline dönüşmesine sebebiyet veriyor. Bu ve bunun gibi bir çok sebebe dayanarak söyleyebilirim ki Bienal için yapılan işlerin bir yapı enstalasyon ya da dijital medya ürünü olması tabii ki de çok değerliyken bunun yanında mimarlığın tabii ki bilgi üretimi veya bilgiyi üretme şekillerini öğretmek gibi bir sorumluluğu da bulunmaktadır.
Aslıhan Özen: Mimarlığı sadece bir yapı endüstrisi olarak görmek yerine deneyim ve fikirlerin aktarım süreci olarak algılıyorum. Mimarların zeminden biraz daha kopan entelektüel bir arayış içinde olmaları gerektiği düşüncesindeyim. Vardiya projesi de bu düşünceyi destekleyen iyi bir örnek.
Damla Erkoç: Öncelikle Vardiya’nın mimarlığı yapı yapmadan öte bir konumda olduğu aşikar. Öğrencilerin, yürütücülerin ve atölye sürecinin aslında serginin kendisi olması durumu, Bienal’e ve hatta mimarlığa yeni bir bakış açısı getirdiğine inanıyorum. Son üründen yani yapıdan öte, fikir tartışmaları ve öntasarı sürecini bile ziyaretçilerin görebilmesi çok değerli. Yeni bir farkındalık yaratmaktır bazen mimarlık, Türkiye Pavyonu’nda da bunun için gösterilen çabanın güzel bir başlangıç ayrıca yeni düşüncelerle daha da ileriye taşınabileceğini umuyorum.
Ekin Sıla Şahin: 6. Vardiya katılımcıları olarak Mimarlıkta Dijital Üretimler üzerine çalışıyoruz. Bizden önce film üretimi ya da yazılı ürün çalışmaları gibi farklı yöntemler de denendi. Yani Vardiya'nın bir parçası olmak yapı üretim sürecini sorgulamanın bir parçası olmak da demek. Soruda konumun yapı tasarlamanın "ötesi" olarak nitelendirilmesi, bir yüceleştirme algılanabilir. Benim düşündüğüm daha ziyade, araştırma ve sorgulama tabanlı bir konumun mekan tasarımına entegrasyonu.
Yusuf Aras Kalkan: Kesinlikle, mimarlık bunun çok ötesinde, tasarım ve yapı yapmaktan çok eleştirel düşünebilme sorgulama yetisi üzerine kurulu bir disiplin. Yapı yapmayıp kendilerini eğitime vermiş birçok değerli akademisyen var mesela. Onlara “mimar değil” demek düşünülebilir mi?
Alp Demiroğlu: Eğer küratör olsaydım, daha çok kelimenin tam anlamıyla Freespace başlığını alırdım. Düşünce ve fikirlerin Bienal'in süresi boyunca “özgür” olabileceği bir alan olarak almak yerine, sınırlar ve onların geçişleri arasındaki boşluklardan ortaya çıkan serbest alanları yorumlayabilirdim. Örneğin, bir sınır kontrolünden diğerine (Kuzey Kıbrıs'tan Kıbrıs'a, ABD'den Meksika'ya, Kuzey'den Güney Kore'ye) geçen yolcu, iki hükümet arasında boş bir alanda bulunuyor.
Rendy Hendrawan: Diyalog hakkındaki PARADOKS. Söylemin kendisi geniş olabilir, mimarlık, zaman, kurslar ve aktörler arasındaki diyalog ve sinerji hakkında.
Eduardo Rabih Mouhtar Rafeh: Bu sorunun yanıtını oluşturacak tema önemsemeden seçilemez. Bununla birlikte, bu yılki temanın daha geniş veya açık bir şekilde deney ve başıboşluk için daha fazla alanın (eşit olarak) olacağını kanıtladığına inanıyorum
Ata Gün Aksu: Açıkçası daha önce hiç düşünmedim bunu ve tam olarak bir cevap verebileceğimi düşünmüyorum şuan. Ama bu seneki bienali gezdikten sonra Freespace temasının çok kapsamlı ve geniş olduğunu, daha spesifik bir konuyla daha ilginç ve kreatif sonuçlar çıkabileceğini düşünüyorum.
Alican Taylan: Çağdaş mimarlık için bugünkü en önemli sorulardan birinin yapıların doğa ve toprakla ilişkilerinin olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden herhalde "Doğalın İçindeki Yapay" gibi bir başlık koyardım.
Dicle Taştan: Mimarlıkta kalıcılık teması üzerinde bir yoğunlaşabileceğimi düşünüyorum.
Aslıhan Özen: Bu seneki temayı başarılı buluyorum. Fakat biraz daha spesifikleştirmek gerekirse 'infinite - space' olarak değiştirebilirdim.
Damla Erkoç: Bienali önceden gezmemiş olsam bu sorunun cevabı benim için çok farklı olabilirdi. Önceden de bildiğim fakat en yoğun bu sefer edindiğim Bienal tecrübesiyle beraber, bienalin teması ne olmalı sorusu artık benim için bambaşka diyebilirim. Hali hazırda bugüne kadar işlenen temalar kadar geniş olmaması gerektiği kanaatindeyim. Günümüz mimarlığının kısıtlı bağlamlarda daha kreatif bir sergi ortaya koyabileceğine inanıyorum. Bu sebeple ben daha kısıtlı birkaç tema üzerinde durmak adına, değişen ve gelişen sanatın yeni mekan arayışı gibi sergi kültürünü eleştiren yeni tipolojilere kapı açan bir tema seçerdim.
Ekin Sıla Şahin: Bienali önceden gezmemiş olsam bu sorunun cevabı benim için çok farklı olabilirdi. Önceden de bildiğim fakat en yoğun bu sefer edindiğim Bienal tecrübesiyle beraber, bienalin teması ne olmalı sorusu artık benim için bambaşka diyebilirim. Hali hazırda bugüne kadar işlenen temalar kadar geniş olmaması gerektiği kanaatindeyim. Günümüz mimarlığının kısıtlı bağlamlarda daha kreatif bir sergi ortaya koyabileceğine inanıyorum. Bu sebeple ben daha kısıtlı birkaç tema üzerinde durmak adına, değişen ve gelişen sanatın yeni mekan arayışı gibi sergi kültürünü eleştiren yeni tipolojilere kapı açan bir tema seçerdim.
Yusuf Aras Kalkan: Seçeceğim temayı tek bir sözcüğe indirgemek sanırım çok doğru olmaz. Ancak gözlemlediğim kadarıyla “Freespace” temasının çok kapsamlı ve geniş olması projelerin ortak bir paydada buluşmasını kimi zaman zorlaştırmış. Bunun dışında bazı katılımcıların zaten ellerinde olan projeleri kullanmalarını diğer bir kısmının ise konunun genişliği sebebiyle işin araştırma kısmında birçok yöne gidip mimarlığın bağlamdaki varlığının silikleşmesiyle sonuçlanmış. Bu sebeple biraz daha tanımlı bir tema daha faydalı olur, daha deneysel üretimlerin ortaya konmasını sağlayabilirdi sanki.
Alp Demiroğlu: Bienal’den sonra Cornell’in Roma’daki kampüsünde yurt dışı eğitimime başlayacağım. Bienal'de öğrendiklerimi Studio çalışmamda Roma üslubuyla bütünleştirmeyi dört gözle bekliyorum.
Rendy Hendrawan: Eve dönmek. Şehrimdeki benzer etkinlikleri düşünmeye başlamak ama bağlam ve ölçeklere uymaya çalışmak.
Eduardo Rabih Mouhtar Rafeh: Bu deneyim, devam eden ve çok uzun bir tez üretim sürecinin bir parçası olarak geldi, bu nedenle atölyemizi bitirdikten sonra, tezimi bitirmek için sadece yenilenmiş olarak değil aynı zamanda profesyonel bir mimar olarak geleceğe yönelik daha iyimser olarak döneceğim.
Ata Gün Aksu: Burada çalıştığımız konular üzerine biraz daha araştırma yapıp bilgi edinmeyi planlıyorum.
Alican Taylan: Sulu yemekler yemek!
Dicle Taştan: Venedik’ten döndükten sonar kısa bir avrupa seyahati yapmayı planlıyorum.
Aslıhan Özen: İlk olarak atölye süresince çektiğim video kesitlerini toparlayıp kısa bir film yapacağım. Sonrası için, dijital fabrikasyon tekniklerini derinlemesine araştırmayı düşünüyorum.
Damla Erkoç: Geçirdiğim bu verimli süreçten hemen sonrasında bir dökümantasyon süreci beni bekliyor aslında. Yaptıklarımı düzgünce arşivlemek adına fotoğraflarımı, aldığım notları ve üretilenleri derleme planım en önde geliyor. Sonra da biraz tatil ve yüksek lisans adına kendimi geliştirebileceğim alanlarla ilgili okumalarıma yoğunlaşacağım.
Ekin Sıla Şahin: Eve dönüp hemen valizimi toparladıktan sonra İzmir'e gitmem gerekiyor. Orada ailemle vakit geçirip, bazı okumalarım üzerine yoğunlaşmayı düşünüyorum.
Yusuf Aras Kalkan: Döndüğümde başlayacağım bir şantiye stajım olacak. Bu kadar sorgulayan, tartışan ve farklı görüşler üzerinde gelişip şekillenen bir çalışma ortamından uygulama sürecinin çok hızlı gerçekleştiği, mimarlığın en fiziksel haliyle yaşandığı bir ortama alışması başta biraz sancılı olacak sanırım.
© Tüm hakları saklıdır.