Çevre

Uzmanlar Kanal İstanbul için uyarmaya devam ediyor: "Kanal demek ekosistemi bir kez daha parçalamak demektir"

11 Ocak 2020 07:25

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2011 yılında "Hayalim" diyerek duyurduğu Kanal İstanbul projesiyle ilgili uzmanların uyarıları sürüyor. Doğal Hayatı Koruma Vakfı Türkiye Direktörü Sedat Kalem, "Kanal İstanbul'un yapılması halinde kıyı kumulları zarar görecek. Oysa bu kumul alanlarında endemik bitkiler olduğunu biliyoruz. Kanal demek yeni bir yol ağı demektir. Yeni bir yol ağı da ekosistemi bir kez daha parçalamak demektir" derken; KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır da İstanbullunun projeden çok işsizlik başta olmak üzere kent içindeki sorunların çözülmesini istediğini söylüyor.

TIKLAYIN - Bilim insanları soruyor: Kanal İstanbul için Karadeniz'in dibinden çıkartacağınız toksit elementleri nereye depolayacaksınız?

Dün, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kanal İstanbul Çalıştayı düzenlemiş; program açılışında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun yanısıra Millet İttifakı’nın liderleri konuşma yapmıştı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, harcanacak 75 milyar liranın “ranta değil sorunların çözümüne” ayrılmasını istemişti. İyi Parti lideri Meral Akşener de, Kanal’ın bir intikam projesi olduğunu söylemişti. İmamoğlu ise Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan'a, “Millete sesinizi yükseltmeyin” çağrısında bulunmuştu.

TIKLAYIN - Kanal İstanbul Çalıştayı'nda İmamoğlu'ndan Erdoğan'a mesaj: Hiç kimse ama hiç kimse halka sesini yükseltmesin

Sözcü'den Özlem Güvemli'nin haberine göre uzmanların uyarıları şöyle:

"Kanal demek ekosistemi bir kez daha parçalamak demektir"

Dr. Sedat Kalem (Doğal Hayatı Koruma Vakfı Türkiye Direktörü):

İstanbul bir çok şeyin başkenti ama aslında farklı ekosistemi ve deniz geçişiyle doğanın da başkenti. Dünya genelinde doğa, dünya ekonomisine ciddi bir katkı sağlıyor. Kanal İstanbul'un yapılması halinde kıyı kumulları zarar görecek. Oysa bu kumul alanlarında endemik bitkiler olduğunu biliyoruz. Kanal demek yeni bir yol ağı demektir. Yeni bir yol ağı da ekosistemi bir kez daha parçalamak demektir. ÇED raporu ansiklopedi gibi ama doğal yaşama dair işe yarar ve neye zarar vereceğine dair bilgiler içermiyor. ÇED, tarafsız olarak hazırlanmıyor. Yanlış bir sistem olduğu çok açık. İstanbul'un sınırlı doğal alanları var. Biz bu yapı ile devam edersek o da yok olacak. Yapılması uygun değil.

"Marmara Denizi ‘Artık can çekişiyorum' uyarısı yapıyor"

Doç. Ahsen Yüksek (İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri Öğrt. Üyesi):

Marmara Denizi tarihten bu yana daima hep önemli bir deniz olmuştur. Marmara'nın üretkenliğini akıntı sistemi sağlamaktadır. Tuzluluğu farklı iki yoğunluktaki suların karışmasıyla Marmara iki tabakalı bir şekilde hayat bulmaktadır. Marmara Denizi ‘Artık can çekişiyorum' uyarısı yapıyor. Dip oksijenin alt suyunun öldüğünü elimizdeki veriler bize söylüyor. Marmara Denizi'ni iyi yönetemiyoruz. Her gün daha fazla çöküntüler görüyoruz. Genelde balık popülasyonu ve çeşitliliği tamamen kötü kullanımdan dolayı küçüldü. Marmara'yı etkileyecek bir kanalın açılması deniz üzerindeki baskıyı arttıracaktır. Burada bir çok canlıyı kapsayan bir ekosistem vardır. Bir de yeni plajlar yapılırsa burada da dönüşümler olacaktır.

"Gençlerin yüzde 98'i ‘kanal değil deprem' şeklinde cevap veriyor"

KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır:

Türkiye insanı bireysel hayatı için son derece endişeli. Bunun da en büyük nedeni işsizlik. Çalışan insan da ‘yarın sabah işimi kaybedersem' endişesiyle mutsuz. Yaptığımız araştırmalarda Türk toplumunun yüzde 60'ı hem kendi hayatı için hem de ülke hayatı için gelecek korkusu duyuyor. Yüzde 76'sı da önümüzdeki üç ay içinde ülkedeki koşulların da kendi koşullarının da bugünden daha kötü olacağını düşünüyor. Kanalın gerekli ve doğru olduğunu diyenler, toplumun üçte birinin altında. Gençlerin yüzde 98'i ‘kanal değil deprem' şeklinde cevap veriyor. İstanbullu projeden çok işsizlik başta olmak üzere kent içindeki sorunların çözülmesini istiyor.

"Kanal yapılırsa Marmara ölür"

Prof. Cemal Saydam (Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği):

Kanal yapılırsa Marmara ölür. Marmara Denizi, Karadeniz ile Ege Denizi'nin çocuğudur. Aslında yeni bir deniz. Ancak hasta doğan bir çocuk. İyileşmesi imkansız. Ancak üzerinde durursanız, durdurursunuz hastalığı. Elimizde dünyada olabilecek en ilginç çalışma sahalarından biri var. Özel bir deniz. Kanal İstanbul olursa Karadeniz'in seviyesi en az beş santim düşecektir. Boğaz yoluyla gelen Karadeniz suyunun jet akımıyla Marmara'ya karışmasıyla Marmara Denizi verimli bir deniz haline geliyor. Karadeniz doldurulacak deniyor. Bu jet akımı o dolguyu da Marmara'ya taşıyacak. Siz bu sisteme ikinci bir kanal yaparsanız sistem mahvolacak. Çok ciddi bir durum ile karşı karşıyayız.

"Su kaynakları yok olur"

Prof. Derin Orhon (Bilim Akademisi Üyesi):

Bütün bilim insanları toplandık, ‘Niye kanal yapılmasın?' diye düşünüyoruz. ‘Niye yapılsın?' sorusuna ise cevap veren yok. ÇED raporu var. Karadeniz'in kiri, Kanal ile Marmara'ya gelecek. Bu kanal yapılırsa İSKİ'nin arıtma falan yapmasına gerek yok. Zaten yapamaz. Karadeniz'e de bir dolgu düşünülüyor. Hafriyat ile dolgu yapmak yasa ile yasaklanmıştır. Yine bu dolgu gevşek toprak olduğu için çökecektir de. Kanal ile birlikte Trakya'nın göbeğinde kalıcı bir tuzlu su alanı oluşturulmuş olacak. Bu da yer altı yer üstü tüm ekolojiyi büyük oranda etkileyecek. Yine kanal ile birlikte İstanbul'un nüfusu az 2 milyon artacak. Ayrıca su kaynaklarımız da yok oluyor. Sazlıdere Barajı tamamen gidiyor, Terkos'un büyük kısmı etkileniyor.

"Kanal, İstanbul'u yok edecek"

Emeritus Prof. Ahmet Vefik Alp:

Projeye 2011 yılından beri karşıyım. Clint Eastwood'un yönettiği 1965 yılı yapımı Tarantula filminden örnek verirsek, bu kanal girişimi İstanbul'u yer bitirir. Konu mutlaka bilimsel temada konuşulmalı. Tartışmaların siyasileşmesini tehlikeli buluyorum. Bu süreç inatlaşmalara neden oluyor. Olan halka olacak… Üçüncü Köprü'nün yapılmasıyla beraber çevre yapılaşmaya açıldı. Gerçekleştirilecek projeler betonlaşmaya olanak tanıyor. Bu yüzden her kesim bilim insanından Kanal İstanbul'un neden yapılmaması gerektiği yetkililere ve isteyenlere bilimsel verilerle anlatılmalı. Daha önce de belirtmiştim bu proje İstanbul'u yok edecek bir projedir.