11 Temmuz 2016 21:37
Ümit Kıvanç*
İlk haber • Haber, 9 Temmuz günü Anadolu Ajansı'ndan çıktı: "PKK'nın üst düzey sorumlularından Bahoz Erdal kod adlı Fehman Hüseyin" öldürülmüştü! Haberi aynı gün 18:52'de sayfasına koyan Yeni Şafak’tan devam edelim. Bu habere göre, "Suriye'de rejime karşı savaşan Tel Hamis Tugayları Sözcüsü Halid el Hasekavi, terör örgütü PKK'nın üst düzey sorumlularından Fehman Hüseyin'in aracının havaya uçurularak öldürüldüğünü" açıklamıştı. Hüseyin'in aracı, 8 Temmuz akşamı 20:30'da, Himo beldesinden Kamışlı'ya giderken hedef alınmış, Hüseyin'le birlikte en az yedi kişi daha bu saldırıda can vermişti. (Yani toplam sekiz kişi; bu ayrıntı önemli.)
Haberi bu haliyle alıp tekrarlamayan, doğruluğundan şüphe etmeksizin, kesin üslûpla duyurmayan neredeyse kalmadı. Örnekleri, linkleri sıralamaya sayfalar yetmez. TV kanalları, hemen birtakım "uzman"lar çıkartıp, Bahoz Erdal'ın ölümü üzerine çeşitlemeler yapmaya giriştiler.
Yalanlama • Haberin duyulmasından hemen sonra PKK kaynaklarından yalanlama geldi. Hem Mednuçe televizyonuna konuşan hem de Twitter'dan açıklama yapan HPG (Halk Savunma Güçleri) Basın İrtibat Merkezi Sözcüsü Bahtiyar Doğan, Fehman Hüseyin'in "Kürdistan'da görevinin başında" olduğunu duyurdu.
Bu yalanlama, belirtmeye gerek yok ki, medyada, ilk iddiayla kıyaslanabilir bir yer bulmadı.
Ankara "kaynakları" • Hürriyet gazetesi ve Genelkurmay'a, MİT'e ulaşabilen bazı gazeteciler, haberi bu kaynaklardan doğrulatmaya çalıştılar, ancak doyurucu cevaplar alamadılar. Sözcü gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, Genelkurmay, MİT ve Emniyet İstihbarat’ın iddiayı doğrulamadığını bildirdi. PKK’lilerin telsiz konuşmalarında ve takip altındaki telefonlarda iddiayı doğrulayacak herhangi bir belirtiye rastlanmamıştı. Hürriyet de şöyle yazdı: "Ankara’daki istihbarat ve güvenlik kaynakları 'Bahoz Erdal’ın Suriye’de öldürülmesiyle ilgili' yorum yapmaktan kaçınırken, herhangi bir doğrulama ya da yalanlama almak mümkün olmadı."
Yani kibarca, "iddia doğrulanmadı" dendi.
Cumhurbaşkanı • Cumhurbaşkanının uçağındaki gazeteciler, NATO Zirvesi dönüşü Tayyip Erdoğan'a iddiayı sordular. Hürriyet'ten Verda Özer'in haberine göre Erdoğan, "Bize ulaşan bilgiler de bu yönde," dedi. "Bu yöndeki haberlerin teyidine yönelik çalışmalar halen devam ediyor."
Şüphesiz bu, hele "millî zafer" tadında sunuşlar yapılabilecek böyle bir durum için alışılmadık ölçüde temkinli bir dildi.
Erdoğan, Bahoz Erdal'ın öldürülmesine dair iddiayı birtakım "geri plan bilgileri"yle beslemeyi tercih etti. "Son dönemde örgütün içinde büyük görüş ayrılıkları ve iç çatışmalar olduğu iddiaları dolaştığı"ndan, "örgütün ciddi sıkıntılar yaşadığı"ndan, "sıkıntıyı artık gizleyemez hale geldiği"nden, "örgütten kaçmalar, terk etmeler"den söz etti. "Bunu, terörle mücadelede başarımızın etkisi olarak da yorumlamak mümkün," dedi.
Ancak Tayyip Erdoğan'ın sözleri arasında geçen bir ayrıntı, ilk haberin sağlamlığı konusundaki şüphelere yenilerini ekledi. Zira Erdoğan şöyle demişti: "Suriye tarafında, 14 kişilik bir ekiple birlikteyken öldürüldüğü biçiminde bilgiler söz konusu."
Oysa hem ilk haberde hem de Erdoğan'ın beyanından sonra yazılan sayısız yazıda, yapılan sayısız konuşmada, televizyon programında, Bahoz Erdal da dahil, öldürülenlerin on dört değil sekiz kişi olduğundan söz ediliyordu -ki, hâlâ ediliyor.
Görüntüler • 10 Temmuz akşamüstü sularında, Daily Sabah, Bahoz Erdal'ın arabasının havaya uçuruluşuna ait olduğunu ileri sürdüğü görüntüler yayımladı. Video, ben bu bilgileri toparlamaya (10 Temmuz gecesi) başladığımda hâlâ yayında ve izlenebilir durumdaydı. Ancak, tam olarak kaç saat önce yüklendiğinden emin olmak için sayfayı yeniden yüklediğimde "videonun artık yerinde olmadığı, çünkü bunu Youtube'a yükleyen kişinin Youtube sayfasını kapattığı" duyurusuyla karşılaştım. Video alanı daha sonra bir ara karşımıza çıkmaz oldu; ancak şimdi yine o mâlûm “sayfa kapandı” anonsu çıkıyor.
Video, ("invert" filtresi uygulanarak) negatif görüntüye çevrilmişti, araba vurulduktan sonraki tekrarlarda ağır gösterimle sürüyordu. Sona doğru, bariz Arap şivesiyle "La ilahe illallah"lar vs. duyuluyordu. (Bütün bunlar, aşağıda sözünü edeceğim "orijinal video" ile tıpatıp örtüşüyordu.)
Bu, sahiden bir arabanın vuruluşunun görüntüleriydi. Daily Sabah'ın videonun altına koyduğu metinde, Fehman Hüseyin'in "Tel Hamis tarafından öldürüldüğü" belirtiliyordu. Bu metni yazım hatalarıyla birlikte aynen aktarıyorum:
"Video recordings showing the moment Fehman Hüseyin, one of the main leaders of the PKK terrorist organization was killed by Tel Hamis in Syria on Friday were released on Sunday. The moment Fehman Hüseyin, also referred to as 'Doctor Bahoz Erdal' can be seen in the video, which shows the explosion that took place in Syria's Qamishli. (...)"
Söz konusu video şu anda Milliyet’in şu adresinden izlenebiliyor.
Kartallı kırmızı-beyazlı amblem • Videoda, Bahoz Erdal'ı öldürdüğü söylenen örgütün kartallı bir amblemi de bulunuyor. Hemen bütün Suriyeli muhalif silahlı grupların amblemlerinin aksine, bu amblemde yeşil renk yok, kartal silueti kırmızı-beyazın üzerinde yeralıyor. Böylelikle oluşan kırmızılı-siyahlı kombinasyon, daha çok Suriye ordusu ve Esad yanlılarının amblemlerinde bulunuyor. Tabiî kırmızı-beyazın Türk bayrağı çağrışımını da ayrıca hesaba katmamız gerekiyor.
Orijinal video • Ancak amblemin renklerinden çok daha büyük bir sorun var ki, bu videonun negatife çevrilmemiş, orijinal hali,"Syria: Car explosion by YPG" başlığıyla, Youtube'da bulunuyor. 2014'ün Temmuz'unda yüklenmiş olan bu video 84 bin küsur defa izlenmiş, altında bir sene, iki sene önce yazılmış yorumlar var, yorum kısmında Türk-Kürt, Peşmerge-YPG kavgaları bile yapılmış.
Bu videonun, Bahoz Erdal veya herhangi bir kimsenin aracının 8-9 Temmuz 2016 günlerinde vuruluşuna ait olamayacağı ortada. Negatife dönüştürülmüş versiyonunun Daily Sabah sitesinden 11 Temmuz 02:00 sularında kaldırılmış olmasının sebebi bu olsa gerek.
Videonun sonunda farklı sözcü adı • Kaldırılan video başka yerde var mıdır diye ararken, "Türk Özel Kuvvetleri" diye bir sayfaya denk geldim; burada video vardı! Bir gariplikle beraber! Daily Sabah'taki versiyonda da böyle miydi, ne yazık ki kaldırıldığı için tekrar bakamadım, fakat halen Milliyet’in sayfasındaki versiyonda sözünü edeceğim gariplik yok. Video herhangi bir son söz panosuna gelmeden kesiliyor.
Bahsettiğim tuhaflık şu: videonun sonunda bir yazı panosu çıkıyor ve orada şu pek tuhaf sözler yeralıyor:
"Suriye'de rejime karşı savaşan Tel Hamis Tugayları Sözcüsü Munferid el Kuzguni, terör örgütü PKK'nın üst düzey sorumlularından Fehman Hüseyin'in aracının havaya uçurularak öldürüldüğünü açıkladı. AA muhabirine konuşan Hasekavi, Hüseyin'in dün akşam 20.30'da Himo beldesinden Kamıslı'ya giderken hedef alındığını söyledi."
Görüldüğü üzre, "Munferid El Kuzguni" (şaka mı bu?) diye bir gariplik araya sıkıştırılmış, üstelik bu yokmuş gibi, "Hasekavi" diye devam edilmişti. Henüz muhayyel sözcünün adına karar verilmediği bir sırada, aceleyle mi yüklenmişti video? Yoksa pek çok işaretin düşündürdüğü gibi, bir şeylerin ciddiye alınması, başka şeylerinse hiç alınmaması mı isteniyordu?
Örgüt • AA'nın kaynak haberi ve bunun herkes tarafından aktarılan ilk versiyonunda, Bahoz Erdal'ı suikastle öldürdüğünü ileri süren örgütün adı, "Tel Hamis Tugayları" olarak geçiyor. Açıklamayı yapan, örgütün "sözcü"sü "Halid el Hasekavi" adlı şahıs. (Kuzguni muzguni yok yani piyasada.) Habere göre el-Hasekavi, Bahoz Erdal'ın öldürülmesini "Suriye ve Türkiye halkına müjde" diye duyurmuş, "PKK terör örgütünü" de "Beşşar Esad rejiminin en büyük destekçilerinden biri" diye nitelemişti.
"Tel Hamis Tugayları" adını ilk defa duyuyoruz. Böyle bir örgüt var mı, kimse bilmiyor. Yeni Şafak'ın "İnternet Haber Merkezi", bu konudaki merak ve şüpheleri giderme amacıyla olsa gerek, 9 Temmuz gecesi 21:18’de, [ ] ikinci bir haber yayımladı: "Fehman Hüseyin'i öldüren Suriyeli gruptan açıklama geldi".
Açıklama "gelmiş"ti, ancak açıklamada yeralan birçok ifade (Suriye ve Türkiye halklarına hitap, ithaf, uzun süreli takip) ilk haberde de vardı.
Sözkonusu açıklamayı buraya bütünüyle alayım, okuyup üstüne konuşalım:
"Tel Hamis Devrimcileri Taburları adına; taburumuza bağlı Özel Operasyonlar Bölüğü'nün bölücü ve işgalci PKK Terör örgütü lider ve üyelerine yönelik gerçekleştirdiği takip ve tarassut faaliyetleri neticesinde, Kamışlı şehrinin batısında yer alan Himo beldesinde terör örgütünün en önemli liderlerinden olan PKK'nın sözde Askeri Kanat Genel Sorumlusu "Doktor Bahoz Erdal" kod adıyla bilinen şahsa ve yanındaki birkaç şahsa yönelik 08.07.2016 Cuma günü tam olarak saat 20.25'te suikast eylemi gerçekleştirdiğimizi beyan ediyoruz.
Gerçekleştirdiğimiz başarılı suikast eylemi neticesinde Bahoz Erdal ve yanındakilerin eylem sonucu hayatlarını kaybettikleri kesinleşmiştir. Olayı müteakip PKK'nın Suriye kolu olan işgalci PYD/YPG örgütünün Kamışlı şehrinde geniş kapsamlı gözaltı faaliyetlerine başladığı ve şehrin önemli noktalarına keskin nişancılar yerleştirdiği, şehrin giriş-çıkışlarını tamamen kapattığı, Suriye asıllı terör örgütü yöneticisinin kaybının örgüt mensuplarının morali üzerinde olumsuz etki yaratmasını engellemek amacıyla haberi gizlemeye çalıştığı öğrenilmiştir.
Bu gelişmeyi Suriye ve Türkiye halklarının şehitlerine armağan ederiz.
Yaşasın Özgür ve Demokratik Suriye, Şehitlerimize rahmet, yaralılarımıza şifa ve tutsaklarımıza özgürlük diliyoruz.
Tel Hamis Devrimcileri Taburları
"Özel Operasyonlar Birimi"
Açıklamanın dili ve terminolojisi, Suriye'de içsavaşa katılan örgütlerin herhangi birinin diline, terminolojisine benzemiyor. "Takip ve tarassut faaliyetleri" gibi profesyonel (askerî) istihbaratçı terimleri göze batıyor.
"Sözde askerî kanat genel sorumlusu" ifadesi özellikle sorunlu. Suriye'de savaş halindeki örgütler birbirlerinin önemli elemanlarını öldürdüklerinde tam aksini yapıp, sıradan militanı bile "komutan" olarak göstermeye çalışıyorlar normal olarak. Küçültücü “sözde” ifadesi, devlet ağzıdır. "Şahıs ve yanındaki şahıslar" da pek tanıdık bildik bir ifade.
Herhangi bir Suriyeli örgütün, herhangi bir askerî eylemini, Suriye halkı ile birlikte "Türkiye halkına" da armağan etmesi, fazlasıyla egzantrik bir durum. Halep’in kuzeyindeki -Ankara’nın doğrudan denetimindeki- örgütler dışında hiçbiri, iç savaşın en önemli yerel etkinlik motiflerinden biri olan “Suriyelilik”i çiğneyerek böyle bir şey yapamaz.
Yine de, belki bütün bunların izahı vardır, biz atlıyoruzdur, diyelim. Ancak şunu atlamadığımız kesin: Başta "Tel Hamis Tugayları" olan örgütün adı, şu "açıklama geldi" haberiyle birlikte "Tel Hamis Devrimcileri Taburları" oldu. Hatırlayalım, biz Bahoz Erdal'a suikast haberini nereden duymuştuk? Örgütün "yaptık" duyurusundan. İlk duyuruda örgüt kendi adını yanlış mı yazmıştı?
Diken’de Tunca Öğreten, bölgeyi, örgütleri iyi bilen tecrübeli gazeteciler Cengiz Çandar ve Fehim Taştekin ile Kobanê'den siyasetçi İdris Nassan'a "Tel Hamis Tugayları"nı sordu. Üçü de bu isimde bir örgütü duymamışlardı. Nassan, Tel Hamis'in "Demokratik Suriye Güçleri (DSG) kontrolünde, kendi özyönetimi olan, ...Araplarla Kürtlerin bir arada sorunsuz yaşadığı bir yer" olduğunu söyledi.
Öteki video • Ancak muhtemelen bu sorular sorulur, cevaplar alınırken, Youtube'a bir başka video yüklendi: "Bahoz Erdal'ı Öldüren Tel Hamis Tugayları kimdir, ne zaman çıktı, Kime Bağlı" (sonunda soru işareti yok). Buradaki iddiaya göre, "Esad desteğindeki Suriye Kürtleri olan YPG", bu kasabadaki Arapları sürmüş, katletmiş, hapsetmiş, gerikalanlar bunun üzerine "Tel Hamis Tugayları"nı kurup Selefî örgüt Ahrar-uş Şam'a katılmışlardı. (Tabiî bu bilgi, örgütün adının Türk iktidar medyasınca neden "Tel Hamis Devrimcileri Taburları"na çevrildiğini ve sonra neden yine "...Tugaylar" olarak kullanılmaya devam edildiğini izah etmiyordu.)
Tel Hamis Tugayları’nı birdenbire Suriye’deki cihat-Şeriat mücadelesinin yerel öncüsüyle ilişkilendiren bu sahip çıkma tarzı, iktidar propaganda aygıtınca benimsenmedi, bu videonun ve örgüt hakkındaki bu iddianın lafı edilmedi.
11 Temmuz'da Sabah'ın haberi • 11 Temmuz günü Sabah gazetesinde, Sırıberk Aslan imzalı bir haber çıktı: "Bahoz Erdal öldürüldü, Kandil'i korku sardı". Bu haber, özellikle eylemi yaptığı -ve varolduğu- ileri sürülen örgüte dair hayli ilginç ayrıntılar içeriyor. “20 kişilik özel ekip”, bunlardan biri:
"Tugay birlikleri, Fehman Hüseyin'in 3 yıl önce Kandil'den Suriye'ye geçtiğinin belirlenmesinin ardından izini sürmeye başladı. Fehman Hüseyin'in yerini belirlemek için 20 kişilik özel bir birlik kuruldu. Bu birlik 7 ay önce Bahoz Erdal'ın Kamışlı'da kaldığını belirledi. Kamışlı'da Bahoz'un nokta olarak yerini belirlemek için 7 aydır çalışma yapan Tel Hamis Tugayı'nın, Fehman Hüseyin ve yanındaki adamlarının kullandığı araçlara kadar tespit ettiği öğrenildi."
"Tugay birlikleri" lafının tuhaflığına haydi takılmayalım. Bu satırlardan, sözkonusu örgütün en az yedi aydır varolduğunu, o sırada "yirmi kişilik özel birlik" kurabilecek yapıda olduğuna göre, daha da uzun bir zamandır faaliyet gösterdiğini anlıyoruz. "Araçlara kadar tesbit ettiler" gibi mahalle dedikodusu ifadelerinin hangi durumlarda olgu açığını duygu pompalayarak kapatmaya yaradığını uzun uzun açıklamaya gerek yok. Zaten buradaki önemli ayrıntı bu değil. Tel Hamis "Tugayları" veya "Devrimcileri Taburu" veya "Tugay birlikleri", artık ner neyse, yedi ayı aşkın süredir var ve sabah akşam Suriye'yi izleyen uluslararası ajanslar, gazeteler, televizyonlar, gazeteciler, uzmanlar, hiçbiri bu örgüt hakkında hiçbir şey bilmiyor. Adını duyan yok.
Sonuç • Şu ana kadarki bilgilerimiz ve geçmiş tecrübelerimiz ışığında, Bahoz Erdal'a suikast haberinin, en azından bu sunulduğu şekliyle doğru olmadığını söyleyebiliriz. Buradaki gariplik, bu işlerde hiç de tecrübesiz olmayan bir devletin yürüteceği psikolojik savaş için fazla amatörce, fazla eğreti ayrıntıların bolluğu.
Başka görüntü bulamıyormuş gibi iki sene önce internete konmuş videoyu negatife çevirip, hiçbir şeyine dokunmadan kullanmaklar, sona “Munferid el Kuzguni” yazmalar, sonra birden yok etmeler, ama videonun yine de ortalıkta kalması, ama sondaki yazıların kaybolması falan... kirli de olsa belirli bir akıl dozuyla yürütülmesi gereken "profesyonel işler"in âdâbına uymuyor. Neden kimsenin varlığına inanmayacağı bir muhayyel örgüt icat edilsin?
Devletin başlıca istihbarat kurumlarının da, böyle durumlarda siyasî pay çıkarmak için öne atlamaya hevesli siyasetçilerin de gayet temkinli davranışları zaten başlı başına soru işareti.
Belki olayın haksız rekabet yönüne takılabiliriz. İD'in meşhur kızıl sakallı Çeçen komutanı Ömer el-Şişani çok büyük ihtimalle sahiden öldü. Bu yüzden, "öldürüldü" haberleri kulvarında artık Bahoz Erdal'la yarışamaz.
© Tüm hakları saklıdır.