Politika

Üst düzey temasta Ankara’yı pas geçen Biden yönetiminin Türkiye’ye ‘sembolizm’ dolu ilk ziyareti

29 Mayıs 2021 20:17

Haber Analiz

AKP iktidarı ülkenin içinde “mafya-siyasetçi-devlet görevlisi” ilişkilerine ilişkin suçlamalar, düşüşteki ekonomi, pandemi kaynaklı sorunlar gibi çok sayıda başlıkla mücadele halindeyken, tekeline aldığı dış politikadaki sıkışmışlık hali de devam ediyor.

AKP’nin dış politikadaki ana hedeflerinden biri, Türkiye’nin bölgesel güç olarak yerini kesinleştirmekti. AKP iktidarının ilk yıllarında gelen Avrupa Birliği üyeliği yolundaki atağın sebeplerinden birinin de bu olduğu düşünebilir. Türkiye, üye olabilmesi durumunda hem NATO’nun hem de AB’nin en doğudaki üyesi olacaktı. Ancak AKP Kopenhag Siyasi Kriterleri’nin şart koştuğu ilkelerden uzaklaştıkça Ankara’nın Brüksel ile olan ilişkisi adeta tehditler üzerinden yürür hale geldi, tam üyelik başka bir bahara kaldı. Özellikle hükümette Prof. Ahmet Davutoğlu etkisiyle başlayan ve bugün ‘Stratejik Derinlik’ doktrini dönemi olarak da adlandırılan süreçte ‘Merkez Türkiye’ anlayışı Ankara’nın dış politikasında geniş yer bulmuştu.

Ancak bugün baktığımızda Türkiye’nin bölgede bazı konularda açıkça kızağa çekildiğini görüyoruz. Türkiye, AKP iktidarı lisanıyla İsrail’in Filistin’e saldırılarına karşı en yüksek sesi çıkaran ülkelerden biri olmasına rağmen arabuluculuk rolünü Mısır üstlenebildi. Ateşkesin sağlanmasının ardından Kahire’nin süreç sırasındaki tutumundan hem Batı başkentlerinde hem de birçok uluslararası yayında övgüyle söz edildi.

Nitekim ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken da ateşkesi güçlendirmek amacıyla Orta Doğu’ya yaptığı ilk resmi ziyaretlerde Türkiye’yi, yani bölgedeki tek NATO müttefikini es geçti. Blinken’ın İsrail, Batı Şeria, Ürdün, Mısır ve Umman’ı ziyaret ettiği programda Türkiye yer almadı. Blinken bu ziyaretleri gerçekleştirirken, Türkiye’ye gitmesi için ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman’ı görevlendirdi; böylece Sherman Türkiye’ye resmi ziyaret düzenleyen ilk Biden yönetimi yetkilisi oldu. Sherman’ın ziyaretinde, Biden Beyaz Sarayı’nın Türkiye’ye yönelik izlediği/izleyeceği tutuma dair birçok sembol vardı.

Sherman’ın sembolizm dolu ziyaretine geçmeden önce bir parantez açmakta fayda var. ABD Başkanı Joe Biden göreve başlamasından bu yana Erdoğan ile teması oldukça minimum düzeyde tuttu. Erdoğan ve Biden’ın tek telefon görüşmesi 23 Nisan’da gerçekleşti. Bu görüşmeyi de Biden’ın yüksek olasılıkla Erdoğan’a 1915 olaylarını ‘Ermeni Soykırımı' olarak tanıyacağını söylemek için yaptığını varsaymak yanlış olmaz. Nitekim Biden 24 Nisan’da ‘Ermeni Soykırımı’ ifadesini kullanıp geri adım atmayan ilk ABD Başkanı olarak tarihe geçti. Zaten Biden yönetiminin Erdoğan hükümetine yönelik birçok sert açıklaması sıklıkla manşetlerde yer buldu. Son olarak ABD Dışişleri Bakanlığı Erdoğan’ı ‘Yahudi karşıtı’ açıklamalar yapmakla suçlamıştı. Birçok uzman bunun Erdoğan’ın Biden’a “Kanlı ellerinizle tarih yazıyorsunuz” demesine karşılık olarak söylendiği konusunda hemfikir. Biden ve Erdoğan, 14 Haziran’da NATO zirvesinde ilk kez mevkidaş olarak bir araya gelecek.

Dönelim Sherman ziyaretine. Sherman’ın her teması ve açıklaması ABD Büyükelçiliği’nden Türkçe olarak tweetlendi.

Sherman iki günlük ziyaretinde resmi yetkililerden cuma günü Ankara’da Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal ve İstanbul’da Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile görüştü. İki görüşmeden sonra da diplomatik dile uygun, sürpriz ifadeleri içermeyen açıklamalar basına servis edildi.

Sherman’ın Önal ile yaptığı görüşmede “insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünün” önemini vurguladığı belirtildi. Bu ifade, Biden yönetiminden bir ismin Türkiye ile temas kurmasının ardından yayımlanan neredeyse her açıklamada yer aldı. Ankara tarafından yapılan açıklamalarda ise, bu vurguya genelde yer verilmiyor. Üç başlık da Biden dış politikasında önemli bir yer tutuyor. Kalın’ın yaptığı görüşmeden sonra basına sunulan metinlerde Biden ve Erdoğan’ın yapacağı görüşmelerin de konularına değinildiği belirtildi. Bu görüşme, hassas durumdaki ABD-Türkiye ilişkileri için kritik bir viraj olacak.

Ancak Sherman ziyaretinin sembolizmi resmi görüşmelerin dışında yatıyor.

Sherman Ankara’da sivil toplum destekçileriyle bir araya geldi. Türkiye’yle ilgili hangi bağımsız rapora bakarsanız bakın, basınla birlikte en çok iktidar baskısına alınan kanatlardan birinin sivil toplum kuruluşları olduğuna dair değerlendirmeler göreceksiniz. Biden yönetimi de bu baskıyla ilgili sembol bir dava olan Osman Kavala’nın yargı süreci ile ilgili bir açıklama yaparak yakın takipte olduğunun sinyallerini vermişti. Sherman, sivil toplum destekçileriyle yaptığı görüşmeden sonra şu açıklamada bulundu:

"Ankara’da sivil toplum ortaklarıyla kaygıları ve Türkiye’de sivili toplumu destekleme yollarını ele aldık. ABD, toplumsal cinsiyet eşitliği, kadınların & kız çocuklarının güçlendirilmesi & LGBTQI+ haklarının korunması gibi insan hakları konularında sarsılmaz bir kararlılığa sahiptir."

LGBTQİ’ler AKP iktidarında çok sayıda siyasetçi tarafından sayısız defa hedef alındı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu LGBTQİ’leri ‘sapkın’ olarak nitelendirirken Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan da onların ‘var olmadığını’ iddia etti. Biden yönetimi daha önce de Türkiye’deki LGBTQİ’lere açık desteğini vermişti, Sherman’ın açıklamasında da buna vurgu yapması Washington’ın bu konudaki duruşunu yineler nitelikte.

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı aynı zamanda, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü’ye ABD Dışişleri Bakanlığı Cesaret Ödülü’nü bizzat kendisi takdim etti.

Beştepe Sarayı’nın ABD ve hatta Batı ülkelerinin çoğuyla ayrıştığı bir başka nokta da İstanbul Sözleşmesi. Erdoğan’ın kendi iktidarının TBMM desteğiyle imzaladığı sözleşmeden Türkiye’yi TBMM’ye gitmeden yine kendisinin çekmesi Batı’da ve anketlere göre Türkiye’nin büyük bölümünde endişe konusu olmuştu. Sherman, sivil toplum destekçileriyle görüşmesinde vurguladığı noktaların devamı niteliğinde bir açıklama yaparak Ankara’nın İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının ABD’de “derin hayal kırıklığı yarattığını” bir kez daha vurguladı:

"Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden aniden çekilmesi, derin bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin küresel ölçekte artmasıyla birlikte, kadın haklarını dünya genelinde desteklemek hepimiz için her zamankinden daha önemlidir."

Sherman, ziyaretin bir bölümünde "İstanbul Sözleşmesi Bizim" yazılı bir maske de taktı.

Anıtkabir ziyareti

Sherman’ın Ankara ziyaretinde bir başka durağı da Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün anıt mezarı Anıtkabir oldu. Sherman, Atatürk’ün mezarına çelenk bıraktı ve Milli Mücadele liderinin uluslararası camiada en bilinen sözlerinden birine atıfta bulundu:

"Bugün, Mustafa Kemal Atatürk’ün anısına ve mirasına duyduğumuz saygının bir göstergesi olarak Anıtkabir’e çelenk koymaktan onur duydum. Atatürk’ün ‘yurtta sulh cihanda sulh’ anlayışını saygıyla hatırlıyoruz."

Batı’da 2003-2021 Türkiyesi ile ilgili birçok değerlendirmede Erdoğan’ın birçok hamlesinin Atatürk’ün idealleri ile çeliştiği konusunda ifadeler görebilirsiniz. Sherman’ın da Anıtkabir’de bu değerlendirmeler üzerinden bir mesaj vermeye çalıştığını düşünebiliriz. Sherman yaklaşık 1,5 günlük bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu kısa programda Anıtkabir’e yer verilmesi, Biden yönetiminin Atatürk çizgisinde laiklik ilkesinin öne çıktığı bir Türkiye’ye kendisini daha yakın hissettiğinin bir sinyali olarak okunabilir. Özellikle sonrasında yapılan “Atatürk’ün anısına ve mirasına duyduğumuz saygının bir göstergesi olarak Anıtkabir’e çelenk koymaktan onur duydum” açıklaması dikkate alındığında, bu okumanın doğru olduğunda kuşku kalmıyor.

Sherman’ın Atatürk’ün ‘Yurtta sulh cihanda sulh’ sözüne yaptığı vurgu, Türkiye’nin son yıllarda izlediği agresif dış politikaya yönelik üstü kapalı bir eleştiri olarak da görülebilir. Ancak ABD’nin müdahaleci politikaları düşünülünce bu mesajın Washington’dan gelmesinin Türkiye’de pek karşılık bulmayacağı söylenebilir.

Washington DC'deki Atatürk heykeli. Arkada İngilizce "Yurtta sulh, cihanda sulh" ifadeleri görülüyor

Wendy Sherman, İstabul’da cumartesi günü ayrıca Fener Rum Patriği Bartholomeos'u ziyaret etti. ABD Dışişleri Bakanlığı 2020 yılı Dini Özgürlükler Raporu’nda “hükümetin Müslüman olmayan dini azınlıkların haklarını kısıtlamaya devam ettiği” ifade edilmişti. Sherman'ın ziyaretle ilgili tweet atarken ABD Büyükelçiliği’nin resmi hesabından bu ziyaretle ilgili bir paylaşım yapılmadığın da not edelim.

Genel yönleriyle baktığımızda, Sherman’ın yaptığı ziyaret ve temasların önemli ölçüde Beştepe’yi memnun etmeyeceğini; hatta bazılarının doğrudan AKP iktidarının duruşuna karşı olduğunu söyleyebiliriz. Sherman’ın ziyareti ve bölgede temaslarda bulunan Blinken’ın Türkiye’yi pas geçmesi, Biden yönetiminin Ankara’ya karşı birçok başlıkta duruşunu bir kez daha vurgular nitelikteydi. ABD-Türkiye ilişkilerindeki dalga boyu, Beyaz Saray’ın Beştepe’ye mesafesi, Sherman’ın ziyaretindeki sembollerle daha da net olarak gözlendi.

14 Haziran’daki Biden-Erdoğan görüşmesi ilişkilerdeki gerileme trendini mi hızlandıracak, iyileşme işaretleri mi verecek, yoksa mevcut durumu biraz daha sürdürerek ‘istikrarsız denge’ seçeneğini mi öne çıkaracak göreceğiz. Ancak şüphesiz olan şu ki, ABD ve Türkiye’nin birbirine açtıkları yaraların iyileşmesi, 14 Haziran’dan çok daha uzun bir zamanı gerektirecek.