19 Kasım 2019 08:41
İstanbul'da tedavi gördüğü hastanede pazar günü hayatını kaybeden sanatçı Yıldız Kenter bugün son yolculuğuna uğurlanıyor. Kenter için ilk tören Kenter Tiyatrosu'nda düzenlendi. Çok sayıda sanatçı Yıldız Kenter'e veda etmek için Kenter Tiyatrosu'na geldi. Kenter'in dostlarından bazıları 'devlet protokolü' gerekçe gösterilerek içeri alınmadı. İçeri giremeyen Güzin Özyağcılar, "Ben onunla büyüdüm. 64-65 yıllarında tanıştık bugüne kadar annem, hocam, çocuklarımın öğretmeni, ailemizin bir ferdi. Devlet protokolü içeri girmemize izin vermedi" diyerek tepkisini gösterdi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un konuşması salondakiler tarafından kesildi.
Tiyatrocu Ali Poyrazoğlu, “Hepimizin başı sağolsun. Hocamdı, arkadaşımdı, bu binanın içinde çalışma şansım oldu. Türk tiyatrosunun annesiydi. Yol açtı, zihnimizi parlattı. Bundan sonrası sessizlik. Çok kalabalık burası, herkes burada. İsterdim ki son 10 yılda da ölmeden önce basın yalnız bırakmasaydı. Tatsız halden rahatsız oldum. İçerisi polisler dolu, protokole yer ayrılır. ‘Sen gir, sen girme’ deniyor. Bizim yasımızın, hoca ile vedalaşmamızın engellenmemesi gerekiyor” dedi.
Oyuncu Saliha Aliye Uzunatağan, “Türkiye’nin başı sağolsun. O Türkiye’nin en özel insanlarından biriydi. Çok büyük bir değerdi. Kişisel olarak içim yanıyor. Binlerce talebe yetiştirdi. Tam bir Cumhuriyet kadınıydı. Umarım bu sahne kapanmaz” diye konuştu.
Sanatçı Genco Erkal, “Onu lise yıllarımda Ankara Devlet Tiyatrosu’nda izledim. Yaklaşık beş dakika süren bir alkış oldu oyun ortasında. İzleyiciler allak bullak olmuştu. Yüreğime ateş düşüren Yıldız Kenter. Tiyatroda oyuncu var, iyi oyuncu var ve Yıldız Kenter var” dedi.
Törende konuşan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da şöyle konuştu: "Başımız sağ olsun. Yüzyılın bir abidesini kaybettik. Ama bu insanlar kaybolmaz çünkü zihinlerde bir yıldız olarak kalırlar. Yıldız Kenter öyle biriydi. Anadolu’da çok saygın kadınlar tarihler boyu var olmuştur. Yıldız Kenter de Anadolu’nun yetiştirdiği en özel kadınlardan biri olarak tarihe geçmiştir. O bir simgedir. Ben Anadolu oyununun simgesi olarak o çok istediği oyunun varlığıyla kendini ifade etmiştir diye düşünüyorum. Güzel toprakların ruhunu yansıtan bir insandan bahsediyoruz. Hayatını tiyatroya, sanata bu ülkeye adamış bir insandan bahsediyoruz. Bu güzel tiyatronun varlığını bize emanet etmiş bir insandan bahsediyoruz. Kenter Tiyatrosu’nu yaşatmak sorumluluğumuzdur, vazifemizdir.
Ailesiyle başlatmış olduğumuz sürecin sağlığına yetişmesini çok arzu ederdim. Ama en hızlı şekliyle yine alkışlarınızın dinmeyeceği bir salonu İstanbul’a hediye etmek istiyoruz. Elbette ki tüm maneviyatını koruyarak, ismini koruyarak özgün ve özgür biçimiyle ilelebet var olacak teminatıyla İstanbul halkına hediye etmek istiyoruz. Kesinlikle bir yıldızdan bahsediyoruz, hiç sönmeyecek bir yıldızdan, cumhuriyetin bir yıldızından, nice imkânsızı başarmış, gerektiğinde ülkesine, insanlara umut vermiş bir insandan bahsediyoruz. Dolayısıyla hem bizlerin hem de yakın arkadaşlarının azmiyle hem de İstanbul’un ona olan borcunun ödenmesiyle beraber sorumluluğumuzu yerine getireceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Genç sanatçıların sanata burada adım attığını biliyoruz. Yine aynı sorumlulukla devam etmesi gerektiğini biliyoruz. Sanat tarihimizin odak noktalarından biri olma kimliğini koruması gerektiğini biliyoruz. Tüm bu inançla sürece dahil olacağımızı da hepinizin bilmesini istiyorum.
O nedenle de bu tiyatromuza sahip çıkmak hem Yıldız Kenter ismine layık olmak adına şarttır hem de İstanbul’un sanat yaşamı için zorunluluktur, sorumluluktur. Yıldız Hanımın kendi sağlığında yarattığı o güzel ışık, ışığını kendi yaratan bir yıldızın varlığını bilen bir kişi olarak şunu söyleyeyim; Yıldız Kenter’i bu büyük milletin kalbindeki özle yerine yolcu ediyoruz. Kalplerimizdeki o özel yer sonsuza kadar ona ait olacak. Anadolu’da yetişen bu güzle topraklarda yetişen bu özel kadını uğurlarken ona minnet borçluyuz mekanı cennet olsun. İnşallah adına layık bir şekilde bu güzel kentte bu ismi yaşatacağız, sorumluluğumuzu bileceğiz."
Kültür Bakanı'nın sözleri salondakiler tarafından kesildi
İBB Başkanı'nın ardından sahneye çıkan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, "Değerli Kenter ailesi ve sanatçılarımız, sözlerin yetersiz olduğu andayız. Büyük sanatçılarımızın kendi branşlarıyla ilgili geriye bıraktıklarına baktığımızda onların bir tam bir yansımasını görmekteyiz. Ara Güler fotoğraflarından bize bakmaya devam etmekte, Abidin Dino resimlerinde renk renk yaşamaya devam etmekte. Yıldız Kenter de tiyatro dediğimizde ilk önce akla gelmekte. Bu zaten normal bir şey ama tiyatro dendiğinde Yıldız Kenter’in ve onun sahne performansının ilk akla geliyor olması normal ile istisna arasındaki farklılık Yıldız Kenter hocamızın farklılığı. Türk sahnesi, tiyatro sahnesi her açıldığında onun sözlerini, onun mimiklerini öğrencilerinde görmeye devam edeceğiz. Onun emanetine, onun bize bıraktığı anılara sahip çıkmaya, onları taze tutmaya devam, yaşatmaya edeceğiz. Her ne kadar belediye başkanımız da söylediyse de biz de devlet tiyatroları için sahne sayının artırılması, oyunlarının artırılmasını söylemiştik. Ben Sayın hocamızı vefatından bir gün önce hastanede ziyaret etme fırsatını bulmuştum. O zaman maalesef bilinci yerinde değildi. Kızıyla da o gün paylaşmıştık onların uygun gördüğü bir projeyi devlet tiyatroları olarak icra edebileceğimizi ve devlet tiyatrolarının burada oyun sergileyeceğini, bu konuda ne gerekiyorsa yapmaya hazır olduğunuzu iletmiştik. Ama önemli olan Kenter Tiyatrosu’nun eskiden olduğu gibi orijinal haliyle hayata… (Bakan’ın sözleri salondakiler tarafından kesildi.) Yıldız Kenter hanımefendiyi saygıyla anıyoruz. Ailesine baş sağlığı diliyoruz. Bakan, devlet tiyatroları olarak Kenter Tiyatrosu’nda oyunlar oynayacaklarını, devlet tiyatrosu olarak üzerlerine düşeni yapacaklarını Kenter ailesine ilettiğini söyledi.
Sanatçı Güzin Özyağcılar, "Ben onunla büyüdüm. 64-65 yıllarında tanıştık bugüne kadar annem, hocam, çocuklarımın öğretmeni, ailemizin bir ferdi. Çok büyük bir acı, yeri dolmayacak bir insanı kaybettik. Devlet protokolü izin vermedi içeriye giremedik. İnşallah Ekrem Bey bir söz verdi burayı ona layık bir şekilde onaracağız ve bu mesleğe gönül koymuş insanlara teslim edeceğiz dedi. Bu bizi mutlu etti. İnşallah bu arzusu yerine gelir, ona güveniyoruz. Huzur içinde olur" diye konuştu.
Oyuncu Yetkin Dikinciler, "Devri kapanmayacak bir insan. Yıldız Hocam ışığıyla hep yaşayacak. Benim hayatımın akışını değiştiren insandır. Bana bu işi yapmak ister misin dedi, ben kaderin cilvesi, Yıldız Kenter’in itmesiyle bu yolun öğrencisi oldum. Ama hayat boyu hayatımı değiştiren insan olarak yeri bende çok özel. Ne mutlu ki binlerce insanın hayatına dokundu milyonlarcasına da sahneden gözlerine kalplerine dokundu" dedi.
Dostları Kenter'e böyle veda etti:
"Nevra Serezli: Tiyatronun temel taşlarından biri. Ben gözümü açtım, Yıldız ve Müşfik Kenter ile tanıştım. 1963 senesinden beri her oyununu izledim. Beraber İngiltere'de bir oyun oynama şerefine nail oldum. Her zaman çok hayranlıkla izlediğim bir sanatçıydı. İyi bir usta ve hocam da oldu bir sene. Bazı insanlar var ya hani 'onlar hiçbir zaman gitmezmiş' gibi düşünülür. Yıldız hocamın gidişi böyle çok şok etti beni. Çünkü o hep vardır. Hep bu tiyatroda şu perde açılacaktır. Biz de arkaya kulise gidip onu öpeceğiz ve kutlayacağız. O da bizi karşılayacak, gibi geliyor. Bu son yıllarda çok fazla değer kaybettik.
Melek Baykal: Sanata, sanatına ve hayata çok değer verdiğini biliyorum. Benim için çok yüceydi. Yıldız Kenter bir cumhuriyet kadınıydı. Onun izinden gitmemiz gerekiyor.
Sumru Yavrucuk: Türk tiyatrosunun başı sağ olsun" diyen Yavrucuk, "Kuşkusuz en önemli tiyatro insanımızı, hocaların hocasını, canımızı kaybettik. Bütün hayatı sevgi ve bu sevgiyi yaymakla geçti. Onu düşündüğüm zaman sevgisini ve sanata tutkusunu hatırlıyorum"
TIKLAYIN - Atilla Dorsay yazdı: Yıldız Hanım'ın ardından: Anılar, anekdotlar, pişmanlıklar
Kenter'in naaşı cenaze namazı için Levent Camii'ni götürüldü. Sevenleri Kenter'in naaşı başında dualar etti ve usta tiyatrocunun tabutu çiçeklerle donatıldı. Usta tiyatrocu öğle namazını müteakip kılınacak cenaze namazının ardından defnedilecek.
Yıldız Kenter 11 Ekim 1928 İstanbul’da doğdu. Ankara Devlet Konservatuvarı Yüksek Bölümünü sınıf atlayarak bitirdi. On bir yıl Ankara Devlet Tiyatrosu’nda çalıştı. Rockefeller bursu kazanarak American Theatre Winng, Neighbourhood Play House ve Actor’s Studio’da oyunculuk ve oyunculuk öğretiminde yeni teknikler üzerine çalışmalar yaptı. Ankara Devlet Konservatuvarı'na hoca olarak atandı. 1959'da Devlet Tiyatrosu'ndan ayrıldı. Muhsin Ertuğrul ile bir yıl çalıştı. Kardeşi Müşfik Kenter ve eşi Şükran Güngör ile Kent Oyuncuları topluluğunu kurdu. Daha sonraki yıllarda sürekli olarak Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’de “Değişen Eğitim Metotları” ve “Oyunculuk Metotları” üzerine çalışmalar yaptı.
1956 yılından itibaren Ankara Devlet Konservatuvarı, İstanbul Belediye Konservatuvarı ve İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nde bölüm başkanlığı ve hocalık yaptı. 1962’de tiyatroya hizmetlerinden ötürü “Yılın Kadını” seçildi. 1968’de, İstanbul’da, Kenter Tiyatrosu'nun binasının inşaatını tamamladı. Sinema oyuncusu olarak üç kez Altın Portakal ödülüne layık görüldü. Sovyetler Birliği, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Almanya, Hollanda, Danimarka, Kanada, Yugoslavya ve Kıbrıs’ta İngilizce ve Türkçe oyunlar sergiledi.
100’ün üstünde oyun oynadı, 100’e yakın oyun sergiledi. Shakespeare, Çehov, Brecht, Inoesco, Pinter, Albee, Tenessee Williams, Alan Ayckbourn, Arthur Miller, Brian Freil, Neil Simon, Athol Fugard, Sergey Kokovkin gibi uluslararası yazarların yanı sıra Melih Cevdet Anday, Necati Cumalı, Güner Sümer, Adalet Ağaoğlu, Zeki Özturanlı, Güngör Dilmen, Muzaffer İzgü gibi pek çok Türk yazarının oyunlarını da sahneye koydu, oynadı.
1981’de “Devlet Sanatçısı” olarak ödüllendirildi. 1984 de Roma’daki İtalyan Kültür Birliğince “Adalaide Ristori” ödülüne layık görüldü. 1989 yılında, Korsika – Bastia Film Festivali'nde, Hanım filmindeki rolüyle “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü aldı. 1991 yılında tiyatro sanatına hizmetlerinden ötürü Uluslararası Lions Kulübü'nün “The Melvin Jones”uyla ödüllendirildi. İki kez Ulvi Uraz “En İyi Kadın Oyuncu”, üç kez de aynı dalda “Avni Dilligil” ödülüne layık görüldü.
1994’de Konken Partisi oyunundaki Fonsia rolü ile “Olağanüstü Yorum” ödülünü aldı. Finlandiya Dünya Kadın Kuruluşu tarafından yüz yılın en başarılı yüz kadınından biri olarak onurlandırıldı. 1995’de Kültür Bakanlığı, tiyatro sanatına katkılarından ötürü Onur Ödülü'ne layık gördü. Profesör Kenter’e aynı yıl tiyatro sanatına katkılarından dolayı “Mevlana Kardeşlik ve Barış” ödülü ve 1996’da Magazin Gazetecileri Derneği tarafından Ramiz ile Jülide’deki Jülide rolü için “En İyi Kadın Oyuncu” ödülü verildi. 19 Mayıs 1997'de Uluslararası İstanbul Festivali tarafından verilen Onur Ödülü, Yıldız Kenter’e Dame Diana Rigg tarafından takdim edildi.
Maria Callas rolüyle, 1998’de Ankara Sanat Kurumu “Yılın Kadın Sanatçısı”, 1998 Muhsin Ertuğrul Yaşam Boyu Başarı Ödülü, 1998 Cumhurbaşkanlığı Büyük Kültür ve Sanat Ödülü, MARTI adlı oyunda Madam Arcadina rolüyle 1999 Afife En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'ne laik görüldü. Aynı ödülü 2000 yılında, Nükte adlı oyundaki rolüyle yeniden kazandı. 2005–2006 sezonundan bu yana sahnelenen Gece Mevsimi adlı oyundaki Lily rolüyle, Sanat Kurumu En İyi Kadın Oyuncu ödülünün de sahibi oldu.
Kent Oyuncuları’nın kuruluşunun 45. yılında yeniden Ben Anadolu'yu seyirciyle buluşturan Yıldız Kenter, oyunculuk kadar önemsediği oyuncu yetiştirme görevini Koç Üniversitesi’nde verdiği derslerle sürdürdü. 2008–2009 sezonunda başrollerini Defne Halman ve Engin Hepileri'nin paylaştığı Victoria (Zafer)’i sahneye koyarak 60. sanat yılını kutladı. 2009-2010 sezonunda Eugene Stickland’ın Kraliçe Lear adlı oyununu yönetti ve baş rolünü oynadı. Bu oyunla 2010 yılı Sadri Alışık En İyi Kadın Oyuncu ödülünü aldı.
© Tüm hakları saklıdır.