Gebelik, anne adayında fiziksel ve psikolojik birçok değişikliğin olduğu bir dönemdir. Genellikle büyük bir sorun yaşanmazken, bazen bu değişimler öyle rahatsız edici bir boyutta olabilir ki, anne adayı kontrol edemeyeceği bir durum nedeniyle toplum içinde güç durumda kalabilir.
Amerikan Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü'nden Dr. Ebru Alper, gebelikte yaşanabilecek rahatsızlıkları sıraladı:
Sık İdrara Çıkma ve İdrar Kaçırma
Sık idrar yapma ( pollakiüri) gebelik boyunca başta gelen bir şikâyettir. Hormonal değişiklikler ve vasküler genişleme mesane fonksiyonu üzerine etki ederek bu şikâyete neden olur. Gebelik haftası ilerledikçe, özellikle son üç ayda büyümüş uterus kitlesi ve fetüsün gelen kısmı (çoğunlukla baş) ile simfiz pubis arasında sıkışan mesanenin kapasitesindeki azalma sonucu sık idrar yapma ve idrar kaçırma şikâyeti daha da artmaktadır. Gülme, hapşırma ve öksürme gibi karın içi basıncını artıran durumlar mesane sfinkterinde gevşeme yaparak idrar kaçırmaya neden olur.
Tüm bu fizyolojik değişikliklerin yanı sıra günlük su alımının da artmış olması idrara çıkma sıklığını arttıracaktır.
Yanma ve ağrı şikâyeti de olan gebeler mutlaka idrar yolu enfeksiyonu yönünden incelenmelidir. Sık aralarla düzenli olarak tuvalete çıkmak, istenmeyen bir durumla karşılaşma olasılığını azaltacaktır.
Aşırı Tükürük Salgısı
Ptyalizm ya da sialism olarak adlandırılan bu durum gebelerin çok azında görülmekle birlikte oldukça rahatsız eden bir durumdur. Nedeni ve oluşum mekanizması tam anlaşılamamıştır; aslında salya miktarının artmadığı sadece bulantı nedeniyle yutulma güçlüğü nedeniyle fazla görüldüğü düşünülmektedir.
Diyetteki nişastayı azaltmak ve daha çok su içmek durumu iyileştirebilir. Sarı leblebi, şekersiz çiklet yararlı olabilir. Çok ağır durumlarla sınırlı olmak kaydıyla ilaç tedavisi kullanılabilir.
Vaginal Akıntı, Genital Kokular
Vaginal akıntı ( lökore), irritasyon ve enfeksiyonlar gebelerde sıklıkla görülür. Yapışkan, beyaz ya da açık sarı akıntı, gebelik süresince devam edebilir. En sık rastlanan sorun candida albicans, yani mantar enfeksiyonlarıdır. Yanma, kaşıntı, çökelek peyniri tarzında akıntı ile kendini gösterir. Vajina girişi ve vajina içinde şiddetli bir inflamasyon şeklinde görülür ve cinsel temas sırasında aşırı rahatsızlığa sebep olur. Bu tür enfeksiyonlar vakit geçirmeden doktora danışılarak tedavi edilmelidir.
Bunun dışında trichomonas, gardnerella gibi kokuya neden olan bakteriyel vaginal enfeksiyonlar da görülebilir. Trichomonas vajinalis genellikle köpüklü yeşil renkli ve kötü kokulu bir akıntıya neden olur. Vajina ve serviks ((rahim ağzı) mukozasında çilek görünümlü ve peteşiler şeklinde görülür. Serum fizyolojik ilave edilmiş preparatlarda direkt mikroskopi ile hemen teşhis konulup tedavi verilebilir.
Bunun yanında özellikle ilerleyen gebelik haftalarında kişisel bakımın yapılması da güç olacağından bu durum da genital bölgede kokuya neden olabilir. Genital bölge için özel olarak hazırlanmış, pH değeri 4.5 ve altında olan şampuanlar ile aşırı olmaması kaydıyla dış genital bölgenin temizliği yapılabilir. Vajinal duş yapılması önerilmez.
Aşırı Gaz Oluşumu
Gebelikle birlikte bağırsaklar ve midenin yerleşiminde, büyüyen uterus nedeniyle değişiklikler olur. Mide yukarı doğru itilir, mide ve yemek borusu arasındaki sfinkter gevşer ve motilitenin azalmasına bağlı reflü görülür.
Bağırsaklar da yukarı ve yanlara doğru itilirler. Ayrıca bağırsak pasajı hem basıya hem de progesteron hormonunun bağırsak hareketlerini azaltmasına bağlı olarak yavaşlar. İnce bağırsaklardan geçiş zamanı uzar ve kolondan geri emilimin de artmasıyla kabızlık görülür. Azalmış motilite de gaz oluşumunu tetikler, şişkinlik ve distansiyona neden olur. Artmış karın içi basıncı ile birlikte aşırı gaz oluşumu gebelikte istem dışı gaz çıkışına neden olabilir.
Bu durumu önlemek için gaz yapıcı yiyeceklerden (brokoli, Brüksel lahanası, fasulye, lahana, karnabahar, vs) mümkün olduğunca az tüketmek, bol sıvı almak, posalı yiyecekleri bolca tüketmek ve bol hareket etmek yararlı olacaktır.
Gebelikte kalın bağırsak (kolon) fonksiyonlarında da değişiklikler görülür. Normalde proksimal kolon ileumdan gelen sıvı materyali konsantre eder ve bu bölge elektrolit ve su emiliminin olduğu en önemli kısımdır. Kolon motilitesinin gebelilkte azaldığı ve kolon geçiş zamanının uzadığı hayvan deneylerinde gösterilmiştir. Gebelikte kolonda su emilimi % 59, sodyum emilimi % 45 oranında artar. Motilite azalması progesteronla birlikte gebelikte endojen opioidlerin artmasına da bağlanmıştır.
Ani Kusmalar
Gebeliğin ilk üç ayında bulantı ve kusmalar gebelerin % 70 ila 90’ında görülür. Hafif ya da orta şiddetteki bulantı ve kusmalar fizyolojik ve normal kabul edilir. Genç, obez gebeler, ilk gebeliğini yaşayanlar, doğum kontrol hapı kullanırken de bulantısı olanlar, önceki gebeliklerinde de aşırı bulantısı olanlar ya da annesinde de bulantı- kusma öyküsü olanlarda daha sık görülür. Prolaktin düzeyinin düşük, östrojen düzeyinin yüksek olması kusma olmasa bile bulantı şikâyetini arttırır. Genellikle gebeliğin 4-8. haftalarında başlayıp, 14-16. haftada sona erer. Bebeğin gelişimi üzerine olumsuz bir etkisi yoktur. Özellikle sabahları görülür. Bu nedenle “sabah bulantıları” (morning sickness) olarak tanımlanır.
Bazen bir yiyecek bazen de bir eşyanın kokusu kusmayı tetikleyebilir. Bu durumdan kaçınmak için iyi havalandırılmış, kokusuz ortamlarda bulunmak, sık aralıklarla ve küçük miktarlarda kuru gıdaların alınması önerilebilir. Sabah kusmalarının önlenmesinde yatak başucunda bulundurulacak bir krakerin yenilmesinden sonra kalkmak etkili olacaktır. Gereken durumlarda doktora danışarak bulantıyı önleyici ilaçların kullanılması faydalı olabilir.
Ağızdan gıda alımının mümkün olamadığı, kilo kaybı (vücut ağırlığının % 5’inden fazlasının kaybedilmesi), sıvı- elektrolit kaybı ya da asidoz gibi ağır durumlarda hospitalizasyon ve damardan sıvı tedavisi gerekir. Böyle durumlarda gastroenterit, safra kesesi iltihabı (kolesistit), pankreatit, pyelonefrit, karaciğer hastalıkları, hepatit ve tiroid hastalıklarının ayırıcı tanısı yapılmalıdır.
Aşırı Terleme
Gebelik sırasında vücutta terleme ve yağ bezlerinin salgısı artar. Gebelerde kan hacminde ve bazal metabolizma hızında artış olur. Kalbin dakika volümü ( Kardiak Output) ilerleyen gebelik haftasıyla birlikte % 30- 50 oranında artar ve 28- 32. gebelik haftasında en üst düzeye ulaşır. Artmış kan hacmi ısı artışına neden olduğundan korunma mekanizması olarak ter salgısında artış devreye girer. Terleme vücudun serinleme yöntemidir. Çare olarak ince ve açık renk giysiler giyilmesi, ılık duş alınması, terleme önleyici deodoran kullanılması sayılabilir.
Horlama
Gebelikte burun mukozası artan östrojen hormonunun etkisiyle ödemli bir hale gelir ve mukus salgısı artar. Burundaki aşırı mukus salgısı tıkanıklığa neden olup, gebeyi ağızdan nefes almaya zorlayabilir. Bazı gebelerde burun mukozası ya da sinüslerde polipler oluşabilse de genellikle doğum sonrası geriler.
Daha fazla su içmek, özellikle yatmadan önce tuzlu su, ya da serum fizyolojik ile burun deliklerine lavaj yapmak, sol yan pozisyonda ve yüksek yastıkla yatmak, gerekli durumlarda odada nemlendirici cihaz çalıştırmak yararlı olacaktır.
Öfke ve Ağlama Nöbetleri, Unutkanlık
Gebelik ve doğum kadının yaşamında önemli dönüm noktalarıdır. Gebeliğin kendisi başlı başına bir stres faktörüdür, anne için bir sorgulama ve belirsizlikle giden bir süreçtir. Özellikle önceki gebeliğinde sorun yaşamış, ya da önceki gebeliği olumsuz şekilde sonuçlanmış gebelerde anksiyete düzeylerinin daha yüksek olması kaçınılmazdır.
Doğum yaklaştıkça doğumun nasıl olacağı, çocuğun sağlıklı olup olmayacağı, doğum sonrası annelik rol ve işlevlerinin yeterince yürütülüp yürütülemeyeceği gibi kaygılara sık rastlanır. Ancak bazı gebelerde bu tepkiler uyumu bozacak düzeyde yüksek olabilmektedir. Bunun yanında annenin bedenindeki hızlı gelişmeler de büyük bir endişeye yol açabilir ve bu durum kişide hoşnutsuzluk, sabırsızlık, huy değişiklikleri, ağlama ve öfke nöbetleriyle kendini gösterebilir. Özellikle gebeliği sorunlu geçen, şiddetli bulantı kusmaları olan gebelerde bu tür tepkilere daha sık rastlanmaktadır. Bu durum geçici bir süreçtir, ailenin ve eşin desteği ile kolaylıkla çözülebilir. Çözülemeyen durumlarda profesyonel destek almak yerinde olacaktır.
Progesteron etkisi ile de özellikle ilk üç ayda sürekli uyuma isteği, dalgınlık, unutkanlık ile kendini gösterir. Günlük hayatta sorunlara neden olmaması için, küçük notlar alınması kolaylık sağlayacaktır.